15 Haziran 2005 21:00

'Havva'nın yazarı öldü!

Vüs'at O. Bener öldü. 1922 doğumluydu. Adnan Özyalçıner onun Nezihe Meriç ve Bilge Karasu ile birlikte 1950 Kuşağı'nın hazırlayıcılarından olduğunu yazmıştı. Hikayesinin kaynağının ise Memduh Şevket Esendal olduğunu vurgular hep; onun trajedileri abartmadan, yalın bir biçimde anlatışını...

Paylaş
Vüs'at O. Bener öldü. 1922 doğumluydu. Adnan Özyalçıner onun Nezihe Meriç ve Bilge Karasu ile birlikte 1950 Kuşağı'nın hazırlayıcılarından olduğunu yazmıştı. Hikayesinin kaynağının ise Memduh Şevket Esendal olduğunu vurgular hep; onun trajedileri abartmadan, yalın bir biçimde anlatışını... Bener'in ölümünü PEN üyelerine ailesi onun öykülerine yakışır bir üslupla e-postaladı:

"GODOT

Vüs'at Bey

Ölümünü bekliyor

Beni beklese ya"

Vüs'at O. Bener, (Manzumeler, 1994) Dipnot:

Vüs'at Bey

Beklemekten Sıkıldı.

AİLESİ, (31 Mayıs 2005)"

Zor anlaşılır değildi Öykülerini sevdiğiniz bir yazarın ölümü için yazmak hep zordur. Benim aklımda bir oteldeki öykü programını izleyen iki gün vardı. Konuşarak geçen iki gün. Ama nedense karşılıklı susmuşuz gibi geliyor. Bunda belki de ölümünden sonra onu öven yazılarda vurgulanan öykülerinin zor anlaşılması/okunuşu üstünde durulmasının payı var. Vüs'at Bener'i sıradan bir söyleşiyle, örneğin sabahları tansiyonu için aldığı ilaçla ve bunun üzerine yaptığımız ironik konuşmayla hatırlamayı reddediyor belleğim. Ama Vüs'at Bener'in zor anlaşılırlığına katılamıyorum bir türlü. O da her iyi yazar gibi öyküsünde katmanlar oluştururdu. Belki bir okuyuşta bütün katmanlarına ulaşılmazdı. Ama anlaşılmazlıktan söz edilemezdi. Romanı "Buzul Çağının Virüsü"ndeki Topal Osman'ın savaş karşıtı sözleri örneğin; "Altta kalanın canı çıksın çarkının kısır döngüsüne hep birlikte katkımızın aymazlığına, bireysel dönek mutluluğumuzun soysuzluğuna, bile bile körlüğümüzün sıkılmazlığına boğalar gibi kızıp, çılgına dönsek de, elleri böğründe kalakaldığımız için boğulmalı değil miydik hıçkırıklara?"

Havva'nın öyküsü Kendisine söyledim mi bilmiyorum, o benim için "Havva" öyküsünün yazarıydı. Küçük besleme, hizmetçi kızın. Öyküyü kızın aşağı yukarı yaşıtı olan evin kızı anlatır. Ara sıra "Öldür şunu Allahım" çığlıklarıyla; "Bari bir işe yarasa. Ne olacak görmemiş ki! Sen onu bırak, öteyi karıştırsın, beriyi karıştırsın sade. Miskin. Üstüne bir de ağır.Sekiz saatte bir bulaşığın içinden çıkamaz. Sonra da doymak bilmez. İyi vallahi!" Havva, birçok duygusal açlığını eline geçeni yiyerek doyurmaya çalışır. Saflığı evin eğlencesi olmasına yol açar: "Annem dün dedi ki: 'On baş soğan koysam bu kızın önüne yiyebilir mi acaba?' 'Koyalım anne, bakalım yiyebilecek mi?' dedim. Koyduk. Vallahi bitirdi hepsini! Şaştık kaldık. Gözlerinden zırıl zırıl yaş akıyordu da gene yiyordu. Sonra annem 'Kız sigara da içer misin?' dedi. 'İçerim' dedi. 'Al iç şunu haydi.' Meğer sigaranın içine tuz koymamış mı annem! Çıtır çıtır sesler çıkmaya başlayınca korkusundan sigarayı atıp öyle bir kaçtı. Katıldık gülmekten." Evin annesi bir yere giderken Havva'yı hep bir yere kilitler. Bir kere içinde kömür yanan maltızla birlikte çamaşırlığa kitlemiştir de kömürden zehirlenmiştir Havva. Evdekiler ona kızar ama köyüne geri göndermezler. Hem kimsesi yoktur hem de güçlü kuvvetli olduğu için ev işlerinde işe yaramaktadır. Komşular kızın "kedi canlı olduğunu" söylerler benzer kazalardan sonra. Ama çöpe atılan yağ tenekesini sıyırıp yiyince hastalanır. "Annem Havva'nın yanına gitti, yatağına diz çöktü. 'Kızım Havva iyi misin evladım?' dedi. 'Bak iyileştin artık. Canın bir şey istiyor mu? Ne pişireyim sana?' Havva baştan bir şey demedi. Sonra gözünü iri iri açtı: 'Baklava' dedi. Sonra da öldü."

Kitapları bizi bekliyor Havva Burjuva ahlak anlayışını, kırsal kesimin erken cinselliğini de irdeler. Kısacık bir öyküye ne çok eleştiri sığdırılmıştır. Üstelik "kör kör parmağım gözüne" biçiminde değil, alaysılıkla. Yaşamadığı şeyleri iyi yazamadığını söyleyen bir yazar öldü. Okumamız gereken bir yazar. "Dost", "Yaşamasız", "Bay Muannit Sahtegi'nin Notları", "Mızıkalı Yürüyüş", "Kara Tren", "Buzul Çağının Virüsü", "Kapan", "Siyah Beyaz", "Manzumeler" bizi bekliyor. Ama önce Dost ve Havva...

ÖNCEKİ HABER

Küllerinden doğan ZÜMRÜDÜANKA!

SONRAKİ HABER

Fakir Baykurt'un kitapları
   Ermenice'ye çevriliyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...