21 Ekim 1999 21:00

Karanlık güçler yine görev başında

Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu'nun suikastinde olduğu gibi, arabasına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu yaşamını yitirdi.

Paylaş
Karanlık güçler yine görev başında
Karanlık güçlerin toplumun tanınmış kişilerine yönelik cinayetlerinin son örneği dün Ankara'da yaşandı. Kültür eski Bakanı, İzmir eski Milletvekili, Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, evinin önünde duran arabasına yerleştirilen bombanın patlaması sonucunda yaşamını yitirdi.
Jandarma yetkilileri olaydan hemen sonra alelacele "saldırının İBDA-C örgütü" tarafından yapıldığını açıklarken, olayın Abdi İpekçi, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok ve Uğur Mumcu'nun öldürülmeleri ve öldürüldükleri süreçlerle benzerlikler göstermesi dikkatlerin "kontrgerilla" diye tanımlanan karanlık güçlere çevrilmesinin gerekliliğini ortaya koydu.
Soruşturma, Ankara'daki diğer faili meçhul cinayetleri çözemeyen DGM Savcılığı tarafından yapılacak. Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcısı Cevdet Volkan ve DGM Cumhuriyet Savcısı Hamza Keleş öğleden sonra olay yerine giderek, ilk soruşturmayı yapan Cumhuriyet Savcısı Metin Ölmez'den dosyayı devraldılar.
Bomba 09.45'te patladı
Ahmet Taner Kışlalı'nın yaşamını yitirmesine yol açan bombalı saldırı dün sabah jandarma bölgesinde bulunan Ankara Ümitköy'deki evinin önünde meydana geldi. Kışlalı, dün sabah 09.45 sıralarında Ümitköy Engürü 84 Sitesi'ndeki 3 numaralı evinden çıktı. Evinin önünde park halinde bulunan 06 GK 377 plakalı Volkswagen Passat marka aracının ön camına bırakılan poşeti alan Kışlalı'nın poşeti aldığı sırada patlama meydana geldi. Patlama sonucu Kışlalı ağır yaralanırken, site bahçıvanı ve eşi derhal ambulans çağırdı ve durumu jandarmaya bildirdi.
Patlamanın etkisiyle ağır şekilde yaralanan Kışlalı, Bayındır Tıp Merkezi'ne kaldırıldı. Patlama sırasında Kışlalı'nın akciğerinin ileri derecede hasar gördüğü, bir kolunun koptuğu öğrenildi. Kışlalı hastaneye kaldırılırken, kopan kolu daha sonra bulundu ve hastaneye gönderildi. Kışlalı'ya ilk müdahale hastaneye götürüldüğü Hızır Servis'e ait ambulansta yapıldı. Ancak tüm müdahalelere rağmen Kışlalı yaşamını yitirdi. Olay sırasında Ahmet Taner Kışlalı'nın yanmaya başlayan arabası, yoldan geçen hazır beton taşıyan araçlar ve itfaiyenin yardımı ile söndürüldü.
Yolda yaşamını yitirdi
6-7 dakikalık kısa bir sürede hastaneye ulaştırılan Ahmet Taner Kışlalı'nın hastaneye getirildiğinde kalbinin ve solunumunun durmuş olduğu açıklandı. Bayındır Hastanesi Ankara Başhekimi Doç. Dr. Nuri Özgirgin, gazetecilere yaptığı açıklamada, Kışlalı'nın 10.02'de hastaneye getirildiğini, geldiğinde kalp ve solunum fonksiyonlarının durduğunu, gözlerinin dilate olduğunu, sol kolunun dirsek seviyesinden koptuğunu, yüzde, göğüste, sol omuzda şarapnel yaraları ve parçaları bulunduğunu bildirirken, geldiğinde beyin fonksiyonlarının kaybolduğunu söyledi. Dr. Özgirgin, Kışlalı'nın hastaneye getirilmesiyle katater takıldığını, 25 dakika süreyle resusite edildiğini belirtirken, kalp solunum masajı uygulandığını fakat müdahalelere cevap vermediğini açıkladı. Özgirgin, Kışlalı'nın tıbbi olarak 10.25'te yaşamını yitirdiğini söyledi.
Bahçıvan olay tanığı
Olaya tanık olan site bahçıvanı Arif Emirhan ifadesi alınmak üzere Jandarma Alay Komutanlığı'na götürüldü. Arif Emirhan, yaptığı açıklamada, Kışlalı'nın arabasının ön camı üzerinde bulunan poşeti eline aldığı sırada büyük bir patlamanın meydana geldiğini bildirdi.
Arif Emirhan, "Hoca evinden çıktı, önce kapıyı açarak arabasına bindi. Daha sonra, arabanın önündeki poşeti görerek, tekrar arabasından indi. Ön cam üzerinde duran poşeti eline aldığı sırada patlama meydana geldi" dedi. Patlama sırasında, Ahmet Taner Kışlalı'nın sol kolunun koptuğunu gördüğünü ve Kışlalı'nın patlamanın şiddeti ile fırladığını ifade eden Emirhan, bunun üzerine hemen yardıma koştuğunu bildirdi.
İBDA-C üstlendi iddiası
Bu arada Ankara Terörle Mücadele Şubesi yetkilileri, bombalı saldırının İslami Büyük Doğu Akıncılar Cephesi (İBDA-C) örgütü tarafından üstlenildiğini öne sürdüler. Ankara İl Jandarma Alay Komutanı Kıdemli Albay Kemal Bayalan ise, gazetecilerin soruları üzerine olayla ilgili incelemelerin sürdüğünü kaydederken, "Olayı üstlenen oldu mu" sorusuna "İBDA/C olduğu söyleniyor" dedi. Ayrıca bazı gazete ve televizyonları arayan kimliği belirsiz kişiler, "saldırıyı İBDA-C'nin düzenlediğine" dair bildirimlerde bulundular.
Olaydan sonra Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ve İstihbarat Şube Müdürlüğü ekipleri, Kimlik Tespiti Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü ekipleri ve İl Jandarma Alay Komutanlığı uzmanları, Kışlalı'nın arabası ile çevresinde araştırma yaptılar. Cumhuriyet Savcısı Metin Ölmez de olay yerine gelerek, görgü tanıkları ve yetkililerden bilgi aldı.
El yapımı bomba
Olay yerinde yapılan incelemenin ilk sonuçları, "saldırıda, içinde cıva ve çelik bilyeler bulunan, parça tesirli el yapımı bir boru bombanın kullanıldığını, bombanın harekete göre patlayacak şekilde ayarlandığını" ortaya çıkardı. Bomba uzmanları, verdikleri ilk bilgilerde, bombanın bubi tuzağı ile arabanın ön camına yerleştirildiğini veya harekete duyarlı olabileceğini ifade ettiler.
2 gözaltı
Kışlalı'ya bombalı saldırının meydana geldiği olay yerinde durumlarından şüphelenilen 2 kişi gözaltına alındı. İl Jandarma Alay Komutanlığı`ndan bir binbaşının talimatıyla gözaltına alınan ve kimliklerini ibraz edemeyen kişilerin, Engürü Sitesi'ne yakın bir başka sitede bahçıvan ve bekçi oldukları bildirildi. Ayrıca, olay sonrası polis ekiplerinin Ankara genelinde yaptıkları uygulamalar sırasında çok sayıda kişi "şüpheli şahıs" varsayılarak ya gözaltına alındı, ya da GBT kontrolünden geçirildi.
Bu arada komşuları Kışlalı'nın aracını sürekli Başkent Doktorlar Sistesi'nin bekçi kulübesinin karşısına park ettiğini belirttiler. Söz konusu kulübe, Kışlalı'nın saldırıya uğradığı olay yerinin yaklaşık 10 metre karşısında bulunuyor. Site girişinin "fotoselli" aydınlatma ile donatılmış olduğunu belirten çevre sakinleri, Çayyolu semtinde güvenlik tedbirlerinin yetersiz olmasından yakındılar.
Cenaze Adli Tıp'ta
Ahmet Taner Kışlalı'nın cenazesi, otopsi yapılmak üzere dün öğle saatlerinde Bayındır Hastanesi'nden alınarak Keçiören'deki Adli Tıp Kurumu'na götürüldü. Kışlalı'nın cumartesi ya da pazar günü Ankara'da toprağa verilmesi bekleniyor.
Tantan'ın sözleri
Olay yerinde incelemeler yapan İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, gazetecilerin soruları üzerine olayı kimin üstlendiği, bombanın niteliği gibi konularda bilgi vermekten kaçınarak, "Bunlar gizli konulardır" demekle yetindi. Tantan, faillerin yakalanıp adalete teslim edileceği sözü verdi. Tantan, Ankara Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz'ün 1978 yılı Mart ayında gözlerinin önünde kurşunlararak öldürüldüğünü söyleyip, olaya tepki gösteren Hüseyin Uğurlu adlı bir vatandaşın "Bunların kim olduğunu bilmiyor musunuz" sözlerine, "Bunların hepsi devletin arşivinde var. Onlar güvenlik güçleri ve halkımızın el ele yapacağı mücadeleyle milletin gündeminden düşürülecek" karşılığını verdi.
Recai Kutan'a Kışlalı protestosu
Fazilet Partisi (FP) Genel Başkanı Recai Kutan, Ahmet Taner Kışlalı'nın cenazesi henüz Bayındır Hastanesi'nden alınmadan, hastaneye gelerek gelişmeler hakkında bilgi alan ilk parti lideri olmasına karşın potesto edilmekten kurtulamadı. Kutan, hastane çıkışında aralarında Kışlalı'nın öğrencilerinin de bulunduğu kalabalık bir grup tarafından yuhalanarak, protesto edildi. Protestocular, Kutan'a yönelik olarak "İran'a gidin, utanmazlar, defolun" şeklinde bağırdılar. Kutan ise protestoyu, "Kendini bilmez, haddini bilmez bazı adamların reaksiyonu" şeklinde değerlendirdi.
ÖNCEKİ HABER

TTK'nın işçi açığı giderilmek zorunda

SONRAKİ HABER

İşçi fabrikasına sahip çıktı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...