5 Mart 2003 22:00

Hep aşk vardı

Yazarların, şairlerin, oyuncuların ya da kısaca söylersek sanatçıların ve aydınların, eninde sonunda anılarını yazmaları beklenir. Yalnız beklenmez, belli bir yaşa gelenlere sık sık anımsatılır "tanıklık etmek için anılarını yazmaları". Oysa yazmak zaten tanıklıktır, oynamak da. Ve yazanların dönemlerinden izler taşır. Yıldız Kenter'in "Hep Aşk Vardı" adlı oyunu, böyle bir tanıklık ya da anı/oyun. İlk kez 2000 yılı İstanbul Tiyatro Festivali'nde sahnelenen oyunda üç kuşak kadının (Olga Cynthia, Ayşe Yıldız, Fatma Leyla) yaşamından ve kişiliğinden, Cumhuriyet öncesinden 1990'lara uzanan bir dönem anlatılıyor. Yıldız Kenter; kendisini, annesi ve kızını yazarken, oynarken; dönemiyle, ailesiyle yüzleşiyor, hesaplaşıyor. Hem kendi adına hem de yazdığı oynadığı kişiler adına. Örneğin; gelinlerini yadırgayan tüm kaynanaların torunlarını severken söyledikleri tatsız tekerleme; "Yavrumun yavrusu da yarısı yılan yavrusu", İngiliz gelin için "Yarısı yavrumun yavrusu, yarısı yılan yavrusu" biçiminde yabancılığının yüzüne vuruluşudur. 12 Mart anne Yıldız için, kızı Leyla'nın, arkadaşı Deniz'ler gibi tehlikede oluşudur. Demokrasiye aykırıdır. Kızını yurtdışına, dayısının yanına gitmeye zorlar. Bu tür hesaplaşmalar bir sanatçıyı oluşturan öğelerin de saptanmasını sağlar. Yıldız Kenter, oyunun sunusunda, "Geçmişi durmadan anımsarız, yeniden yaşarız. Geçmişi anlatırız, bu defa oynayarak yaşarız. Şu an durduğumuz noktada, şimdi, geçmiş, gelecek hep var" diyor. Dünle yarını birleştiren bir oyun "Hep Aşk Vardı". Çünkü direnmeyi ve umudu taşıyor. "Anılarını iyi ki bir oyuna sığdırmış Yıldız Kenter" derken, bu ünlü oyuncuya ve hangi sınıftan olursa olsun bir anneye yakışmayan bir saptama ve hesaplaşma da var oyunda. 12 Eylül, anne Yıldız için "iyi" sayılır. Artık insanlar ölmeyecektir. Yurtdışında olan Leyla için de olumludur bu darbe... Darbeyi demokrasiye aykırı sayan Batılılara kızar Leyla. Yıldız, dışa vuramasa da, "iyi oldu" diye geçirir aklından. Peki 17 yaşında asılanlar, asılmasını unutamadığı Menderes kadar olsun sızlatmaz mı Leyla'nın yüreğini? İşkenceleri sanatçı nasıl hoşgörebilir? "Keşke, Yıldız Kenter bu kadar içtenlikli olmasaydı" mı diyeceğiz?

Evrensel'i Takip Et