09 Ağustos 2000 21:00

VCD piyasasına bir bakış

Özel televizyon kanallarının artmasının ardından tarihe karışan videolardan sonra, teknolojik gelişmenin yeni ürünü olan VCD player'ler yaygınlaşıyor.

Paylaş
VCD piyasasına bir bakış
İçinde yaşadığımız ve bilgi çağı olarak lanse edilen dönemde, teknolojik gelişmeler hızından bir şey yitirmiyor. Ancak teknolojik gelişmelerle birlikte bu gelişmenin "ne için" ve "kimin için" kullanıldığı da, geçerliliğini yitirmiyor. Çünkü hangi alanda ne kadar büyük gelişmeler yaşanırsa yaşansın, gelinen noktada, bunun, "insan yararı"na mı yoksa "kâr mantığına" mı hizmet ettiği, insanların ideolojik tutumlarına bağlı olarak gelinen bir yol ayrımını da ortaya koymaktadır.
Altı yedi yıl öncesine kadar, video kasetler için kullanılan, "sinemanın evlere taşınması" sloganıyla tüketimi artırılan videoların bugün pabucu dama atılmış durumda. İster, süreç içerisinde insanlar bu alanda doyuma ulaşmış olsunlar, isterse özel televizyon kanallarıyla birlikte film sayılarının artmasından kaynaklansın, sonuçta, bir dönemin "gözde" aleti günümüzde gözden düşmüş durumdadır.
Video döneminde çılgınlık öyle bir noktaya ulaşmıştı ki, her köşe başında bir video kaset satan dükkâna rastlamak mümkündü. Öyle ki, firmalar yeni film yetiştirmekte güçlük çektiklerinden olacak (!) adı sanı hiç bilinmeyen sanatçılara bile, çok amatörce filmler çekmişler, bunu iyi bir film ismiyle pazarlamayı başarmışlardı.
Günümüzde ise, teknolojik gelişmenin görüntü anlamındaki en iyi aracının "DVD" olduğu açıklanmaktadır. Görüntülerin canlılığının yanı sıra, filmlerdeki orijinal konuşmaların birçok dile altyazıyla geçme programının yüklenmiş olması da DVD'lerin en büyük özelliği. Ancak özellikle göz ardı edilen iki hususa değinmek gerekiyor. Bunlardan birincisi, "dil çözümlemeleri"nin içerisinde Türkçenin yer alıp almadığıdır; ikincisi ise, DVD filmlerinin çok pahalı olmasıdır.
Tüm bu açıklamalardan sonra, gelelim azgelişmiş ülkelerde, hem ekonomik yönüyle hem de çeşitliliği bakımından hayli çekici olan "VCD"lere.
VCD'lerde bir piyasanın oluşturulmaya çalışıldığı, bunun da, özellikle gazetelerin promosyonuyla sağlandığına hepimiz tanık olduk. Birçok gazetenin önce VCD CD'leri dağıtıp, ondan sonra VCD player'i dağıtması -sıralaması biraz karışmış olsa bile- bu sektöre yönelim büyük paraların yatırıldığını ortaya koymak açısından bir gösterge olarak kabul edilebilir.
Ancak bizi asıl ilgilendiren tüm bunların kullanılış amacıdır. İster korsan VCD satıcılarına, isterse "bandrollu-yasal" VCD satıcılarına gidilsin, orada belli konularda yoğunlaşmış olan CD'lerin yer aldığı görülür. Bunların başında tabii ki macera gelmektedir. Herhangi bir tezgâhtaki filmleri inceledikten sonra, daha nitelikli film aradığınızı belirtmek için soracağınız, "Macera ve savaş filmleri dışında hiçbir film sunulmuyor mu bu piyasaya?" cümlesine, "Korku filmi var abi" diye yanıt alırsanız sakın şaşırmayın. Çünkü genel yönelim bu doğrultuda. Bunun dışında, erotik ve oyun CD'lerinin de ağırlık anlamında ondan sonra geldiğini görebilirsiniz. Tüm bunları bir araya getirdiğinizde, emperyalist kültürün bireyi yönlendirme şekli hakkında da bazı ipuçları elde edebilirsiniz. Çünkü genel olarak insanı bilinçlendiren, onları belli bir konuda düşünmeye zorlayan filmlere rastlamak zor.
Bu kültürel saldırının karşısında olduğunu söyleyen ve bu tür işlerle uğraşan insanlar veya kurumların alternatif anlamda bazı filmleri insanları ulaştırmaları gerekiyor. İlk etapta bunun ekonomik bir getirisinin olduğunu söylemek güç. Ancak gelinen noktada, kaybedilen değerlerden kalan kırıntılarla hareket edebilecek birkaç firmanın, örneğin bol ödüllü Rus filmlerini getirmeyi düşünebilmesi gerekiyor. Ya da kendi gerçekliğimizden hareket ederek, Güney Filmcilik'in elindeki Yılmaz Güney filmlerini bu sektöre kaydırması gerekiyor. Zaten korsan CD stantlarında, Yılmaz Güney'in "Yol" filminin yanı sıra, ilk dönem filmlerinden kimi örnekler de yerini almış. En azından, daha nitelikli görüntüler ve ses kayıtlarıyla Güney'in filmlerinin izleyicilere ulaşması gerekiyor. Aynı şey diğer filmler için de geçerlidir. Bunun bir örneğini de "Güneşe Yolculuk" filminin korsan versiyonu oluşturmaktadır.
Alternatif filmler
Bu alanda iyi çalışmalar gerçekleştirmeyi amaçlayan firmalar da yok değil. Örneğin bu alandaki ilk örnekleriyle dikkati çeken Boyut Sinema Grubu, daha çok "belli bir beğeni"ye sahip izleyicilere hitaben yerli ve yabancı filmlerden oluşan bir seti çıkardı. Yabancı film serisi içerisinde yer alan "Ülke ve Özgürlük", "Carla'nın Şarkısı", "Protesto", "Özgürlük", yerli film serisi içerisinde yer alan "Otobüs", "Bir Günün Hikâyesi", "Bir Avuç Cennet", "Sekizinci Saat" gibi filmler, serinin geneli hakkında yeterince bilgi verecek niteliktedir.
Bunların dışında, Cem Karaca, Nâzım Hikmet, Ara Güler, Rıfat Ilgaz, Can Yücel, Erkin Koray gibi sanatçılarla ilgili belgeseller de aynı seri içerisinde yer alıyor.
VCD ve müzik
Buradaki yönelimlerden hareketle, VCD'leri filmlerle sınırlamadan, müzisyenler için de kullanmak mümkün. Örneğin televizyonlar aracılığıyla insanlara ulaşma konusunda "sıkıntı yaşanması muhtemel olan" kimi sanatçıların da belgeselleri yapılabilir ya da yapıldığı halde yayınlanmayan klipleri bir araya getirilebilir, konserleri VCD'ler aracılığıyla insanlara ulaştırılabilir.
Şivan Perwer'in, Ruhi Su'nun belgesellerinin yanı sıra, çekilmiş olan kliplerinden örneklerin yer aldığı VCD'lerin bir boşluğu dolduracağı bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor.
Geçen hafta içerisinde 11'incisi yapılan Açıkhava Konserleri çerçevesinde konser veren "Neşet Ertaş", "Erkan Oğur-İsmail Hakkı Demircioğlu" ve "Kardeş Türküler"in konserlerinin VCD olarak hazırlanacağı "duyumu" da, bu alanın boş bırakılmayacağının göstergesi olarak kabul edilebilir.
VCD piyasasındaki pay oranı
VCD'lerin asıl kaymağını yiyenler şüphesiz korsan CD satıcıları. Çünkü yaklaşık olarak 1 milyon 250 bin liraya aldıkları (genellikle iki CD'den oluşan) filmleri 2 milyon liradan satıyorlar ve bir anlamda "sürümden" kazanıyorlar. Bunun karşısında, bandrollu cd'lerin ise, fiyatı 5 milyon liradan başlıyor. Bu fiyatlar, CD'ler tek veya iki tane olması, altyazılı veya Türkçe dublajlı olması yönünden de farklılık arz ediyor.
ÖNCEKİ HABER

Gençler 19 Ağustos'ta Akdere'de

SONRAKİ HABER

KHK, Bakanlar Kurulu'na havale

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...