15 Şubat 2015 03:45

Polisin eline bulaşan kanı herkes görüyor

İç güvenlik yasasının nasıl tehlikeler yarattığını herkes biliyor, polisin eline bulaşan kanı herkes görüyordu. Yeni Ali İsmail’lerin, Berkin’lerin, Medeni’lerin katledilmesini meşrulaştırmak istiyorlar. Daha evlatlarımızın kanı kurumadan, katilleri cezalandırılmadan başka evlatlarımızın canına kıymak ve bu katliamları yasal çerçeveye sığdırmak istiyorlar.

Paylaş

Gürkan KORKMAZ

İç güvenlik paketi gerek yazılı basında gerek TV programlarında birçok yerde birçok defa değerlendirildi; hukuka aykırı boyutları, oluşturacağı hak ihlalleri defalarca yazıldı, anlatıldı.
Ben paketin hukuki yönünden farklı boyutuyla, biraz da geçmişle yüzleşme, özeleştiri boyutuyla değerlendirmek istiyorum.
2 sene önce, yani Gezi direnişinden önce çıkartılmak istenseydi bu yasa, belki de bu kadar tepki toplamayacak, bu kadar tartışılmayacaktı.
Hatta; ilk defa Gezi’de tanıyacakları ama o güne kadar biber gazıyla hiç tanışmamış, TOMA’yı hiç görmemiş bir çok insan “Yüz kapatılarak eylem mi olur canım, madem davasında haklı yüzünü niye kapatır ki insan” diyecekti.
“Taşla hak mı aranır, hem devletin polisine, askerine taş atmak nedir, bu düpedüz teröristliktir.”
“Polis gözaltına alıyorsa, dövüyorsa haklıdır; koskoca devletin polisinin işi yokta suçsuz adamı gözaltına mı alacak, durduk yere adam mı dövecek?”
Ve benzeri birçok savunma ile polisin, askerin yani devletin yaptıkları meşru zemine oturtulacak, yasanın iç güvenliği sağlayacağı savunulacaktı.
Ne zaman ki Gezi başladı; ağaçların kesilmemesini isteyen, doğayı savunan gençlerin çadırları yakıldı; 7’den 70’e tepkisini gösteren halka, vatandaşa sanki ülkeyi işgal eden düşman askeriymiş gibi yoğun biber gazı, TOMA müdahalesi yapıldı...
Ne zaman ki Abdocan’a talimata aykırı kullanılan biber gazı kapsülüyle, Ethem’e polis mermisiyle, Medeni’ye, Berkin’e, Ahmet, Hasan, Mehmet’e kıydılar. Ne zamanki aydınlık bir dünya hayaliyle girdiği karanlık sokakta, düşlerinde özgür dünya olan Ali İsmail’e, telsizden gelen sesin emriyle, fırıncının sopası, polisin tekmesiyle kıydılar... Ne zaman ki yapılanları Ali İsmail’in arkadaşlarına attılar, görüntüleri sildiler...
Ne zaman ki “ağaçlara kıymayın” dedikçe fidanlarımıza kıydılar...
İşte o zaman tokat gibi indi yüzümüze yıllardır okutulan ezberlerin yalan olduğu, o zaman fark ettik içimize işledikleri korkunun, sindirilmişliğin boyutunu.
Gezi sadece bir başlangıçtı, faşizmin kullandığı iki silah korku ve ekmekse; korkuyu yenmişti bu halk, Berkin ekmek almaya gittiğinden beri de ekmek sormaz olmuştu.
Artık her şey değişmişti, birçok siyasi grup ayrıştı, birçoğu da kuruldu. Ama artık herkes her şeyin farkındaydı.
İç güvenlik yasasının nasıl tehlikeler yarattığını herkes biliyor, polisin eline bulaşan kanı herkes görüyordu.
Yeni Ali İsmail’lerin, Berkin’lerin, Medeni’lerin katledilmesini meşrulaştırmak istiyorlar.
Daha evlatlarımızın kanı kurumadan, katilleri cezalandırılmadan başka evlatlarımızın canına kıymak ve bu katliamları yasal çerçeveye sığdırmak istiyorlar.
Faşizmin Gezi’de yitirdiği silahını, korkuyu yeniden yaratmak istiyorlar;
Çünkü geziden gelen bir ses hâlâ çınlıyor kulaklarında:
Bu daha başlangıç, mücadeleye devam...

ÖNCEKİ HABER

Samsun BHH tutuklamaları protesto etti

SONRAKİ HABER

Panik paniği: Rusya ve bugünkü Dünya Sistemi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...