1 Ocak 2004 22:00
Tarantino'nun 4. filmi!
Quentin Tarantino, son on yılda sinemanın en çok tartışılan yönetmenlerinden birisi. İlk filmi "Rezervuar Köpekleri" 1992'de vizyona girdiğinde sinemadaki suç ve şiddet kavramlarını tamamen değiştirecek nitelikler taşıyordu. Bir grup banka soyguncusunun bir gününü anlatan filmde, bolca kan ve şiddet gösterisi yer alıyordu. Üstelik seyirci o güne kadar, filmin başından sonuna kadar oluk oluk kan akıtan bir kahramana da alışmamıştı. Ardından "Pulp Fiction" ve "Jack Brown"la aynı çizgiyi sürdüren Tarantino bugün gösterime giren son filmi "Kill Bill"de kendi sinemasında tutarlı kalarak, başka bir kulvara yöneliyor: Aksiyon sineması.
Tarantino; filmlerindeki 'şiddet ve kan' dozunu koruyarak, uzakdoğu sinemasının ana unsurlarıyla beziyor yeni filmini. Uzakdoğu dövüş sanatları, kılıç kullanım teknikleri ile ve 70'li yılların o kült filmlerine de göndermeler yapıyor. Üstelik bu tarz filmlerin en önemli ritüelini kullanmayı ihmal etmeden: İntikam...
Hikâye kısaca şöyle: "Gelin" adıyla bilinen kiralık katil, düğünü sırasında saldırıya uğrar. Kilisedeki herkes öldürülür. Ama "Gelin" hayatta kalmayı başarır. 4 yıl boyunca komada kalan Gelin, hayata geri döner. Artık tek amacı vardır: Ona pusu kuran Bill ve adamlarını teker teker öldürmek. Bill'i en son öldürecektir.
Karışık kurgu Quentin Tarantino, daha önceki filmlerinde olduğu gibi Kill Bill'de de hikâyedeki olay sıralamasını gözetmiyor ve parçalı kurguda ısrar ediyor. Bu durumun en azından Volume 1 başlığıyla gösterilen ilk bölüm için fazla sıkıntı yaratmadığını söyleyebiliriz. Ancak, filmin çok daha temel sıkıntıları var. İkinci bölümü birkaç ay sonra gösterime girecek olan filmin tek parça olarak tasarlanmış ve öyle çekilmiş olması bu bölüm açısından büyük handikaplar yaratıyor. Tarantino'nun yapımcı şirketle anlaşmazlığa düşüp üç saati aşan filmi iki parçaya bölme kararı, ilk filmde büyük boşluklar oluşmanına neden olmuş. Muhtemelen ikinci filmin sonunda çözümlenecek olan birçok soru Volum 1'de soru işareti olarak kalıyor. Filmin en başından iki parça halinde tasarlanmamasının sonuçlarından ilk finalde ortaya çıkıyor ve seyirci filmin bitip bitmediğini anlayamıyor. Çünkü alakasız bir yerde kesilen ilk bölüm tam anlamıyla bitmiş izlenimi vermiyor. İkinci olarak, kilisedeki cinayetin neden işlendiğini, 'Gelin'in 'damat'ının kim olduğunu, muhtemelen ikinci filmin sonunda öğreneğiz. Üstelik; 'Gelin'in durmadan intikam aldığı kişilerle ilgili ortak geçmişlerinin ne olduğu da belirsiz. Ama filmde anlıyoruz ki, 'Gelin' kiliseden önce de bu kişileri tanıyor.
Sağlıklı değerlendirme zor Tabii bütün bu sorular Volume 2 vizyona girdiğinde cevaplanmış olacak. Ama Volume 1'in ayaklarının da havada kaldığı kesin. Filmini "Tarantino'nun Dördüncü Filmi" olarak pazarlayan yönetmen için sadece isminin yetip yetmeyeceği bir süre sonra ortaya çıkacak. 80'li yıllarda sinemaları dolduran seks filmlerinin promosyonu olarak 'ikinci bir film' veriliyordu. Bu filmler ağırlıklı olarak uzakdoğu sinemasından seçiliyor, ad ve jenerik atlanarak birbiri ardı sıra dövüş sahneleri veriliyordu. Gösterim süresi yarım saati geçmeyen bu filmlerin müdavimlerinin sayısı diğerinden hiç de az değildi. Volume 1 de, bu yapısıyla tutarsız ve birbiri ardısara gelen aksiyon sahneleriyle dolu. Ama yine de "Kill Bill" için daha tutarlı bir değerlendirme ikinci bölüm vizyona girdikten sonra yapılabilir. Bütün bunlar bir yana, Kill Bill, aksiyon severleri ve özellikle Uzakdoğu'nun bu tür yapımlarına ilgi duyanları fazlasıyla memnun edecek bir yapım. Kavga sahnelerinin ustalıkla işlendiğini belirtmek gerekiyor. Tokyo'daki diskoda kılıçlarlarla gerçekleştirilen sahne Matrix'in Neo'sunun onlarca ajan Smiht'le gerçekleştirdiği sahneyi 'çekici' bulanlar için biçilmiş kaftan. Matrix ve Kill Bill, aksiyonda 'mantık aramanın' mantıksızlığını göstermek bakımından veri teşkil ettiler. O zaman Cüneyt Arkın'ın 30 yıl öncenin Yeşilçam teknolojisiyle çekilmiş filmler nedeniyle uğradığı zulüm niye?
Karışık kurgu Quentin Tarantino, daha önceki filmlerinde olduğu gibi Kill Bill'de de hikâyedeki olay sıralamasını gözetmiyor ve parçalı kurguda ısrar ediyor. Bu durumun en azından Volume 1 başlığıyla gösterilen ilk bölüm için fazla sıkıntı yaratmadığını söyleyebiliriz. Ancak, filmin çok daha temel sıkıntıları var. İkinci bölümü birkaç ay sonra gösterime girecek olan filmin tek parça olarak tasarlanmış ve öyle çekilmiş olması bu bölüm açısından büyük handikaplar yaratıyor. Tarantino'nun yapımcı şirketle anlaşmazlığa düşüp üç saati aşan filmi iki parçaya bölme kararı, ilk filmde büyük boşluklar oluşmanına neden olmuş. Muhtemelen ikinci filmin sonunda çözümlenecek olan birçok soru Volum 1'de soru işareti olarak kalıyor. Filmin en başından iki parça halinde tasarlanmamasının sonuçlarından ilk finalde ortaya çıkıyor ve seyirci filmin bitip bitmediğini anlayamıyor. Çünkü alakasız bir yerde kesilen ilk bölüm tam anlamıyla bitmiş izlenimi vermiyor. İkinci olarak, kilisedeki cinayetin neden işlendiğini, 'Gelin'in 'damat'ının kim olduğunu, muhtemelen ikinci filmin sonunda öğreneğiz. Üstelik; 'Gelin'in durmadan intikam aldığı kişilerle ilgili ortak geçmişlerinin ne olduğu da belirsiz. Ama filmde anlıyoruz ki, 'Gelin' kiliseden önce de bu kişileri tanıyor.
Sağlıklı değerlendirme zor Tabii bütün bu sorular Volume 2 vizyona girdiğinde cevaplanmış olacak. Ama Volume 1'in ayaklarının da havada kaldığı kesin. Filmini "Tarantino'nun Dördüncü Filmi" olarak pazarlayan yönetmen için sadece isminin yetip yetmeyeceği bir süre sonra ortaya çıkacak. 80'li yıllarda sinemaları dolduran seks filmlerinin promosyonu olarak 'ikinci bir film' veriliyordu. Bu filmler ağırlıklı olarak uzakdoğu sinemasından seçiliyor, ad ve jenerik atlanarak birbiri ardı sıra dövüş sahneleri veriliyordu. Gösterim süresi yarım saati geçmeyen bu filmlerin müdavimlerinin sayısı diğerinden hiç de az değildi. Volume 1 de, bu yapısıyla tutarsız ve birbiri ardısara gelen aksiyon sahneleriyle dolu. Ama yine de "Kill Bill" için daha tutarlı bir değerlendirme ikinci bölüm vizyona girdikten sonra yapılabilir. Bütün bunlar bir yana, Kill Bill, aksiyon severleri ve özellikle Uzakdoğu'nun bu tür yapımlarına ilgi duyanları fazlasıyla memnun edecek bir yapım. Kavga sahnelerinin ustalıkla işlendiğini belirtmek gerekiyor. Tokyo'daki diskoda kılıçlarlarla gerçekleştirilen sahne Matrix'in Neo'sunun onlarca ajan Smiht'le gerçekleştirdiği sahneyi 'çekici' bulanlar için biçilmiş kaftan. Matrix ve Kill Bill, aksiyonda 'mantık aramanın' mantıksızlığını göstermek bakımından veri teşkil ettiler. O zaman Cüneyt Arkın'ın 30 yıl öncenin Yeşilçam teknolojisiyle çekilmiş filmler nedeniyle uğradığı zulüm niye?
Evrensel'i Takip Et