İki Dakikanızı Alabilir miyiz?
“Hayatlarını ilgilendiren konularda ne düşünüyorlar, bunları bilmemiz lazım. Bir insanı değiştirmek için ilk önce kafasındakilerin içindekileri bilmek gerekir.” diye özetliyor konuşmasını Oğuz

Ömer Batın GÜL
Esenyalı Gençlik Kültür Evi
İstanbul
Tarihte bazen, olağan koşullarda 10 ya da 20 yılda oluşabilecek olaylar 1, 2 haftada gelişip oluşuverir. Bu tür olaylar arkasında büyük toplumsal dönüşümler yaratır ve toplumun her bireyini şöyle ya da böyle fakat gençliği en derinden sarsarak ilerler. Bugün kafamızı kaldıralım ve dünyaya şöyle bir bakalım; Ortadoğu, Kafkasya ve Afrika’da emperyalistlerin kontrolünde büyük bölgesel savaşlar yaşanmakta, çeyrek asır sonra ABD ile Rusya arasında emperyalistler gene kutuplaşmakta, 100 yıl önce Ortadoğu’da çizilen sınırlar bugün kullanılamaz hale gelmiş bulunmakta.
Yani dünya her zamanki dönüşünden çok daha hızlı dönmektedir bugün. Ee madem ki dünya hızlı dönüyor Türkiye durur mu? Ülkemizde de AKP hükümeti gençliğe dayattığı işsizlikte, geleceksizlikte ve gericileştirme politikalarında Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir hızda ve pervasızlıkta ilerliyor. Hocaların bile bilmediği Osmanlıca’yı öğrencilere öğretmeyi dayatan şûralar, gençleri ucuz işçi olarak kullanan stajlar, her yerde mantar gibi biten ve öğrencilerin neredeyse zorla otomatik olarak doldurulduğu imam hatip liseleri, fabrikalarda 3 kuruşa, kayıtsız-koşulsuz gençliği iliklerine kadar sömürülen yüz binlerce genç işçi, katliam boyutuna varmış iş cinayetleri... Normal zamanlarda 10-20 yılda yaşanacak bu olaylar gördüğümüz üzere bugün dünyada ve ülkemizde hemen 1-2 yıl içersinde yaşanmış ve hala yaşanmaktadır.
Biz de genç arkadaşlarımızla oturduk ve işçi semti olan semtimizdeki işçi ve öğrenci arkadaşlarımızın hayatlarını, geleceklerini ilgilendiren bu konularda ne düşündüğünü merak ettik. “Bu kadar olay cereyan ediyordu ama Türkiye gençliği bu olayların neresindeydi?” bu sorunun cevabını almaya çalıştık. 8 soruluk bir anket yapma kararı aldık. Anketimizde işçi ve öğrenci arkadaşlar için ayrı ayrı 5’er soru, iki kesimi de ilgilendiren 3 soru bulunmakta. Derneğimizdeki herkes anketi belirli sayılarda aldı ve hepimiz bir koşuşturmacanın içerisine girdik. Anket çalışmasına katılan arkadaşlara, anketi yaparken ne gibi durumlarla karşılaştıklarını ve bu anketin onlar için önemini sorduk.
SORUNU BİLMEK ÇÖZÜMÜ KOLAYLAŞTIRIR
Mehmet Ali Çatak taşeron çalışan genç bir işçi. Çoğu genç olan 20 işçiyle beraber çalışıyor. Genç arkadaşlarımızın hayat standartlarını ve nasıl yaşadıklarını bilmemiz gerektiğini ancak bu şekilde arkadaşlarımızı tam olarak anlayıp beraber bir çözüme gidebileceğimizi düşünüyor. Konuştuğumuz gün işyerinde karşılaştığı bir olayı anlatıyor: “Yeni evlenmiş bir işçi arkadaşımız doğacak çocuğu nasıl büyüteceğini düşünüyordu kara kara. Beziydi, mamasıydı, bakımıydı bunlarla 800 lira maaş alarak nasıl başa çıkarım diyerek dert yanıyordu.” diyor. Bu düzenin artık değişmesi gerektiğini, genç işçilerin hiçbir geleceği olmadığını söyleyerek bitiriyor sözlerini.
Oğuz Doğan genç bir işçi, derneğimizle tanışalı henüz 2 ay olmuş. Mahalledeki genç arkadaşlarının çoğunun internet kafelere gitiği ya da uyuşturucu batağına sürüklendiği oluyor ilk sözleri. Bu arkadaşları değiştirmek için kafalarının içindekileri ve yaşam tarzlarını bilmemiz gerektiğini vurguluyor. “Hayatlarını ilgilendiren konularda ne düşünüyorlar, bunları bilmemiz lazım.
Bir insanı değiştirmek için ilk önce kafasındakilerin içindekileri bilmek gerekir.” diye özetliyor konuşmasını.
Suna Ozan AVM’de çalışan genç bir kadın işçi. AKP hükümetinin gençler hakkında birçok anket yapıp sonuçlar açıkladığına ama bu sonuçların gerçeklerden çok uzak olduğuna değiniyor. Bu anketin gençlerin gerçekten ne durumda olduklarını ve ne düşündüklerini açığa çıkaracağından emin. Hükümetin anketlerinin ne derece doğru ne derece yanlış olduğunu bu anket sonucu somut bir biçimde göreceğimizi vurguluyor o da.
İSİMLERİNİ YAZMAK İSTEMEDİLER
Şerif Acar okullu genç sayısının az olduğu semtimizde okuyan bir lise öğrencisi. O da kendi lisesine götürmüş anketi ve arkadaşlarıyla buluşturmuş. Anketi yapmaya başladığında birçok arkadaşı etrafına toplanıp merak içerisinde soruları cevaplamak istemiş. Ama ankete isimlerini yazmak istememişler. “Bu kime gidecek, başıma bir şeyler gelir mi?” gibi sorular sorarak isimlerini yazmayı reddetmişler ya da yanlış isim yazmışlar. Bu durumun aslında gençliğin nasıl bir korku çemberiyle sarıldığını gösterdiğini ve çok istekli olmalarına rağmen basit bir anketi bile doldururken 2-3 kez düşündüklerini belirterek son veriyor konuşmasına.
Evrensel'i Takip Et