02 Mayıs 2015 13:15

AKP'nin kadına yönelik şiddet karnesi

AKP iktidarı kadın/erkek eşitliği ve kadına yönelik şiddet konusundaki ekonomik ve sosyal temel göstergeleri değiştirmekle ilgilenmiyor. Kadına yönelik şiddet ile ise sadece “Suçtur, günahtır” söylemiyle mücadele etmiş gibi kendini gösteriyor. Kadına karşı şiddeti ve ayrımcılığı köklü bir biçimde ortadan kaldırma niyeti olmadığı için, devlet mekanizmasında içinde ‘kadın’ kelimesi geçen hiç bir mekanizmayı bırakmamayı hedefliyor.

Paylaş

Sevda KARACA

AKP, seçim beyannamesinde diyor ki “kadına karşı şiddet ile mücadelede sıfır tolerans ilkesini gözettik.”
Tarih 2009; Mecliste verilen bir soru önergesine Adalet Bakanı’nın verdiği yanıt 2002’den 2009’a kadına yönelik şiddetin yüzde 1400 arttığı gerçeğini ortaya koydu. Üstelik bu rakama, kaza ya da intihar süsü verilenler, zehirlenme gibi gösterilenler, intihara zorlananlar dahil değil!
Bu rakamın çarpıcılığı karşısında, gerek söylemde gerekse uygulamada kadına karşı şiddeti ve cinayetleri durduracak somut bir şey yapıldı mı? Hayır! Tam tersine kadın-erkek eşitliği fikri toplumda sürekli olarak aşındırıldı.
Yüzde 1400 rakamı ortada dururken 20 Mayıs 2013 tarihinde Aile Bakanı Fatma Şahin, kadın cinayetleri ile ilgili azaltılmış yeni rakamları açıkladı. Bu rakamlara göre, 2009 yılının bütününde kadın cinayeti sayısı sadece 171 imiş! Devletin bir bakanı Meclis’te sadece ilk 6 ay 953 kadın öldürüldüğünü söylerken, bir başka bakanı 2009’un tamamında 171 kadın cinayetinden bahsediyor. Yetmiyor, her fırsatta “şiddet artmadı, bizim çabalarımız sayesinde görünür oldu” diyor. O da yetmiyor, gerçek rakamları ortaya döken araştırmaları saklıyor, rakamları çarpıtıyor…
AKP kadınlara yalan söylüyor!
Peki gerçek ne?
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından ilk kez 2008’de yapılan ‘Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması’ 6 yıl aradan sonra tekrar yapıldı ama araştırmanın sonuçları hala açıklanmadı! Neden? 2008’den bu yana kadına yönelik şiddet konusunda herhangi bir gelişme yaşanmadığı ortaya çıktığı için mi? Şiddeti önlemek için her şeyi yaptığını iddia eden iktidarın sorunun çözümünde hiçbir ilerleme kaydedemediğinden mi?

EMNİYET HÜKÜMETİ YALANLADI
Devlet, kendi ürettiği rakamlarla sadece kadına karşı şiddet ve cinskırımı saklamakla kalmıyor; “kadınlar da erkeklere şiddet uyguluyor/öldürüyor” diyerek sahte istatistikler üretmeye çalışıyor. Oysa ki bizzat Emniyet Genel Müdürlüğü, TBMM Komisyonu’na, “aile içi şiddet olayları ve mağdurları açısından 2014 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 33 artış yaşandığını” itiraf etti. Bu rakam,”şiddet artmıyor, bizim çabalarımız sayesinde görünür oluyor” diyen iktidara bir cevap değilse, ne?

MIŞ GİBİ...
AKP iktidarı kadın/erkek eşitliği ve kadına yönelik şiddet konusundaki ekonomik ve sosyal temel göstergeleri değiştirmekle ilgilenmiyor. Kadına yönelik şiddet ile ise sadece “Suçtur, günahtır” söylemiyle mücadele etmiş gibi kendini gösteriyor. Kadına karşı şiddeti ve ayrımcılığı köklü bir biçimde ortadan kaldırma niyeti olmadığı için, devlet mekanizmasında içinde ‘kadın’ kelimesi geçen hiç bir mekanizmayı bırakmamayı hedefliyor. Kadın Bakanlığı’nın kaldırılmasının ardından Meclis’teki Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun Aile Komisyonu’na dönüştürülmesi çalışmaları sürdürülüyor. Kadının Statüsü Sorunları Genel Müdürlüğü’nden önce ‘sorun’ kelimesi çıkartılıp, Türkiye’de kadınların sorunu olmadığı mesajı topluma verilmişti. Şimdi de genel müdürlüğün aile genel müdürlüğüne dönüştürülmesi tartışılıyor. Böylece resmi devlet mekanizması içerisinde kadınlarla ilgili tek bir mekanizma kalmamış olacak.

HER FIRSATTA KADIN DÜŞMANLIĞI
Bütün rakamlar bir tek gerçeği, iktidarın “kadın erkek eşit değildir” sözünü her alanda kurumsallaştırmasıyla şiddetin katmerlendiği gerçeğini ortaya koyarken AKP’nin “sıfır tolerans” gösterdiği tek şey, bu şiddete karşı mücadele eden kadınlar oldu! Hak arayan kadınlar polislerce yerlerde sürüklendi, 8 Mart etkinliklerinde devlet erkanı “şiddete son” nutukları atarken az ötede 8 Mart alanında “şiddetle mücadelede etkili çözüm” isteyen kadınlar polisin gaz ve copuna maruz bırakıldı.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam “Koruma altında öldürülen herhangi bir kadın yok” demişti. Ancak medyaya yansıyan haberlere göre 2014’ün ilk 6 ayında 11 kadın; 2013’te ise 10 kadın koruma tedbir kararları sürerken öldürüldü. İslam, erken yaşta evliliklerle ilgili, “Kimse kötülük olsun diye çocuğunu evlendirmez, çoğu masumane” derken bizzat devletin rakamları şu gerçeği ortaya koyuyor: Kadınların yüzde 26’sı 18 yaşını tamamlamadan evlendiriliyor. Erken yaşta evlenen kadınların yarısı fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kalıyor. Erken yaşta evlenen kadınların maruz kaldığı şiddet biçimleri arasında cinsel şiddetin oranı yüzde 19’la daha yüksek.
“Sezaryenle ilgili doğumlara karşı olan bir başbakanım. Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum” diyen Erdoğan, “Her kürtaj bir Uludere’dir” diyerek gerçek bir katliamı bir hakkın gaspedilmesi için kullandı! Erdoğan’ın sözünü talimat kabul eden görevliler gerek açıklamaları gerekse fiili kürtaj yasağını doğuracak uygulamaları ile kadınların haklarının gasp edilmesinin parçası oldular:  Dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ, tecavüze davet çıkarır gibi, “Tecavüze uğrayan doğursun gerekirse devlet bakar” diyebildi!
TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı AKP Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün “Tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz mağdurundan daha masumdur. Tecavüze uğrayan, kürtaj yaptırmamalı!” diyebildi! Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek “Anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün, günahı ne? Anası ölsün” diyebildi!

EŞİTLİK ALERJİSİ
Erdoğan ve AKP hükümetinin kadına yönelik söylem ve politikalarının nedenini aslında Başbakan’ın 4 yıl önce STK’ların kadın temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıda söylediği “Kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” sözlerinde görmek mümkün. Kadın erkek eşitliğine inanmayan Erdoğan, bunu, 25 Şubat 2009’da Meclis’te kabul edilen Kadın Erkek “Fırsat” Eşitliği Komisyonu’nun adındaki “fırsat” kelimesini koyarak da gösteriyor. Kadın örgütlerince adının “Kadın Erkek Eşitlik Komisyonu” olarak değiştirilmesi yönündeki itirazlar ise kabul edilmedi. Yetmedi, tam da Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde, kadınlar “şiddeti ancak eşitlik çözer” derken “eşitlik yok, adalet var” diyerek yeni bir tartışmanın da fitilini ateşledi.


ANALAR ERKEKLERİN AYAKLARI ALTINDA!
İktidarın “kutsal aile/kutsal annelik” propagandalarının da şiddeti durdurmak için hiçbir işe yaramadığını ortaya koyuyor rakamlar: Evli kadınların yüzde 36’sı eşi/birlikte olduğu erkeğin fiziksel şiddetine maruz kalıyor, yüzde 12’si cinsel şiddet yaşıyor. Kadınların yüzde 9’u çocukluk döneminde (15 yaşından önce) cinsel istismara maruz kalıyor. 2008’de her 10 gebe kadından biri şiddete uğruyordu, 2014’te de aynı rakam! Söylemde “cennet anaların ayakları altında”, gerçek hayatta ise, analar erkeklerin ayakları altında!


DEVLET KORUMASINDA 44 KADIN CİNAYETİ
Gazetecilerin ulaştığı araştırma sonuçlarına göre: Her 10 kadından 4’ü şiddete maruz kalıyor, şiddete maruz kalan kadınların ağır yaralanma oranları geçmiş 6 yıla göre daha fazla! Kadınlar geçmişe göre daha ağır şiddet biçimleriyle karşılaşıyor. Bütün yasal değişikliklere ve iktidarın “bütün görevlileri eğittik” diye övünmesine rağmen şiddet görüp kadınların yüzde 89’u şiddete uğrasalar da hiçbir yere başvurmuyor. Neden? Kadınlar nereye başvuracaklarını bilemediklerini söylüyor. Neden? Çünkü polise başvuran kadınların ancak yüzde 41’i gerekli kurum ve kuruluşlara yönlendirilmiş.
2008’de kadınların yüzde 92’si hiçbir kuruma başvurmadığını söylemişti. Yeni bir yasa çıkartılmasına rağmen sadece yüzde 3’lük bir artış, devletin kadınlara hiçbir biçimde güven vermediğini ortaya koyuyor. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yeni kurulan TBMM Şiddet Araştırma Komisyonu’na verdiği rakamlara bakalım: Devlet koruması altında iken, tam 44 kadın öldürülmüş. Kadınlar bu devlete nasıl güvensin?
Şiddetin en ağırını yaşayanlar kimler? Boşanmış ya da eşinden ayrı yaşayan kadınlar!
Bu, her fırsatta kadını kocaya bağımlı kılan, boşanmış/eşinden ayrılmış kadını suçlu gören iktidar söyleminin bir sonucu değil de ne?


YARGI: TECAVÜZCÜNLE EVLEN
Adalet mekanizmasına yansıyan cinnetlik durumlar da bu dönemin en tartışılan gündemleri oldu.
Geçtiğimiz yıl Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yargıda iş yükünü hafifletmek amacıyla düzenlediği çalışmada yapılan önerilerden birisi tecavüze uğrayan kadının tecavüzcüsüyle evlenmesi olabildi!
Yargının tecavüz davalarındaki sicili de korkunç: Küçük yaşta kız çocuklarının tecavüz davalarında “rızası vardı” kararlarındaki artış, mahkemelerin tecavüzcü ve katil erkeklere “kravat takmıştı, namaz kılıyordu, pişmanım dedi” diye yaptığı ceza indirimlerindeki artış, tecavüzcülerin “masumiyet karinesi” nedeniyle tutuksuz yargılanmasında artış, kadın cinayetlerini teşvik eden “haksız tahrik” kararlarındaki artış hep bu dönemin bakiyesinde.  


ŞİDDETİN GÜVENCESİ ŞÖNİM’LER
Şiddet Önleme Merkezleri (ŞÖNİM) gibi yeni yaratılan kurumlar ise şiddet gören kadının da şiddet uygulayan erkeğin de aynı kapıdan girip çıktığı, aynı destekleri alacağı öngörülen yapılar. Şiddet ile ilgili tek kurumsal mekanizma olarak konulan ŞÖNİM’lerin şiddet olayının her iki tarafına eşit mesafede ve aynı mekanda yaklaşacağını söyleyen resmi mekanizmanın bizzat kendisi kadına dönük şiddetin güvencesi olacaktır.
Bunun dışındaki devlet politikaları, kadına yönelik şiddet ile gerçek bir mücadele yerine şiddetin sürmesini sağlayacak kurumlar ve kadrolar yaratıyor. Örneğin; anlaşmalı boşanmaların ortadan kaldırılması ya da ŞÖNİM’lerdeki kadınlara destek vermek üzere bin 600 Diyanet görevlisinin eğitilmesi gibi... Kadın hareketi ısrarla yasalara “Kadına karşı şiddet konusunda arabuluculuk ve uzlaşma yapılamaz” hükmü yazılmasını talep ederken, iktidar her fırsatta gerek ŞÖNİM’lerin mekansal ve işlevsel kurgulanışı, gerekse yeni icat edilen aile avukatlığı, gerekse evlilikleri ve aileyi kurtarmak adı altında tüm devlet mekanizmasının arabulucu ve uzlaştırıcı olarak çalışmasına ön ayak oluyor.

 

ÖNCEKİ HABER

Çocuk gelinler olmasın

SONRAKİ HABER

PARALEL YAPI BAHANE, EĞİTİMDE ÖZELLEŞTİRME ŞAHANE! Bir nesil daha feda edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...