07 Mart 2015 10:37

Tunuslu kadınlar gerçek bir eşitliğin peşinde

Bu yıl krizin derinleştiği ve dünya kapitalist sistemin yıkılmayla yüz yüze olduğu bir ortamda kutluyoruz 8 Mart’ı. Krizin faturası hâlâ emek güçlerine ve kadınlar da dâhil tüm emekçi kesimlere çıkartılmaya devam ediyor, sosyal hak ve kazanımlar yok edilmeyle yüz yüze...

Paylaş

Refika REKİK*
Bu yıl krizin derinleştiği ve dünya kapitalist sistemin yıkılmayla yüz yüze olduğu bir ortamda kutluyoruz 8 Mart’ı. Krizin faturası hâlâ emek güçlerine ve kadınlar da dâhil tüm emekçi kesimlere çıkartılmaya devam ediyor, sosyal hak ve kazanımlar yok edilmeyle yüz yüze.
Her zaman olduğu gibi kriz, dinci ya da kaba seküler biçimler alan politikaların, faşist doktrinlerin gelişmesine olanaklar sağlıyor. Totaliter sistemlerde bu tür politikalar karşısında, en zayıf halka olarak, ilk mağdur olanlar kadınlar oluyor yine. Yanı sıra kriz, ticari ve ekonomi rekabetin artması, etki alanlarının artması için mücadelenin yoğunlaşması, sömürünün yoğunlaşması ve tüm dünya halklarının daha da yoksullaşması ve silahlanmanın artması gibi etkenler, uluslar ve halklar arasında savaş provokasyonlarının artması anlamına geliyor.

İŞSİZLİK, YOKSULLUK, GÖÇ, ŞİDDET
Bizim gibi az gelişmiş ülkelerde krizin sonuçları daha ağır bir şekilde hissediliyor; özellikle emekçi kadınlar, genel olarak da tüm kadınlar bunu ağır bir şekilde hissediyor. Tunus’ta kadınların yarısı çalışıyor olmasına karşın, krizden sonra birçoğu işini kaybetti ve zor bir durumla yüz yüze kaldılar: Ya tekrar ev kadını olmak ya da en kötü ve esnek koşullarda çalışmaya boyun eğmek. Bundan dolayı kadınlar ve diplomalı genç kadınlar içinde işsizlik oranı çok yükseldi. Diğer taraftan, kadınlar hâlâ bir ücret eşitsizliği ile karşı karşıya; zira kadınların ücretleri erkeklerin ücretinin sadece dörtte üçü kadar.
Yoksulluk içinde yaşayanların önemli bir kısmı da yine kadınlardan oluşuyor. Beslenme, barınma, sağlık ve eğitim gibi alanlar başta olmak üzere yoksulluk sınırının altında yaşayanların yüzde 70’i kadınlardan oluşuyor. Uluslararası kurumların verileri bu konuda çok açık. Dünya çapında 800 milyon emekçi kadın sosyal sigorta, ücretli doğum ücreti ve olması gereken primlerden faydalanamıyor. Bunların yüzde 80’i Afrika ve Asya’da yaşıyor. Bu veriler, işsizliğin, yoksulluğun ve göçlerin kadınları ne kadar etkilediğini ortaya koyuyor.
Ayrımcılık ve haksızlık sadece çalışma yaşamıyla sınırlı kalmıyor; eğitim, kültür, eğlence alanlarını da içine alıyor ve kadının fiziksel ve ahlaki bütünlüğünü tehdit ediyor. Okuma yazma bilmeyenlerin yüzde 66’sı ve AIDS virüsünü taşıyanların yüzde 70’i kadın. Diğer yandan dünyada parlamentolarda yer alan kadınların oranı yüzde 19’u geçmiyor.
Kadınlar taciz ve şiddete maruz kalmaya devam ediyor. Bu alanda veriler, gelişmiş ülkeler de dâhil olmak üzere, yükselmeye devam ediyor. Bu acı gerçekle karşı karşıya olmayan hiç bir ülke yok dünyada.
Bizim ülkemizde kadın hâlâ ikinci sınıf bir insan, zevk dağıtan bir makine ya da reklâm malzemesi olarak görülmeye devam ediyor. Yanı sıra kadınlar, düşük ücretli emek gücü olarak, tekstil veya hizmet sektörü gibi ikincil önemde sayılan alanlarda çalıştırılıyor. Bu nedenlerden dolayı, fiili ya da hukuksal olarak üretim sektörlerinde olduğu gibi devlet kurumlarında kadının karar verme organlarına ulaşma şansı çok düşük. Ve kadının ve çocuğu koruma gibi kurumları kurma sorumluluğunu devlet üstlenmediği durumda, çocuk bakımı sadece kadına kalan bir iş olmaya devam ediyor.
Kırsal bölgelerde, Tunuslu kadınların yüzde 35’i tarım sektöründe çalışıyor ve asgari ücretleri sanayi sektörüne göre daha düşük (ayda 120 avro civarında). Genel sosyal sigortadan yoksun ve çok kötü koşullara çalışmaya maruz bırakılıyorlar. Kadınlarımızın yüzde 25’inin okuma yazma bilmediğini hatırlatmak, sosyal konumlarını anlama açısından önemli; zira aynı veri erkekler içinde yüzde 11.
Yine ekonomik ve sosyal nedenlerden dolayı okulu erken yaşta terk etmek zorunda kalan çocukların önemli bir kısmı kırsal bölgelerde yaşayan kız çocukları. İşsizlik ise kadınlar içinde yüzde 25, diplomalı kadınlar içinde yüzde 40 olurken, erkekler içinde yüzde 14.

HAK VE SORUMLULUKTA EŞİTLİK
Bu yıl 8 Mart’ın kutlanması vesilesiyle gündeme gelen taleplerimiz, bir asır önce bugün ilan edildiğinde gündemde olan taleplerle aynı olmaya devam ediyor: Hak ve sorumluluklarda kadın ve erkek arasında gerçek bir eşitlik.
Burjuva propagandasının iddia ettiğinin tersine ve 1919’dan bu yana birçok uluslararası sözleşme imzalanmış olmasına karşın, iş hakkı ve eşit ücret taleplerinin hayata geçmesi, sorumlu ve yönetici organlarda kadınların daha fazla yer alması hâlâ bir mücadele alanı olarak önümüzde durmaya devam ediyor. Aile ve toplumda hala etkili olan erkek egemen zihniyete rağmen özgürlük fikrini yaymak kadınların mücadele taleplerinin başında geliyor.
Burjuvazi ve kurumları kadın sorununda radikal çözümler sunma konusunda aciz olmaya devam ediyor. Hakların ilan edilmesi ve özgürlüklerin genişletilmesi, kaçınılmaz bir sosyal patlamayı engellemeye çalışan basit aletler olmaya devam ediyor. Zira sömürüye dayanan bir sistem, özgürlüğü, adaleti ve eşitliği sağlayamaz. Kadının nihai kurtuluşu toplumun sömürü ve baskı sisteminden kurtuluşuna bağlı. Bu ise şunları yapabilen bir yeni toplumda mümkündür:
– Her türlü bağımlılıktan kurtulmuş, zenginlikler üretmeye yönelmiş ve tüm işçiler için tam istihdamı sağlayabilmiş bir ulusal ekonomi inşa etme
– Eğitim, kültür, sağlık, eğlence, barınma ve taşıma alanlarında ücretsiz hizmet sunabilme
– İnanç ve düşünce özgürlüğü de dâhil olmak üzere, kamu ve şahsi özgürlükleri tanıyan bir halk egemenliğini garanti altına alma
– Ulusal toprak bütünlüğünü garanti altına alma ve tüm dünya halkları ile dostluk ve karşılıklı yardımlaşma ilişkilerini kurma
Özgürlüğün, adaletin ve eşitliğin inşa edilmesinde çıkarları olan sosyal güçlerin ortak özlemlerini yansıtan bu hedeflerin hayat bulması, aynı güçlerin ortak, örgütlü ve tutarlı mücadelelerine bağlıdır.
* Tunus Emekçileri Partisi ve kadın örgütü ‘Egalite/Eşitlik’ yöneticisi

ÖNCEKİ HABER

Kobane’den Yunanistan’a Kavganın ilham veren ışıltısı

SONRAKİ HABER

Erdoğan'dan tehdit: 400 vekili verin, bu iş huzur içinde çözülsün

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa