1 Ocak 2000 22:00
Bürokrasi bıktırıyor
Bürokrasi bıktırıyor
İzzet Özdemir (İşçi): Bence buraların en önemli sorunu bürokrasi. Oraya git buraya gel, bir hastanın muayene edilmesi iki gün sürüyor. Aynı doktor kendi muayenehanesine gittiğinde kapıda karşılıyor seni. Bütün doktorların muayenehanesi var. Hastaysan gelir gidersin, yok yatak yok, yok sıra yok diye beklersin. Ancak gider o doktorun muayenehanesini bulursan, 20-50 milyon arası muayene parası verirsen işin olur. SSK'dan aktarılan para da oraya gider. Ben konunun uzmanı değilim, ama bunun böyle yürümediğini, yürümeyeceğini biliyorum. Bence en temel eksik birincisi bürokrasi, ikincisi burada çalışan doktorların özel muayenehane açabilmesi. Personel yetmezliği sıkıntısı da var, ancak bu, bürokrasiyle de birleşince içinden çıkılmaz bir hal alıyor.
Aysel Ertürk (Ev kadını): On-beş yirmi gündür oradan oraya koşuyorum. Kan arıyorum, kan yok diyorlar ve beni Çapa'ya gönderiyorlar. Ayrıca personel eksikliği de dikkatimi çekiyor. Ayrıca hastane yetersiz, artık hastalar neredeyse koridorlarda yatıyor. Bence aile doktoru hizmetine dönmek lazım, nedeyse her mahallede sağlık birimi olmalı, ve bunların her türlü ihtiyacı giderilmeli, böylece buralara yığılma engellenir. Mesela ana sağlıkta böyle yapıyorlar. Ben bir tanesine gittim o mahallede oturmadığım için bakmadılar.
Gülsüm Karaman (Ev kadını): Konuşuyorlar işte bilip bilmeden, ben özelleştirmeye karşıyım, özelleştirilince nereden bulacağız hastaneye gidecek parayı. İşte bir haftadır Şişli Etfal Hastanesinde uğraşıyoruz, çocuğumuzun kimliği orada rehin kaldı. Bana "Bileziğin varsa git bozdur getir parayı" diyor doktorlar. Benim tahsilim yok ben onlardan anlamam, ben başıma geleni bilirim. Bir haftadır sütçü beygiri gibi koşturuyorum. Nereye gidersem para. Benim evde ekmeğim yok. Ben kendim sigortalıyım, ancak oğlum sigortası olmayan bir hastayı insanlık namına hastaneye götürdü. Onlar da oğlumun kimliğini rehin almışlar. Parayı yetiştiremeyince de kimliği vermiyorlar. Oraya git buraya git, sonuç yok.
Erol Çelik (Matbaa işçisi): Bütün bunlar daha Turgut Özal zamanında başladı. Sen 'Benim memurum işini bilir' dedikten sonra, söyleyecek söz kalmıyor. O zaman sinyali verdiler. Eğer iyi olacaksa, özelleştirilsin. Bunlara nasıl çözüm getirecekler, bilinmiyor, bilmiyorum. Ancak birşeylerin değişmesi lazım. Ben ayağımdan yaralanınca geldim. Allah razı olsun doktorlar baktılar, oldukça da iyi davrandılar. Zaman zaman başkalarına kötü davranıldığını görüyorum, ama onlar da saatlerce çalışıyorlar, onlar da insan. Şu ana kadar yaptırdığım tedavi karşısında hiç para vermedim.
İzzet Özdemir (İşçi): Bence buraların en önemli sorunu bürokrasi. Oraya git buraya gel, bir hastanın muayene edilmesi iki gün sürüyor. Aynı doktor kendi muayenehanesine gittiğinde kapıda karşılıyor seni. Bütün doktorların muayenehanesi var. Hastaysan gelir gidersin, yok yatak yok, yok sıra yok diye beklersin. Ancak gider o doktorun muayenehanesini bulursan, 20-50 milyon arası muayene parası verirsen işin olur. SSK'dan aktarılan para da oraya gider. Ben konunun uzmanı değilim, ama bunun böyle yürümediğini, yürümeyeceğini biliyorum. Bence en temel eksik birincisi bürokrasi, ikincisi burada çalışan doktorların özel muayenehane açabilmesi. Personel yetmezliği sıkıntısı da var, ancak bu, bürokrasiyle de birleşince içinden çıkılmaz bir hal alıyor.
Aysel Ertürk (Ev kadını): On-beş yirmi gündür oradan oraya koşuyorum. Kan arıyorum, kan yok diyorlar ve beni Çapa'ya gönderiyorlar. Ayrıca personel eksikliği de dikkatimi çekiyor. Ayrıca hastane yetersiz, artık hastalar neredeyse koridorlarda yatıyor. Bence aile doktoru hizmetine dönmek lazım, nedeyse her mahallede sağlık birimi olmalı, ve bunların her türlü ihtiyacı giderilmeli, böylece buralara yığılma engellenir. Mesela ana sağlıkta böyle yapıyorlar. Ben bir tanesine gittim o mahallede oturmadığım için bakmadılar.
Gülsüm Karaman (Ev kadını): Konuşuyorlar işte bilip bilmeden, ben özelleştirmeye karşıyım, özelleştirilince nereden bulacağız hastaneye gidecek parayı. İşte bir haftadır Şişli Etfal Hastanesinde uğraşıyoruz, çocuğumuzun kimliği orada rehin kaldı. Bana "Bileziğin varsa git bozdur getir parayı" diyor doktorlar. Benim tahsilim yok ben onlardan anlamam, ben başıma geleni bilirim. Bir haftadır sütçü beygiri gibi koşturuyorum. Nereye gidersem para. Benim evde ekmeğim yok. Ben kendim sigortalıyım, ancak oğlum sigortası olmayan bir hastayı insanlık namına hastaneye götürdü. Onlar da oğlumun kimliğini rehin almışlar. Parayı yetiştiremeyince de kimliği vermiyorlar. Oraya git buraya git, sonuç yok.
Erol Çelik (Matbaa işçisi): Bütün bunlar daha Turgut Özal zamanında başladı. Sen 'Benim memurum işini bilir' dedikten sonra, söyleyecek söz kalmıyor. O zaman sinyali verdiler. Eğer iyi olacaksa, özelleştirilsin. Bunlara nasıl çözüm getirecekler, bilinmiyor, bilmiyorum. Ancak birşeylerin değişmesi lazım. Ben ayağımdan yaralanınca geldim. Allah razı olsun doktorlar baktılar, oldukça da iyi davrandılar. Zaman zaman başkalarına kötü davranıldığını görüyorum, ama onlar da saatlerce çalışıyorlar, onlar da insan. Şu ana kadar yaptırdığım tedavi karşısında hiç para vermedim.
Evrensel'i Takip Et