24 Aralık 2003 22:00

Modern Çarşı yandı

Ankara dün sabahı yangınla karşıladı. Ankara'nın en eski ve köklü işmerkezlerinden olan Ulus'taki Modern Çarşı dün sabah saatlerinde cayır cayır yandı. Yangının elektrik kesintisi nedeniyle çalıştırılan jeneratöre benzin takviyesi yapılırken çıktığı açıklanırken, yangının ve hasarın büyümesi "Ankara Valiliği'nin rantçılığı"na bağlandı. Elektrik malzemeleri, boya, plastik madde, naylon, tıbbi malzemeler ve kaset satan dükkânların olduğu 4 katlı Modern Çarşı'da sabah saatlerinde yangın çıktı. Yangının, elektriklerin kesilmesiyle devreye giren jeneratör çalışır durumda iken benzin takviyesi yapılması sırasında, benzinin alev alması ve patlamayla başladığı açıklandı. Yanıcı ve uçucu maddelerin yoğun olması nedeniyle yangın binanın her tarafını sararken, itfaiyelerin söndürme çabaları sonuç vermedi. Kısa sürede yangın yerine gelen itfaiye ekipleri, dört bir taraftan su ve köpük sıkmalarına rağmen, alevlerin binayı sarmasını engelleyemediler. İlçe belediye itfaiyeleri ve kurumlardan gelen takviye ekiplerin çabaları da sonucu değiştirmedi. Genelkurmay Başkanlığı İtfaiyesi de yangın söndürmede görev aldı. Bu arada yangın bölgesindeki yol ve işyerleri de kapatıldı.

Esnaf, valiliği suçladı Çarşı'da iki dükkânı olduğunu söyleyen esnaf Atilla Emirlioğlu, koca binada bir yangın merdiveni bile olmadığını söyleyerek, çarşıda hiçbir boşluğun kalmadığını, havalandırma, asansör, baca boşluklarının bile valilik tarafından kiraya verildiğini, her tarafta yığın yığın mal bulunduğunu ve yangına karşı en ufak önlem olmadığını belirtti. Elektrik trafolarını "bomba"ya benzeten Emirlioğlu, çarşının alt katında iki "bomba" bulunduğunu, hiçbir bakım yapılmadığını, her an onların patlamasını beklerken yangının başka bir yerden çıktığını dile getirdi. Çarşıdaki tehlikeye karşı defalarca dilekçe verip valiliği uyardığını, ancak hiçbir önlem alınmadığını kaydeden Necat Ataman da 220 dükkânın olduğunu söylediği çarşının yüzde 51'inin Kooperatif'e, yüzde 49'unun da İl Özel İdaresi'ne ait olduğunu, yönetimin de valilik tarafından atandığını anlattı. Modern Çarşı'nın yüzde 49 hissesinin 1994 yılında valilik tarafından satın alındığını, ancak yönetimde tümüyle valiliğin söz sahibi olduğunu aktaran Ataman, o günden beri çarşıda tek çivi bile çakılmamasından yakındı. Ataman, bodrumda garaj olarak ayrılan yerin dükkânlara depo olarak kiralandığını, asansör, hava boşlukları ile iptal edilen yük asansörlerinin yerlerinin bile, sadece rant için kiraya verildiğini, bu olayın siyasi yönünün bulunduğunu dile getirdi. Çarşıya yakın diğer binalardaki esnaflar ise TEDAŞ'ı suçladılar. Altı gün boyunca elektriklerin hiç gelmediğinden, elektrik kesintisi olmadığı bir gün geçmediğinden yakınan Ulus esnafı, "Olacağı buydu. Tek sorumlu TEDAŞ'tır" dedi.

Korktuğu başına geldi Ankara Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Müdürü Faruk Kurutuz, Modern Çarşı'daki yangının iki cephede kontrol altına alındığını bildirdi. İşhanında kimyevi ve yanıcı maddeler satan işyerleri olduğu için zaman zaman parlamalar yaşandığını ifade eden Kurutuz, "Tam söndü dediğiniz anda, alevler yeniden parlıyor. Yukarıdan aşağıya tarama çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu bölge her zaman risk taşıyordu. Burada yangın çıkmasından korkuyordum. Korktuğum başıma geldi" diye konuştu. Devlet olay yerinde! Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Devlet Bakanı Ali Babacan, Ankara Valisi Yahya Gür, Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek, Altındağ Belediye Başkanı Ziya Kahraman ve Merkez Komutanı Tuğgeneral Fehmi Büyükbayram da olay yerine gelerek incelemelerde bulundular. Vali Gür, saat 08.00 civarında, elektriklerin kesik olması nedeniyle zemin kattaki bir dükkân sahibinin jeneratörünü çalıştırdığını, çalışır vaziyetteki jeneratöre benzin takviyesi yapıldığı sırada benzinin alev almasıyla yangının çıktığını ifade etti. ATO Başkanı Sinan Aygün ise, Modern Çarşı ve Hal'de yaklaşık 10-15 gündür sürekli elektrik kesintisi olduğunu, durumu TEDAŞ'a iletmelerine karşın sorunun çözümlenemediğini, bu nedenle de esnafın, jeneratörle aydınlanma ve ısınma sorununu çözmeye çalıştığını söyledi.

src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Unutturamıyorlar!.. Evrim Ekrem "İletişimde bir öğrenci asılı bulunmuş", "polis öldürdü diyorlar", "gazetecilik ikinci sınıf öğrencisiymiş" bu cümleler bundan altı yıl önce 25 aralık 1997 günü Ege Üniversitesi'nde okuyan öğrencilerin şaşkınlık ve öfkeyle birbirlerine söyledikleri sözlerdi. Bu öfkeyle toplanan öğrenciler rektörlüğe yürümüş, bir açıklama istemişlerdi. Rektörlük, olayın araştırılacağı, bu konuda ellerinden gelebilecek her şeyi yapacakları yönünde bir açıklama yapmıştı. Buna karşılık öğrenciler de olayın takipçisi olacaklarını duyurmuştu. O günden bugüne 6 yıl geçti. Bu altı yıl içinde ne Serkan'ın ölümündeki şaibeli yanlar aydınlatıldı ne de olayla ilgili ciddi bir araştırma yapıldı.

Aydınlatılmadı Eroğlu İletişim Fakültesi gazetecilik bölümü 2. sınıf öğrencisiydi. Okuduğu fakültenin ikinci katındaki tuvalette 25 Aralık 1997 tarihinde asılı bulundu. En başta intihar denilen olay yapılan otopsinin ardından Serkan'ın kanında tespit edilen kloformla birlikte farklı bir boyuta taşındı. Üstelik bu olaydan 20 gün önce Serkan İHD İzmir Şubesi'nde bir açıklama yapmış ve başına gelebilecek herhangi bir olaydan İzmir TMŞ ekiplerinin sorumlu olacağını söylemişti. Cevaplanmayı bekleyen bütün sorular yanıtsız kaldı. Ancak arkadaşları Serkan'ı unutmadılar. Aynı dönemde okuyan, onu tanıyan arkadaşları olayın aydınlatılması ve sorumluların cezalandırılması için ellerinden geleni yaptılar. 1997'den beri Serkan anmasına katıldığı için onlarca kişi gözaltına alındı, öğrenciler hakkında soruşturma başlatıldı. Tutuklanıp bir süre içerde tutulanlar oldu. Mitinglere Serkan'ın afişleri, fotoğrafları alınmadı. Her yıl öğrencilerce İletişim Fakültesi 2 No'lu amfiye "Serkan Eroğlu Amfisi" tabelası asıldı ve hemen idare tarafından söküldü bu tabela. Gerekçe "olay tam olarak aydınlatılmadığı" içindi. İddia değil... Her yıl 24 Aralık yaklaştıkça iletişim fakültesinin havası değişir. Serkan'ın fotoğraflarının yer aldığı afişler , "İddia değil gerçek" başlıklı kocaman adli tıp raporları ve baktıkça insanın içini acıtan ve birilerine illaki hatırlatmak için her tarafa asılan "ilmek"ler. Şimdi de onu hiç görmemiş ancak gazetede okuduğu, TV'de seyrettiği haberden ya da arkadaşının anlatımlarından tanıyan arkadaşları devam ettiriyor bu mücadeleyi. Serkan'ı anlatan bildiriyi dağıtan öğrencilerden biri olan gazetecilik 1. sınıf öğrencisi Nilay Erbabalar, Serkan olayını gazeteden öğrendiğini ve çok öfkelendiğini söylüyor. Nilay, "Onun okuduğu fakültede şimdi ben okuyorum ve can güvenliğimden emin değilim" diyor.