10 Mayıs 2015 05:07

Masum olan madencinin ekmek davası

Paylaş

Mustafa ŞALA*

Son bir yıldır “bir avuç kömür için bir ömür verenlere” adandı birçok şey. Maden işçisinin dramıydı insanların vicdanını yaralayan, içini kanatan. Tarihinin en büyük en acı katliamlarından birisine sahne olmuştu Soma. 301 maden işçisi hayatını kaybetmişti. Bu ülkenin maden işçisinin acılarıyla dolu bir tarihi vardı evet... Kozlu, Yeniceltek, Elbistan... grizular, göçükler... Ama Soma acının doruk noktasıydı artık. Mantıksızlığın, işçi düşmanlığının, denetimsizliğin doruk noktasıydı... İşçinin hiçe sayıldığı; öldüğünde bile yalnızca bir rakamdan ibaret olduğu çürümüşlüğün, kapitalist kokuşmuşluğun simgesi durumuna gelmişti.

“Bir avuç kömür için bir ömür verenlere...” Evet, ekmeğinin davasındaki maden işçisinin başına gelebilecek bir acıya ithafen söylenmiş bir cümle. Ama olup bitenler bu cümlenin söylendiği kadar masum, söylendiği kadar basit değil maalesef.

Özelleştirme, taşeronlaştırma, kuralsızlaştırma belasının bu ülkenin emekçilerinin başına açtığı dertleri küçümseme, üstünü örtme tehlikesiyle karşı karşıya geliriz yoksa...

10 yıl önce 300-400 işçisi olan Soma Kömürleri AŞ’nin aradan geçen zaman içinde nasıl bir holdinge dönüştüğünü, Hükümet ile Enerji Bakanlığıyla ilişkilerini, yıllık 1.5 milyon ton kömür çıkartmak üzere anlaştığı TKİ ye 3 milyon ton kömür çıkarttığı, özel güvenlik ve patronun A takımı eliyle 6 bin işçiyi askeri bir düzen ve baskıyla nasıl çalıştırdığı anlaşılmaz!

Sendika, Hükümet ve işverenin nasıl bir sacayağı oluşturup tüm Soma’yı sus pus ettiği anlaşılmaz.
Enerji Bakanının ve TKİ Genel Müdürünün daha bir yıl önce Soma Kömürleri Holdingi’ni öve öve yere göğe sığdıramadıkları unutmamak lazım.

Dememiz odur ki Türkiye fotoğrafının bir prototipidir Soma. Tıpkı Ermenek gibi acısını içinde yaşamaktadır. Yoksul Soma halkı ve gençleri yeni maden ocaklarına girebilmek için birbiriyle yarışmaktadır bugün de. Masum olan onların ekmek davasıdır. Kirli olan ise Soma Kömürleri Holding’in işten çıkartılan madencilerin tazminatlarini dahi ödemediği ve işçilerin eylemde olduğu günlerde İstanbul’da diktiği Spine Tower’dır!

Masum olan yoksul Soma’nın gençleridir... Kirli olan bir tek kez yeraltına girip “Bu işçi nasıl çalışıyor?” diye merak dahi etmeyen, işçiden kestiği aidatları harcamaya dahi yetiremeyen, her biri 15-20 bin lira maaşlı Maden-İş Sendikası’nın yönetici sıfatlı şahsiyetleridir. Koltuk kavgalarına feda ettikleri işçilerin kanı en çok bu sendikacı tayfasının ellerine bulaşmıştır... Şirket yöneticileriyle yalnızca yemek yemeye gelen Hükümet yetkililerini saymıyorum bile.

“Bir avuç kömür için bir ömür verenlere” cümlesiyle avunmayıp geleceğin dünyasını tahayyül etme ve mücadelesini verme kararlılığında bir gençlik kendi emeğine sahip çıkacaktır. Yoksa Soma değildir mesele! Zorlu’nun Vestel’indeki baskı ve askeri düzen hiçbir yerde yoktur! Tersaneler acının, iş cinayetlerinin merkezidir. İnşaat işçilerinin yıllardır yaşadıkları acılar katmerlenmiştir iyice... Piyasa denen şeyin dişlileri gittikçe acımasızlaşmıştır.

Türkiye’nin geleceği Soma’nın geleceğidir. Ya Yırca köyünün zeytin ağaçlarını bir çırpıda söküveren zorbalık egemen olacaktır geleceğimize ya da direnen Yırca köylüsü... Maden işçisiyle Yırca köylüsünü buluşturduğumuz gün sanki daha aydınlık bir gün olacak... Bir avuç kömürün cisminde sermayeye verdiğimiz ömürler yeter...

* Ege Linyit İşletmesi Teknikeri / Soma

ÖNCEKİ HABER

Arkamızda karanlık, önümüz aydınlık

SONRAKİ HABER

Aydın Doğan’ın gülücükleri

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa