22 Şubat 2004 23:00
Tuvalette bile rahat yok
Sanayi bölgesi Kıraç'ta yaşayan emekçiler, asgari ücret ile ve sosyal güvencesiz çaliştirildiklari fabrikalardan evlerinde de kurtulamiyorlar. Birçok fabrikanin kanalizasyonu Muacir Mahallesi'nin kanalizasyonuna bağlanınca Kıraçlılar kokudan evlerinde duramaz oldular. Özelikle kanal yolunun yakınındaki evlerin tuvalet ve lavabolarından yükselen kimyasal madde kokuları yüzünden mahalleli sürekli hastalanıyor. Belediyenin sadece bakmakla yetindiğini söyleyen halk, atıksu kanallarının ayrılması için imza kampanyası başlattı.
'Hastalanıyoruz' 'Kokusu adamın boğazını yırtıyor. Nefes alamıyoruz' sözleri ile çektikleri sıkıntıyı anlatan Safiye Saraçoğlu, iki çocuğunu dışarıya salamıyor. Çünkü mikrop kapmalarından korkuyor. Saraçoğlu ailesi Muacir Mahallesi'ne taşinali üç yil olmuş. Ancak artik evlerini satmayi düşünüyorlar. Belediye ise ilgisiz: "Artık durulmuyor burada. Koku yüzünden sürekli başımız ağrıyor. Çocuklarım da hastalanıyor. Ayda iki defa doktora gidiyoruz. Bin defa oldu gidiyoruz söylüyoruz kimse ilgilenmiyor. Belediye gelir bakar bakar gider başka bir şey yaptıkları yok. Biz konuşuruz, biz hallederiz diyorlar öyle de kalıyor. Ayrıca fabrikaların köpeklerinden de şikâyetçiyiz. Köpek kaynıyor ortalık. 30 tavuğumuzu yediler bu sene."
Borular patlıyor Üç çocuk annesi Zeynep Karaman ise, 'Akşam oldu tüm lavabolari, evde kaç tane delik varsa tikamak zorunda kaliyorum.' diyo: 'Evlerimiz leş gibi hammadde kokuyor. Mide bulantisi çekiyoruz, baş agrisi, baş dönmesi geçiriyoruz. Hele yazin daha da kötü kokuyor. Biz bunu çekmek zorunda degiliz. Sonuçta bu fabirakalarin atiklari, bunlari halkin atiklarindan ayirmalari lazim. Herkes bizim yapacagimiz bir şey yok diyor.' Birleştirilen kanallar ise sürekli patliyor: 'Biz iki yıldır buradayız. Kanalizyon boruları sürekli patlıyor. Fabirakalarda doğru düzgün arıtma sistemi yok. Künkleri döşüyorlar, iki günde bir patlıyor. O pis kanalizasyon suyu olduğu gibi evlerimize koku veriyor. Öyle pis sular akıyor ki çocuklarımız içlerine giriyor, oynuyor. Tavuklarımız o suyu içtikleri zaman ölüyorlar. Önce etinden başlıyor yemeye, bir deri bir kemik kalıyorlar. Sonra da ölüyorlar.'
'Hastalanıyoruz' 'Kokusu adamın boğazını yırtıyor. Nefes alamıyoruz' sözleri ile çektikleri sıkıntıyı anlatan Safiye Saraçoğlu, iki çocuğunu dışarıya salamıyor. Çünkü mikrop kapmalarından korkuyor. Saraçoğlu ailesi Muacir Mahallesi'ne taşinali üç yil olmuş. Ancak artik evlerini satmayi düşünüyorlar. Belediye ise ilgisiz: "Artık durulmuyor burada. Koku yüzünden sürekli başımız ağrıyor. Çocuklarım da hastalanıyor. Ayda iki defa doktora gidiyoruz. Bin defa oldu gidiyoruz söylüyoruz kimse ilgilenmiyor. Belediye gelir bakar bakar gider başka bir şey yaptıkları yok. Biz konuşuruz, biz hallederiz diyorlar öyle de kalıyor. Ayrıca fabrikaların köpeklerinden de şikâyetçiyiz. Köpek kaynıyor ortalık. 30 tavuğumuzu yediler bu sene."
Borular patlıyor Üç çocuk annesi Zeynep Karaman ise, 'Akşam oldu tüm lavabolari, evde kaç tane delik varsa tikamak zorunda kaliyorum.' diyo: 'Evlerimiz leş gibi hammadde kokuyor. Mide bulantisi çekiyoruz, baş agrisi, baş dönmesi geçiriyoruz. Hele yazin daha da kötü kokuyor. Biz bunu çekmek zorunda degiliz. Sonuçta bu fabirakalarin atiklari, bunlari halkin atiklarindan ayirmalari lazim. Herkes bizim yapacagimiz bir şey yok diyor.' Birleştirilen kanallar ise sürekli patliyor: 'Biz iki yıldır buradayız. Kanalizyon boruları sürekli patlıyor. Fabirakalarda doğru düzgün arıtma sistemi yok. Künkleri döşüyorlar, iki günde bir patlıyor. O pis kanalizasyon suyu olduğu gibi evlerimize koku veriyor. Öyle pis sular akıyor ki çocuklarımız içlerine giriyor, oynuyor. Tavuklarımız o suyu içtikleri zaman ölüyorlar. Önce etinden başlıyor yemeye, bir deri bir kemik kalıyorlar. Sonra da ölüyorlar.'
Evrensel'i Takip Et