BARIŞIN BAYRAMI OLSUN!
Fakat ülkemiz bir bayramı daha eksilmeyen çatışma haberleri ve can kayıplarıyla karşılıyor. Üstelik buna karşı hükümetin takındığı tek tavır çatışma ortamını daha da yükseltecek mesajlar vermek ve politikalar üretmekten ibaret.
Yine de barış ve kardeşlik isteyenler yalnız değil. Egemenlerin Türkiye’yi çözümsüzlüğe iten savaş konseptlerine, stratejilerine karşı ülkenin emek, demokrasi ve özgürlüklerden yana aydın, akademisyen, sendika ve siyasi partileri Ramazan Bayramı ile beraber barışın sesini yeniden yükseltecek mesajlar verdi. (HABER MERKEZİ)
PROF. DR. MİTHAT SANCAR: TOPYEKÜN SAVAŞ KONSEPTİ TEHLİKELİ
“Savaşın tırmandırılması halkların yararına değil, 30 yıllık tecrübemiz bize bunu öğretti ve büyük yaralar açtı. Topyekün savaş konseptinde ısrarlı davranılacağına dair mesajlar son derece tehlikelidir. Buna karşılık PKK’nin de reste restle karşılık verecek bir tarzda olmaması gerekiyor. BDP’nin de Meclise dönmeye yönelik açıklamaları böylesi bir dönemde olumludur. Öcalan’la görüşmelerin yeniden başlaması gerekmektedir ve Mecliste BDP’nin de Kürt sorunu ve anayasanın inşa sürecine katılması gerekiyor. Normalleşme ve demokratik siyasetin zemini için temennilerimiz bu yönde.”
PROF. DR. GENÇAY GÜRSOY: BAYRAM BARIŞA DAVETTİR
“Kullanıla kullanıla eskitilse de yinelemek lazım, bayram barışa davettir. Ama bu kuşkusuz iki tarafın da içine sinecek bir barış olmalıdır. Devlete biat etmeyi öngören barışı ne Kürt halkı sindirebilir ne de böyle bir barış kalıcı olabilir. Ben devletim, şiddet kullanma hakkı sadece bana aittir şeklindeki görüş geçmişin yüzyılın otoriter baskıcı rejimlerinin görüşüdür. Eğer siz bütün siyaset yollarını tıkarsanız şiddete davetiye çıkarmış olursunuz. Başbakanın son yaptığı sözün bittiği yerdeyiz açıklaması siyaset yolunu zımnen kapatmaktır. Dolayısıyla bu kör dövüşünden ülkeyi çekip çıkarmak gerekir. Böyle bir barış iradesi için siyasi irade gerekir. Bunun için siyasetin kollarını açmak lazımdır. Bu mümkündür. Yapılacak ilk şey İmralı görüşmelerini yeniden başlatmaktır. KCK davalarının çıkmaza sürüklenmesinin önüne geçilmelidir. TMY’de bazı değişiklikler yapılabilir.Böyle 1-2 ufak değişiklik dahi yükselen gergin ortamı değiştirebilir.”
TİHV BAŞKANI, PROF. DR. ŞEBNEM KORUR FİNCANCI: SİLAHLAR SUSSUN
“Ramazan Bayramı için, en büyük dileğim, silahların bir an önce susması ve bir daha çıkartılmamak üzere toprağın altına gömülmesidir. Son dönemlerde, yaşanan operasyonlarda gencecik insanlar öldü. 40 bine yakın ölüden bahsederken bunlara yenilerini eklemek üzere söylemler yapmak niye? Şu dönemde artık şiddetin dilinden vazgeçmek gerekiyor. Ana akım medya da yaptığı haberlerle savaş çığırtkanlığı yapıyor. Yalnızca özgür basın, barışın dilini halka yansıtıyor. Yapılan operasyonlara karşılık bu ülkede barış dilinden vazgeçmeyen bir kamuoyu da var. Bütün insanların barıştan yana bir tutum alması gerekiyor. Özellikle de 1 Eylül Dünya Barış Günü’ne sayılı günler kala bu operasyonların başlaması çok üzücü. Başbakanın Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ile bayramlaşmayacağını açıklaması şaşırtıcı bir durum değil. 2009 yerel seçimlerinden itibaren Kürt Hareketinin siyasi alanda başarı kazanmasıyla beraber, hükümet, Kürt siyasetine ve siyasetçilerine yönelik baskılayıcı ve yok edici bir tutum izlemektedir. KCK davası bunun hukuki zemine uydurulmuş halidir. Ayrıca, AKP Hükümeti, bölgeye ve sınır ötesine başlattığı operasyonların günah keçisi olarak, baştan beri BDP’yi hedef gösterdi. Tüm bunlar zaten Başbakanın Kürt hareketine olan tavrını net olarak ortaya koyuyor.”
PROF. DR. İHSAN ELİAÇIK: BARIŞ İÇİN TARAFLAR İPİN UCUNDAN TUTMALI
“Bayram her şeyden önce barış mesajıdır. Türkiye’de malum 30 yıldır süren bir savaş var. Bu savaşın barışla neticelendirilmesini dilerim. Ama bu iş sadece bayramla bitmez. Barışın sağlanması tek yanlı olamaz. Bütün tarafların işin ucundan tutması gerekir. Hz.Muhammed’in Hacer-i Esved çözümü vardır, ben bunu herkese öneririm. Hz.Muhammed tüm tarafları işin içine dahil ederek sorunu çözmüştür. Barış, tarafları işin içine katarak sağlanır. Olayla ilgili kim varsa, dağda, bayırda, ovada, cezaevinde, hepsi ipin ucundan tutmalıdır. Barış ancak o zaman barış olur. Umarım Ramazan Bayramı böyle bir şeye vesile olur. Herkesin Ramazan Bayramı’nı kutlarım.”
PROF. DR. EROL KATIRCIOĞLU: BARIŞA DÜNDEN DAHA YAKINIZ
“Ülkede son dönemde yapılan operasyonlar, buna karşı yaşamını yitiren genç bedenler çok acı. Ancak her şeye rağmen bugün barışa dünden daha fazla yakınız. Tersi çabası olanlara karşı, toplumumuzda savaşın bitmesine ilişkin talep daha fazla. Ramazan Bayramı’nın bu isteği daha da pekiştireceğini umuyorum. Bu nedenle de barış yönündeki atılan adımların devamına ilişkin çabaların değerli olduğunu düşünüyorum. Her şeye rağmen barışın bu ülke topraklarına gelmesi yönündeki çabalara dur durak bilmeden devam etmek gerek.”
ŞAİR YAZAR SENNUR SEZER:
Benim söylemek istediğimi, halkımız bir türküye sıkıştırıvermiş: ‘Buna Bayram günü derler, kan edenler barışır’.
SANATÇI ORHAN ALKAYA: HAKİKAT KAN DÖKEREK BERTARAF EDİLEMEZ
Hakikatin kan dökerek bertaraf edilemeyeceğini sayısız defa deneyimlemiş bir ülkede, bütün sözler söylendi esasen. Yeniden İttihatçı maceracılığa yeltenmenin ipuçlarını görüyor olmam ise, umarım sadece benim paranoyamdır. Makro politikanın bölgede büyük yıkımlar ve şapşal hezimetlerle sonuçlandığı bu dönemde, herkese akıl fikir sağduyu ve tarih bilinci, fazlasıyla gerekmektedir. Bunlara en fazla ihtiyacı olanlardan başlayarak herkes için bayramın hayırlara vesile olmasını temenni ederim.
TİYATRO ELEŞTİRMENİ ÜSTÜN AKMEN: SAVAŞ ORTAMINDA BAYRAM...
Türkiye halkları bayram kutlayamaz. Bayram kutlamak, ülkenin demokrasi güçleri ve var olan durum arasındaki mücadelesinin sonucuna bağlı. Bir yıl içerisinde bilmem kaç adet PKK’liyi etkisiz hale getirdiklerini dillendiren anlayışın körelmesine bağlı. O etkisiz hale getirilen bilmem kaç adet insanın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Kürtlerin çocuğu, kardeşi, bacısı, oğlu olduğunun düşünülmesine; ateş düşen o evlerde de kardeşlik köprülerine darbe vurulduğunun bilinmesine; Mehmetçik ile Kürt Mehmet’in cenazesinde aynı hüznün duyumsanabilmesine bağlı.
Yani bitmesi istenilmeyen bir savaşta iki halkın çocukları “şehitler” ve “ölüler” diye ayrıştırılırken bayram kutlanamaz, kutlanılmamalı. Ölenlerin tümünün dışarıya bağımlı olmanın getirdiği siyasal aymazlığın şehitleri olduğunu anladığımız gündür bayram. Ülkemin çok paralı egemen güçlerinin Kürt halkının eşitlik ve kardeşlik taleplerini görmezden gelmediği, savaş çığlıkları atarak ulusalcı ve şoven duyguları diriltmediği gündür bayram olgusu. Bayram, ancak barışın kurulduğu gündür. Bugün, bayram kutlama günü değil, barış çığlıkları atma günüdür.
TİYATRO VE SİNEMA SANATÇISI DERYA ALABORA: ÇÖZÜM İÇİN BİRLİKTE MÜCADELE
Ben son dönem yaşananlardan dolayı gerçekten çok üzgünüm.Tam bir şeyler yoluna girecek derken eskiye dönmeye başladık.Yine şiddet tırmandırıldı. İnsanlar ölmeye başladı şavaş tacirleri saflarda yerlerini almaya başladı.Yıllardır yaşanan şiddetin, bunca ölen insanın hangi tarafa faydası dokundu gencecik insanların yok edilmesinden başka.Türlü vaatlerle başa gelen yöneticiler iktidarın büyüsüne kapılıp vaatlerini çok çabuk unuttu. Açılım, demokrasi, haklar, özgürlükler derken yine kanlı bir hesaplaşmanın ortasındayız.Biz bu savaşın kimlere yaradığını çok iyi biliyoruz ama gencecik bedenler üzerinden elde edilen rant artık son noktasında. İnsanlara gereken özgürlüklerin verilmesi, konuşma ortamının sağlanması gerekiyor.Yine aynı acıların yaşanmasına izin vermemek lazım. 40 bin insanın daha ölmesine kimsenin tahammülü yok. Diğer ülkelerde yaşanan olayları bırakıp kendi ülkemizdeki acıların çözümü için hep birlikte mücadele etmeliyiz.
OYUNCU ŞEBNEM SÖNMEZ: SİLAHLAR SUSSUN
Ülkemizde bayramlara hep bir savaş hazırlığı içinde girdik. Biz hiçbir zaman bayrama başka türlü giremedik zaten ve başka şekilde de çıkamadık. Hakikaten silahlar sussun istiyorum. Cumartesi Anneleri toplanmasın artık ve gözyaşları dursun. Kültür Bakanının kültürden elini ayağını çekmesini istiyorum. Bakanlarımızın gerçekten bakan olmasını ve kendi uzmanlıklarıyla bakanlık yapmalarını istiyorum. Devlet Tiyatrolarındaki arkadaşımızın seyirci dahi olmayı beceremeyen bir zat-ı muhterem tarafından engellenmemesini ve AKM’nin orada öyle durmamasını istiyorum. Biri heykellere tükürdükten sonra, diğerinin ona ucube dememesini istiyorum. Birçok istek ve temenni sıralayabilirim bu şekilde. Ama artık bunların yerine gelmesini ve bayramların gerçek tadını hissetmek istiyorum en çok.
OYUNCU FÜSUN DEMİREL: ARTIK SÖZ BİTTİ
Şu an bir bayram mesajı verebilecek psikolojim yok. Ben bu barış mesajlarından artık sıkıldım. Bir işe yaramıyor. Ben bir iki cümle barış mesajı söyleyebilirim de ama hakikaten içimden gelmiyor. Söylemek olmak için samimi olmak gerekiyor. “Bir an önce savaş dursun”, “Ne asker, ne de gerilla ölsün” diye yıllarca sloganlar attık. 20 senedir bir yığın söz sarf ettik. Ancak değişen hiçbir şey olmadı. Artık söz bitti yani.
LEVENT ÜZÜMCÜ: İYİLİKLERİ İNSANLAR GETİRİR BAYRAMLAR DEĞİL
Hep bayramların iyiliklere güzelliklere vesile olması bekleniyor ama olamıyor. Her şeyin o kadar hızla değiştiği bir coğrafyada yaşıyoruz ki, 6 ay önce Suriye ve Beşer Esad yönetimi kardeşimizdi, sınırlar kalktı falan ama şimdi durum öyle değil. Her şey o kadar hızlı değişiyor ki bayrama, seyrana bakmıyor. Bayramların iyilik, güzellik getireceği yok. Bunu sağlayacak olan insanların basireti ve kararlılığıdır.
HAVA-İŞ GENEL BAŞKANI ATİLAY AYÇİN
Türkiye böyle bir bayramı kutlamaya hazır bir ülke değil. Sadece dini duygular üzerinden ya da sadece dini bir takım görevleri yerine getirmiş bazı insanların kutlayacakları ve herkesin de bu sürece dahil olmasını isteyecekleri Ramazan Bayramı gerçekten dini inançları gereği bu bayramı kutlayan insanların dışında dini kendi siyasi amaçlarına alet eden insanların kutlamaya gerekli gördükleri bir bayrama dönüştü. Bir tarafta en temel haklarını kullandıkları için işini kaybeden insanlar bir diğer tarafta canlı kalkan oluştururken ölen insanlar diğer taraftan AKP’ye muhalefet yaptığı gerekçesiyle gece baskınıyla evinden alınıp götürülen insanlar dört bir yöresi değişik gerekçeler üzerine oluşmuş acı ve çatışmaların olduğu bir ülkede bu bayram neyin bayramı. Ramazan ayının kutsallığı ileri sürülerek yapılan kardeşlik çağrıları yandaşlaşma amacını gütmektedir. Yandaş olmuyorsan ötekileştiriliyor ve en acımasız işlemlere tabi tutuluyorsunuz. Kendi varlığını savaş politikaları üzerinden sürdürmeye çalışan bir iktidarın olduğu bir ülkede ne barış olur ne de kardeşlik olur ne de özgürlüklerden söz etmek mümkündür. Bunların olmadığı ülkemizde bayramlar hiçbir anlam ifade etmemektedir.
EMEP: BARIŞIN SAĞLANDIĞI GERÇEK BAYRAM GÜNLERİ DİLEĞİYLE
Türkiye halkının ve tüm Müslüman halkların Ramazan Bayramı’nı kutlayan Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, Türkiye ve Müslüman dünyanın bayramı kapitalist düzenin yarattığı sömürü, işgal, şiddet ve çatışma ortamında karşıladığına dikkat çekti.
“Bir yanda çok yıldızlı otel restoranlarında açılan iftarlar, diğer yanda açlıkla pençeleşen insan görüntüleriyle dolu bir dünyada yaşıyoruz” diyen Gürkan, Müslüman dünyadaki adaletsizliğinden de Hıristiyan dünyasındakinden farklı olmadığını belirtti. Gürkan, AKP iktidarında da yoksulların daha yoksul, zenginlerin ise daha zenginleştiğine vurgu yaptı.
Adalet, demokrasi ve ekonomik yaşamın iyileştirilmesi taleplerini yükselten halkların Ortadoğu’daki tiranları birer birer yıktığını hatırlatan Gürkan, halk hareketlerinin gidişatından endişe duyan emperyalistlerin bölgeye müdahalede aceleciliği ve Türkiye hükümetini ramazan ayı boyunca yeniden dizayn için harekete geçirmesinin de bu sömürü ve baskı düzeninin ilelebet sürmesini sağlayamayacağını belirtti.
SAVAŞA SON VERİLSİN
“Kürt sorununda imha ve tasfiyede ısrar edilirken, Kürt halkı köşeye sıkıştırılmak, Türkiye iç savaşa çekilmek istenmektedir. Her gün gençlerimizin ölüm haberleriyle sarsılıyoruz. Ramazan ayı boyunca operasyonlarla birlikte gençlerin kanı akmaya devam etti. Kadın ve çocuk ölümleri sürdü. Nice yürekler yandı, gözyaşı dinmedi” diyen Gürkan, hükümetin Kürt halkının uzattığı barış elini tutmak yerine kin ve şiddeti körüklediğini ifade etti. “Savaş uçakları ve bomba sesleri eksik olmuyor. Barış ve demokrasi isteyen, Türkiye’nin demokratikleşmesi, Kürt sorununun demokratik çözümünü isteyen güçler, AKP hükümetinin tehdit ve saldırılarıyla karşı karşıya kalıyor” diyerek Başbakanın savaşta ne Ramazan ne bayram dinlediğini belirten Gürkan bayram mesajını şöyle tamamladı: “Artık Yeter! Halkımızın barış, eşitlik ve özgürlük içinde kardeşçe kutladığı bayramlar yaşamak istiyoruz. Emperyalist güçlerin bölgeden el çektirildiği, ülke içinde barış ve kardeşliğin sağlandığı, halkın ihtiyaçları yönünde ekonomi politikalarının uygulandığı, din ve vicdan hürriyetinin sağlandığı, kadınlar üzerinde ikinci cins olarak baskı ve zulmün son bulduğu gerçek bayram günlerinin bizimle olması dileğiyle tüm halkımızın bayramını kutlarım.”
ÖDP: BAYRAM DAİMİ OLSUN
“Şeker Bayramı ve Dünya Barış Günü bu yıl aynı zamana denk geldi. Bayram ile barış bir araya geldi, ama ülkemizde dostluk ve kardeşlik hala bir araya gelemedi. Yine kan akıyor, yine insanlarımız ölüyor. Halk, uzun sözlerden ve resmi açıklamalardan yorgun düştü. Sadece bu acının bitmesini ve anaların gözyaşlarının dinmesini, yağmura hasret toprak gibi istiyoruz” diyen ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, “Her şeye hayır, tek bir şeye evet: Kalıcı ve adil çözüm” dedi.
Ortadoğuyu sarsan gelişmelerin devleti ve hükümeti gelişmelerin aktörü haline getirdiğini belirten Taş, 6 ay önce Kaddafi’den ödül alan başbakanın şimdi ABD’nin telkiniyle Libya’ya savaş açtığını, yine Suriye’yle sınırları kaldırmaktan bahsedilirken birden savaşma noktasına gelindiğini hatırlattı.
Kürt sorununun Ortadoğudaki bu emperyalist müdahalelerle daha da bir anlam kazandığını belirten Taş, “Devlet, Osmanlıcı yayılma hevesiyle uçuruma doğru adımlar atarken, bütün ülkemizi de kendisiyle sürüklemek istiyor. Kürt sorununu da burada çözümsüz bir noktada kilitleyip, gerginliği tırmandırıyor” dedi.
“Bir yandan barış anneleri beyaz tülbent bırakıyor ve BDP yöneticileri sivil eylemlerde devlet eliyle öldürülüyor, Türk ve Kürt gençleri yaşamlarının baharında ölüyor, diğer yandan sivillerin bulunduğu yerlere bombalar atılıyor. Bu yolun tek sonu vardır, o da toprakları kardeş kanıyla yıkamaktır. Ama o toprak buğday vermez, sadece düşmanlık, kin ve ölüm çoğaltır” diyen Taş, Ernesto Che Guevera’nın sözlerini tekrarlayarak “Savaşa neden mi karşıyız? Her birimizin içindeki gizli katil dehşet saçmasın diye” dedi.
Taş, açıklamasına şöyle devam etti: “Hemen öncelikli olarak ateşkes sağlanmalı, PKK silahları susturmalı, devlet operasyonları durdurmalıdır. Ardından devlet, Kürt sorununun kardeşlik temelinde çözülmesi için, genel af dâhil yapıcı adımlar geliştirmelidir. Bu konuda, imha ve savaş içermeyen bir program açıklamalıdır. Barıştan başka bir kardeşlik çözümü yoktur. Bütün halkların bayramı kutlu olsun. Bu bayram daimi olsun. Yaşayanlar daha çok yaşasın, ölülerimizin ise toprağı bol olsun.”
Evrensel'i Takip Et