12 Ocak 2000 22:00
Bağlama'dan Ta'ya şelpe
Bağlama'dan Ta'ya şelpe
Dursun Özden
Şelpe ustası Muzaffer Özdemir, "ta" adını verdiği bir estrüman daha icat etti. Özdemir'in altıncı icadı olan "ta" dört ayrı sazın sesini çıkarıyor.
Özdemir, yeni estrümanı ve yeni türküleriyle, 20 Ocak saat 20.00de, Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir dinleti verecek. Şelpe tutkunları, Muzaffer Özdemir'i dinleme ve seyretme lezzetini ve hazını bir daha tadacaklar. Yaşamın vazgeçilmez bir nimeti olan türkülerle yaşayın. Türküler kanamasın diye...
Şelpe bağlamanın virtüözü, coşkuyu türkü barlardan köşke taşıyan, sazı ve sözü seyirlik hale getiren, parmaklarıyla tezeneyi ıska çelip gücünü kıpraştıran, müziğin renkleriyle dans eden, sazın olanaklarını çağdaşlaştıran çağdaş ozan, saydam gösterili-şiirli-mizahlı sevi muhabbeti ile çağlara tanıklık eden şehri İstanbul'un incisi Haliç (Altın Boynuz)'te, Balat Tarihi Fener Köşkü'nde Grup Nefes'le birlikte türkünün şinanayını söyleyen ve gülüşlerimizi çoğaltan Muzaffer Özdemir, şimdi de yeni sesler ve yeni estrümanlar icat etmeye devam ediyor.
Üstadı Aşık Mahsuni Şerif'in dediği gibi: "... Muzaffer Özdemir'in parmaklarında, çağdaş batı aryalarının sihirli ve sinsi iniltilerini dinlerken, evrensel müzikte devingenliğin inanılmaz aparatlarına rastladım."
Küba Devrimi'nin 40. yıldönümü programı kapsamında, "Küba'da Türkiye Rüzgârı" adlı saydam gösterimde, Muzaffer Özdemir'in kasetini dinleyen, Küba Yazarlar ve Sanatçılar Birliği (UNEAC) Başkanı Dr. Jesus I. Pena ile Havana Üniversitesi'nden Kompozitör-Müzikolog Prof. Dr. Jose L. Fernandez şöyle dediler: "Bu sesi çıkaran müzik aletini ve usta yorumcusunu çok merak ediyoruz. Ortadoğu, Akdeniz ve biraz da Afrika tınıları var. Ama daha çok bizim bilmediğimiz, duymadığımız fakat son derece folkorik ve otantik özellikleri olan, size özgü, özgün, duygu dolu ve yerel ile evrensel izleri de taşıyan bir kompozisyon ve usta bir yorum. Etkili bir sesten oluşan bu dinleti aletini ve ustasını Küba'da dinlemek isteriz. Kurak mevsimin lacivert ilk akşamlarında yapılan Uluslararası Müzik Festivali'mizde sanatçı Özdemir'i Havana'ya bekliyoruz."
Yaptığı şovlarla usta bir pandomim sanatçısı gibi yeteneklerini sergileyen Özdemir, Pir Sultan, Karacaoğlan, Aşık Veysel, Ruhi Su, Mahsuni Şerif vb. ustalardan esinlenirken, düşlerden duygulara coşkulu Fırat, Kızılırmak ve Asi gibi çağlayan Anadolu halk müziğinin ve kendisinin geliştirdiği ulusal ve uluslararası halk çalgılarının ses ve tınılarını çıkaran ve teknik olanaklarla zenginleşen, yeni ve karma çalgılarla "İyi akşamlar perşembe" diyen ozan Özdemir'in geliştirdiği şu estrümanlar: Bendire, Tabani, Kastaniyet, Perküsyon, Şıllık ve Bongo'dan sonra: divan tanbura, çöğür ve cura seslerini aynı anda çıkarabilen, bu dört sesli ve yöresel ile evrenseli kaynaştıran halk ozanlığı dalında son olarak icad ettiği "Ta" en temel bir çalgıdır.
Muzaffer Özdemir, son icadı olan "Ta" için şunları söylüyor: "Sazın teknesini değil sapını çalıyorum. Bu arayış, bugüne kadar duymadığım renkler ve tınılar elde etmeme yaradı. Büyük bir tekne üzerinde sazı sapının rezonansını çoğaltarak, iki elimle çalabileceğim dört tane bağlama klavyesini notalarına uygun olarak perdeleriyle sabitledim. Bağlamanın saplarını da içine alan bu çalgının eni 65, boyu 150 cm. Bu aletin ses benzerliği açısından bağlama ile yakınlığını saymaz isek şeklinden ve çalma pozisyonundan dolayı yeni bir müzik aleti ile karşı karşıyayız. Şimdi, müzik dünyamıza müjdeyi verelim."
Bağlama çalarken sazın her yanına parmak atan, doğaçlama olarak vurmalı ve telli estrümanların hemen hepsinin sesini yakalarken, inleyen, acı çeken, erotik sesler çıkaran, nara atan birbirine selam duran dağlarda yankılanan çığırmaları duyarken, düşlere düşen bir ışık eli gibi gizemli ve uyarıcı olarak sazın göğsüne ve sapına elleyen Özdemir, aslında ünlü gitarist Jimmy Hendrix'e imreniyordu. Jimmy gibi duygulanıyor, coşuyor, doyasıya ağlıyor ve ağız dolusu gülüyor. Bir de, elinin tersiyle hergelelere vuruyor. Kirliliklere ve kötülüklere bağlamasının sapını kavrayarak. "Ta...." diyerek sövüyor.
Yeni bin yıla girdiğimiz şu günlerde, kimi bir kimi bin yaşındaki Anadolu dervişleri gibi yoleri olup, yola koyuluyor.... İnce, uzun, şelpeli, yalpalı, dikenli ve çetrefilli bir yola... "Ta" artık oralarda değil, "ta" yanı başımızda... Bu yeni müzik aletini, çıkardığı büyülü melodileri ve bağlamadan 'ta'ya koşan, şelpe ile "türkü türkü Anadolu" ezgilerini ve türkünün şinanayını söyleyen Muzaffer Özdemir'in son dinletisi: İstanbul Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda, 20 Ocak saat 20'de.
Dursun Özden
Şelpe ustası Muzaffer Özdemir, "ta" adını verdiği bir estrüman daha icat etti. Özdemir'in altıncı icadı olan "ta" dört ayrı sazın sesini çıkarıyor.
Özdemir, yeni estrümanı ve yeni türküleriyle, 20 Ocak saat 20.00de, Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir dinleti verecek. Şelpe tutkunları, Muzaffer Özdemir'i dinleme ve seyretme lezzetini ve hazını bir daha tadacaklar. Yaşamın vazgeçilmez bir nimeti olan türkülerle yaşayın. Türküler kanamasın diye...
Şelpe bağlamanın virtüözü, coşkuyu türkü barlardan köşke taşıyan, sazı ve sözü seyirlik hale getiren, parmaklarıyla tezeneyi ıska çelip gücünü kıpraştıran, müziğin renkleriyle dans eden, sazın olanaklarını çağdaşlaştıran çağdaş ozan, saydam gösterili-şiirli-mizahlı sevi muhabbeti ile çağlara tanıklık eden şehri İstanbul'un incisi Haliç (Altın Boynuz)'te, Balat Tarihi Fener Köşkü'nde Grup Nefes'le birlikte türkünün şinanayını söyleyen ve gülüşlerimizi çoğaltan Muzaffer Özdemir, şimdi de yeni sesler ve yeni estrümanlar icat etmeye devam ediyor.
Üstadı Aşık Mahsuni Şerif'in dediği gibi: "... Muzaffer Özdemir'in parmaklarında, çağdaş batı aryalarının sihirli ve sinsi iniltilerini dinlerken, evrensel müzikte devingenliğin inanılmaz aparatlarına rastladım."
Küba Devrimi'nin 40. yıldönümü programı kapsamında, "Küba'da Türkiye Rüzgârı" adlı saydam gösterimde, Muzaffer Özdemir'in kasetini dinleyen, Küba Yazarlar ve Sanatçılar Birliği (UNEAC) Başkanı Dr. Jesus I. Pena ile Havana Üniversitesi'nden Kompozitör-Müzikolog Prof. Dr. Jose L. Fernandez şöyle dediler: "Bu sesi çıkaran müzik aletini ve usta yorumcusunu çok merak ediyoruz. Ortadoğu, Akdeniz ve biraz da Afrika tınıları var. Ama daha çok bizim bilmediğimiz, duymadığımız fakat son derece folkorik ve otantik özellikleri olan, size özgü, özgün, duygu dolu ve yerel ile evrensel izleri de taşıyan bir kompozisyon ve usta bir yorum. Etkili bir sesten oluşan bu dinleti aletini ve ustasını Küba'da dinlemek isteriz. Kurak mevsimin lacivert ilk akşamlarında yapılan Uluslararası Müzik Festivali'mizde sanatçı Özdemir'i Havana'ya bekliyoruz."
Yaptığı şovlarla usta bir pandomim sanatçısı gibi yeteneklerini sergileyen Özdemir, Pir Sultan, Karacaoğlan, Aşık Veysel, Ruhi Su, Mahsuni Şerif vb. ustalardan esinlenirken, düşlerden duygulara coşkulu Fırat, Kızılırmak ve Asi gibi çağlayan Anadolu halk müziğinin ve kendisinin geliştirdiği ulusal ve uluslararası halk çalgılarının ses ve tınılarını çıkaran ve teknik olanaklarla zenginleşen, yeni ve karma çalgılarla "İyi akşamlar perşembe" diyen ozan Özdemir'in geliştirdiği şu estrümanlar: Bendire, Tabani, Kastaniyet, Perküsyon, Şıllık ve Bongo'dan sonra: divan tanbura, çöğür ve cura seslerini aynı anda çıkarabilen, bu dört sesli ve yöresel ile evrenseli kaynaştıran halk ozanlığı dalında son olarak icad ettiği "Ta" en temel bir çalgıdır.
Muzaffer Özdemir, son icadı olan "Ta" için şunları söylüyor: "Sazın teknesini değil sapını çalıyorum. Bu arayış, bugüne kadar duymadığım renkler ve tınılar elde etmeme yaradı. Büyük bir tekne üzerinde sazı sapının rezonansını çoğaltarak, iki elimle çalabileceğim dört tane bağlama klavyesini notalarına uygun olarak perdeleriyle sabitledim. Bağlamanın saplarını da içine alan bu çalgının eni 65, boyu 150 cm. Bu aletin ses benzerliği açısından bağlama ile yakınlığını saymaz isek şeklinden ve çalma pozisyonundan dolayı yeni bir müzik aleti ile karşı karşıyayız. Şimdi, müzik dünyamıza müjdeyi verelim."
Bağlama çalarken sazın her yanına parmak atan, doğaçlama olarak vurmalı ve telli estrümanların hemen hepsinin sesini yakalarken, inleyen, acı çeken, erotik sesler çıkaran, nara atan birbirine selam duran dağlarda yankılanan çığırmaları duyarken, düşlere düşen bir ışık eli gibi gizemli ve uyarıcı olarak sazın göğsüne ve sapına elleyen Özdemir, aslında ünlü gitarist Jimmy Hendrix'e imreniyordu. Jimmy gibi duygulanıyor, coşuyor, doyasıya ağlıyor ve ağız dolusu gülüyor. Bir de, elinin tersiyle hergelelere vuruyor. Kirliliklere ve kötülüklere bağlamasının sapını kavrayarak. "Ta...." diyerek sövüyor.
Yeni bin yıla girdiğimiz şu günlerde, kimi bir kimi bin yaşındaki Anadolu dervişleri gibi yoleri olup, yola koyuluyor.... İnce, uzun, şelpeli, yalpalı, dikenli ve çetrefilli bir yola... "Ta" artık oralarda değil, "ta" yanı başımızda... Bu yeni müzik aletini, çıkardığı büyülü melodileri ve bağlamadan 'ta'ya koşan, şelpe ile "türkü türkü Anadolu" ezgilerini ve türkünün şinanayını söyleyen Muzaffer Özdemir'in son dinletisi: İstanbul Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda, 20 Ocak saat 20'de.
Evrensel'i Takip Et