5 Kasım 1999 22:00

Adana'da tiyatro yoğunluğu

Adana'da tiyatro yoğunluğu
Devlet Tiyatroları 2. Ulusal Tiyatro Şenliği, 'Kamyon' ve 'Son Mahkûm' adlı oyunlarla devam ediyor. Sabancı Vakfı'nın desteklediği, Adana Devlet tiyatroları (ADT) tarafından düzenlenen Tiyatro Şenliği'nde 25 Ekim'den bu yana "İnsanlarım', 'Asiye Nasıl Kurtulur', 'Ferhad ile Şirin', 'Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz' adlı oyunlar ilgiyle izlendi. Şenlik kapsamında bugün, Ankara Ekin Tiyatrosu'nun 'Son Mahkûm' adlı oyunu gösterilecek.
Adana Tiyatrolar Üretim Kooperatifi (ATÜK), Adana Tiyatro Platformu (ATP) ortak çalışması ile hazırlanan "Tiyatro Günleri Programı" da önceki gün başladı. Tiyatro günleri etkinliği öğnenciler ile Adana'nın tiyatroseverlerini tiyatro etkinliği ile buluşturmayı amaçlıyor. ATÜK-ATP Tiyatro Günleri Programı etkinlikleri çerçevesinde 'Yerel Tiyatroların Örgütlenme Sorunları ve ATP' tartışıldı.
Tiyatrocu Murat Çağlar'ın yönettiği söyleşide ilk sözü alan Çukurova Üniversitesi Tiyatro Bölümü Öğretim Görevlisi Harun Altan, ATP'yi Adana'da daha nitelikli tiyatro yapmak için kurduklarını belirtti. Yerel tiyatroların birbirine destek olması, dayanışma içinde olması gerektiğini belirten Altan, birçok yerel tiyatronun olduğunu, ama bunların uzun erimli çalışma yürütemediğini ve birbirinden haberdar olmadıklarını ifade etti.
Adana'da 30 yıldır tiyatro ile uğraşan Hüseyin Akşen, talebi olmayan, insan ihtiyaçlarında en son sırayı alan zor bir iş yaptıklarını söyledi. Akşen, demokrasinin, insan haklarının kaygısının olduğu bir ülkede, bu kadar özgürlükle, bu kadar demokrasi ile bu kadar imkânla bugün yapılandan çok daha iyi bir tiyatro yapılamayacağını öne sürdü. Yine de umutsuzluğa düşmediklerini anlatan Akşen, tiyatronun değiştirme, dönüştürme amacı taşıdığını, bunu da inatla ve ısrarla yapacaklarını kaydetti.
Konuşmacılardan Mahmut H. Kısakürek de doğru tiyatronun ancak seyirci ile buluşabileceğini, kötünün ise seyirciyi kaybedeceğini söyledi. Son konuşmacı olan ve "Binali ile Temir" adlı oyunu sergileyen Yıldırım F. Urağ ise yerel tiyatroların tek çatı altında birleşmesi gerektiğini, bunun adının ne olduğunun çok önemli olmadığını, bu örgütsüzlüğü aşıp dayanışmayı hayata geçirmek gerektiğinin altını çizdi. Türkiye'de hiçbir şeyin sistemi olmadığı gibi tiyatronun da bir sistemi olmadığını; tiyatronun adının olduğunu, kendisinin olmadığını söyleyen Urağ; tabandan taşan bir bilinç yaymak gerektiğini, bunun başarılması gerektiğini ve tiyatroda gerçek kavramların yerine oturtulmasını sağlamak ve kaliteli tiyatro yapmak için ATP'nin bir olanak olduğunu yineledi.

Evrensel'i Takip Et