15 Nisan 2003 21:00
KDP ve YNK'ye bağlı peşmergelerin Musul ve Kerkük'e girmesinin ardından yaşanan gelişmeler ve resmi ağızların yaptığı açıklamalar, İstanbul'da yaşayan Kürt vatandaşların da gündeminde. Kürtlerin istilacı gibi lanse edilmesinden rahatsızlık duyduklarını belirten vatandaşlar, "Kuzey Irak'ta Kürtler evlerine döndüler" yorumunu yapıyorlar. "Peşmergeler çekilmezse biz gireriz" şeklindeki açıklamaların ise, tahrike yönelik olduğunu ifade ediyorlar.
Körfez Savaşı sırasında yurtlarından sürülmüş Kürtlerin evlerine döndüğünü belirten esnaf Hüseyin Turan, "Şimdi savaş bu koşulları yarattı ve Kürtler, Kerkük ile Musul'a kendi evlerine, arazi ve tarlalarına döndüler. Bu işgalle açıklanamaz" dedi.
Eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış'ın da, ABD'yi ziyaretinde kendisine sorulan bir soru üzerine "Kürtlerin bölgede yaşayan yerli bir halk olduğunu" kabul ettiğini hatırlatan Turan, bugün de bu gerçeğin değişmediğini ifade etti. Turan, Kuzey Irak'taki Kürtlerin, ABD ve İngiltere'nin yanında yer almasını onaylamadıklarını, ancak Kürtlerin de ortaya çıkan koşullar gereğince, çıkarlarını korumak durumunda kaldıklarını belirterek şöyle konuştu; "Kürtlerin de bu durumda bir çıkarı vardı ve onu yaptılar. Koşullar bunu yarattı. Şimdi kim nereye gidiyor ve kimi çıkarıyor? Türkiye'nin müdahale hakkı yok. Türkiye'nin Kürt kardeşliğinden öte savunacağı bir politika olmamalıdır".
Önce birlik Esnaf Medeni Yiğit'te, hükümetin Kürt politikası konusunda klasik söylemlerinden vazgeçmesi gerektiğini söyledi. Kürtlerin "kendi kaderlerini tayin etme" zamanının geldiğini ifade eden Yiğit, "Yıllardır Kürtler özgürlük için mücadele ediyor. Kendi kaderini tayin etme zamanı gelmiştir. Koşullar ne olursa olsun Türkiye'nin gidip Kuzey Irak'a girmesi ve oradaki halkın kaderiyle oynaması doğru değildir" diye konuştu. Hanifi Kenç ise, Kürtlerin kendilerini 'sorgulaması' gerektiği görüşünde. "Eğer bir hak talep ediliyorsa, birliktelik sağlamak gerekiyor. Barzani veya Talabani diplomasi konusunda söz sahibi. Diğer yerlerde yaşayan Kürtler bunun dışında. Oysa ki bütün Kürtlerin birlikte hareket etmesi gerekiyor" diyen Kenç, ABD'nin oyunlarına karşı Kürtlerin ve Türklerin uyanık olması gerektiğini söyledi. DEHAP Beyoğlu İlçe Başkanı Ersan İnatçı, ortaya çıkan son gelişmelerle birlikte "Biz gireriz", "Herhangi bir oluşum savaş sebebi sayılır" gibi ifadelerin tahrike yönelik olduğunu kaydetti.
Federatif yapı Kuzey Irak'ta yaşayan Kürtlerin başından beri "Irak'ın toprak bütünlüğü içersinde federatif bir yapı" dan yana olduklarını savunan İnatçı,"Şimdi ise Barzani ve Talabani sanki ABD'nin inisiyatifi dışında hareket etmişler gibi tahrik edici bir hava yaratılıyor. Bu doğru bir tutum değil. Tek bir halkın değil, bütün Ortadoğu halklarının çıkarı esas alınmalıdır" dedi. Kürtlerin başka bir halkın üzerinde hakimiyet kurma çabası içinde olmadığını vurgulayan İnatçı şöyle devam etti; "Biz Kürt olduğumuz halde Kürtlerin kesinlikle herhangi bir halk üzerinde hâkimiyet kurma çabasından yana değiliz."
EVLERİNE DÖNÜYORLAR Muhsin Kızılkaya (Yazar-çevirmen): Daha önce göç etmiş Kürtler geri dönüyorlar. Bir dönem Diyarbakır'dan batı illerine gelmiş ve geri dönmüş olmaları gibi buna da öyle bakılmalı. Yeni 'oluşum' oradaki insanların karar verebileceği bir şeydir. Diyelim ki, komşumuz Bulgaristan'da Türkler zulme uğradılar, bizim oraya ne kadar müdahale hakkımız varsa Irak'a da öyledir. Kürtler asli ve kardeş vatandaşsa ayrımcılık yapılması doğru değil. Nasıl ki, Türkmenler zulme uğradığında rahatsız olunuyorsa Kürtler zulme uğradığında da rahatsızlık duyulmalıdır.
BU BİR VARLIK MESELESİDİR Abdullah Keskin (Yayıncı): Son gelişmeler Türkiye'nin kendi sorununu çözecek iradeye sahip olmadığını gösterdi. Bu durumda, İran, Irak ve Suriye'nin meselesini nasıl çözecek merak ediyorum. İlhak mı edecek? Bu konuda herhangi bir tartışma yapılmıyor. Orada 50 yıl mı, 5 yıl mı kalacak? Gelişmelere baktığımızda Kürtlerin buna şiddetle karşı olduğunu görüyoruz. Yarın bir gelişme olduğunda ikide bir müdahale mi edecek? Kuzeye müdahale ederse asıl o zaman korkuları gerçekleşir. Bölgedeki 'Kürt oluşumu' yıllardır var olan bir durum. Musul ve Kerkük savaş gerekçesi sayıldı her defasında. Bunun için Irak ve Kürtler çatıştılar. Türkiye'nin bu meseleye dahili ise yeni bir şeydir. Şimdi uluslararası güçler Irak'ı yeniden şekillendirmek istedi. Kürtler de bir şekilde bu koalisyona dahil oldu. Bu bir varlık meselesidir.
Önce birlik Esnaf Medeni Yiğit'te, hükümetin Kürt politikası konusunda klasik söylemlerinden vazgeçmesi gerektiğini söyledi. Kürtlerin "kendi kaderlerini tayin etme" zamanının geldiğini ifade eden Yiğit, "Yıllardır Kürtler özgürlük için mücadele ediyor. Kendi kaderini tayin etme zamanı gelmiştir. Koşullar ne olursa olsun Türkiye'nin gidip Kuzey Irak'a girmesi ve oradaki halkın kaderiyle oynaması doğru değildir" diye konuştu. Hanifi Kenç ise, Kürtlerin kendilerini 'sorgulaması' gerektiği görüşünde. "Eğer bir hak talep ediliyorsa, birliktelik sağlamak gerekiyor. Barzani veya Talabani diplomasi konusunda söz sahibi. Diğer yerlerde yaşayan Kürtler bunun dışında. Oysa ki bütün Kürtlerin birlikte hareket etmesi gerekiyor" diyen Kenç, ABD'nin oyunlarına karşı Kürtlerin ve Türklerin uyanık olması gerektiğini söyledi. DEHAP Beyoğlu İlçe Başkanı Ersan İnatçı, ortaya çıkan son gelişmelerle birlikte "Biz gireriz", "Herhangi bir oluşum savaş sebebi sayılır" gibi ifadelerin tahrike yönelik olduğunu kaydetti.
Federatif yapı Kuzey Irak'ta yaşayan Kürtlerin başından beri "Irak'ın toprak bütünlüğü içersinde federatif bir yapı" dan yana olduklarını savunan İnatçı,"Şimdi ise Barzani ve Talabani sanki ABD'nin inisiyatifi dışında hareket etmişler gibi tahrik edici bir hava yaratılıyor. Bu doğru bir tutum değil. Tek bir halkın değil, bütün Ortadoğu halklarının çıkarı esas alınmalıdır" dedi. Kürtlerin başka bir halkın üzerinde hakimiyet kurma çabası içinde olmadığını vurgulayan İnatçı şöyle devam etti; "Biz Kürt olduğumuz halde Kürtlerin kesinlikle herhangi bir halk üzerinde hâkimiyet kurma çabasından yana değiliz."
EVLERİNE DÖNÜYORLAR Muhsin Kızılkaya (Yazar-çevirmen): Daha önce göç etmiş Kürtler geri dönüyorlar. Bir dönem Diyarbakır'dan batı illerine gelmiş ve geri dönmüş olmaları gibi buna da öyle bakılmalı. Yeni 'oluşum' oradaki insanların karar verebileceği bir şeydir. Diyelim ki, komşumuz Bulgaristan'da Türkler zulme uğradılar, bizim oraya ne kadar müdahale hakkımız varsa Irak'a da öyledir. Kürtler asli ve kardeş vatandaşsa ayrımcılık yapılması doğru değil. Nasıl ki, Türkmenler zulme uğradığında rahatsız olunuyorsa Kürtler zulme uğradığında da rahatsızlık duyulmalıdır.
BU BİR VARLIK MESELESİDİR Abdullah Keskin (Yayıncı): Son gelişmeler Türkiye'nin kendi sorununu çözecek iradeye sahip olmadığını gösterdi. Bu durumda, İran, Irak ve Suriye'nin meselesini nasıl çözecek merak ediyorum. İlhak mı edecek? Bu konuda herhangi bir tartışma yapılmıyor. Orada 50 yıl mı, 5 yıl mı kalacak? Gelişmelere baktığımızda Kürtlerin buna şiddetle karşı olduğunu görüyoruz. Yarın bir gelişme olduğunda ikide bir müdahale mi edecek? Kuzeye müdahale ederse asıl o zaman korkuları gerçekleşir. Bölgedeki 'Kürt oluşumu' yıllardır var olan bir durum. Musul ve Kerkük savaş gerekçesi sayıldı her defasında. Bunun için Irak ve Kürtler çatıştılar. Türkiye'nin bu meseleye dahili ise yeni bir şeydir. Şimdi uluslararası güçler Irak'ı yeniden şekillendirmek istedi. Kürtler de bir şekilde bu koalisyona dahil oldu. Bu bir varlık meselesidir.
Evrensel'i Takip Et