24 Kasım 2003 22:00
Bayram sözü büyüsünü yitirdi mi nedir? Yaşlanmanın hüznü değil bu, bayramın, elbet bayram gibi bayramın tadını çocuklarla yaşlılar çıkarır. "Hani o eski bayramlar" da değil... O eski bayramlarda da, annelerin nişan elbiselerinden kesip biçip sabahlara kadar diktikleri elbiselerin sevinciyle hüznü, bir rugan pabuç isteyememenin burukluğu, bayram yerinde arsızlık edememenin çaresiz olgunluğu vardı... Unutmadık... Duyduğum, bir avuç insanın hatırına dokuz güne zamlanmış bir bayramı yaşayamamanın öfkesi. Çünkü bilirsiniz bayramlar hep birlikte yaşandığında bayramdır. Biri bayram yapar, biri bakar bayrama olur mu? Yoksul çocuklarını kamera önüne çekerek giydirmenin, böbürlenmenin hangi bayramda ya da dinde yeri var? Eski yoksul mahallelerde, bayramlıklarını ya da bayrama yakışır giysileri arifeden giyen densizlere "arife çiçeği bok böceği" diye söz atılırdı. Cadı bayramı alışkanlığı yerleştirilmeye çalışılan, "bayram yeri" bırakılmamış şehirlerde yerleşik eğlence parklarına para yetmeyen bir ülkedeyiz. El öpmeye gelecek çocuklar için şeker, mendil, harçlık hazırlayan yaşlı kadınlar da artık yok. Emekli kuyruklarında, iftar çadırlarında tükendiler çünkü. Olsa olsa eski ramazan davulcularının bekçi ile kapı kapı dolaşırken alaya vurup para isteyişleri yinelenebilir:



"Buna bayram günü derler Bal ile kaymağı yerler Eskiden adet olunmuş bekçiye bahşiş verirler".



Bu kadar hüzün yeter! "Buna bayram günü derler kan edenler barışır" der bir türkü. Bayramın bir barış günü olması nasıl istenmez ki. Bir başka türkü daha var aklımda, Emrah'tan: "Emrah buse ister nazlı yarinden, bu bayram olmazsa canım Kurban'a kalsın!" Umut ertelemekle tükenmez ki...

Evrensel'i Takip Et