18 Ocak 2015 04:40

Yaşasın ifade özgürlüğü!

Dün olduğu gibi yarın da yazacağız, çizeceğiz, araştıracağız, sorgulayacağız, düşündüreceğiz, güldüreceğiz. Evet, güldürecek ve güleceğiz.

Paylaş

Hilmi HACALOĞLU

Charlie Hebdo’ya saldırı, tüm dünyada düşünce ve ifade özgürlüğüne karşı gerçekleştirilen ne ilk eylemdir ne de son eylem olacaktır. Ta eski Yunan’dan beri, Socrat’ın idamından beri bu kavgayı biliyoruz. Kopernik kuramını teyit ederek ‘dünyanın güneşin etrafında dönüyor’ diyen Galileo Galile’nin Vatikan Engizisyonu tarafından iki defa yargılandığı da hâlâ hafızalarımızda. 
Özgürlükler, hakim pozisyonlara karşı sarf ettiğimiz söz ve bunu savunduğumuz kadar genişler. Burada, ‘düşünüyorum öyleyse varım’ sözün sahibinin Rene Decartes’a da bin selam çakalım. Bu sözü sırf hafızamızda tutmak yetmez. Koşullu ya da koşulsuz her türlü baskı, sansüre karşı olası otosansür denemelerine karşı hepimizin yani, -kendine gazeteci diyen, kendine demokrat ya da özgürlükçü diyen herkesin- çerçeveleyip en rahat görebileceği yere asması lazım. Zira hafıza-i beşer nisyan ile malul.

TÜRKİYE, İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KONUSUNDA KÖTÜ SINAV VERDİ
Bu uzun girizgahtan meramım aslında şuydu: Türkiye, Paris saldırıları sonrası maalesef ifade özgürlüğü konusunda kötü bir sınav verdi. Bu saldırılar radikal-marjinal gruplar dışında net bir şekilde lafı döndürüp dolaştırmadan ‘amasız, fakatsız, lakinsiz’ kınanmalıydı. Kınanmadı, bir takım tabanlarda ya da zirvelerde meşruiyet arayışıyla hep bir ‘ama’ eklendi. 
Aralarında benim de yer aldığım bir grup gazeteci, tam da bu nedenle tarihe not düşmek için bir video hazırladık, Cumhuriyet, Radikal, Posta, Evrensel, Birgün, Taraf, Bianet, Cnn Türk çalışanları #JeSuisCharlie hashtag’iyle dayanışma gösterdi. TGS, TGC, G-9, Disk-Basın İş, basın açıklamalarıyla dayanışma gösterdiler. 

Türkiye'deki gazeteciler ses veriyor: 'Hepimiz Charlie'yiz'

#JESUISCHARLIE EYLEMİNE SALDIRI
Ama yetmezdi, Gazeteci Dayanışması hızlı bir çağrıyla tam da Paris eylemiyle aynı saatte İstiklal Caddesi’nden Fransız Kültür Merkezi’ne bir yürüyüş düzenledi. 200 kadar gazeteci, önlerinde ‘Hepimiz Charlie’yiz (Nous sommes Charlie) pankartı, ellerinde ‘Ben Charlie’yim (Je suis Charlie) dövizleri ve kalemleriyle sessizce yürümek için oradaydı. 
Her zaman olduğu gibi çevik kuvvet gücü ve TOMA gücüyle orada olan Emniyet, saldırılara karşı uyardı. Charlie Hebdo’nun tahrik edici yayınlarından rahatsız olan birileri olabilirmiş. Evet, öyle birileri olduğunu gördük. Birkaç kişi, gazeteci grubuna saldırdı. Hatta bir gazeteciyi onlarca polisin gözü önünde yumrukladı. 

BEN CUMHURİYET’İM
Bunun aslında bir ön gösteri olduğunu Cumhuriyet gazetesinin, Charlie Hebdo’yla dayanışma için derginin yeni sayısından dört sayfayı basmasıyla gördük. Yazı işlerinde son dakikada kapağın ön sayfadan çekilerek Hikmet Çetinkaya ve Ceyda Karan’ın köşesinde yayınlama kararı alması da tepkileri dindirmedi. Bilakis Karan ve Çetinkaya sosyal medyada adet linç edildi. Hakaret, tehdit ve saldırılar bitmek bilmedi.
Bunlar yetmez gibi, gazetenin dağıtımı mahkeme kararı olmaksızın polis tarafından engellenmek istedi. Paris’teki yürüyüşe takılarak alkışladığımız Başbakan Ahmet Davutoğlu, ‘Bu basın özgürlüğü değildir. Basın özgürlüğü ile hakaret etme özgürlüğü yan yana konamaz’ dedi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, dört sayfalık seçki hakkında ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme’ suçlamasıyla soruşturma başlattı. Yeni Akit gazetesi ise ‘Alçaklığın Uşakları’  başlıklı haberinde seçkiyi çevirenlerin isimlerini ‘İçimizdeki Gavurlar’ ara başlığıyla yayınladı. 
Türkiye’de basın, ifade ve düşünce özgürlükleri hep netameli konular oldu. Ta 2. Meşrutiyet döneminden bu yana bu böyle. Bu topraklar Tan matbaasının yağmalandığı, Özgür Ülke’nin bombalandığı, aralarında Ahmet Samim, Hasan Fehmi, Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Ferhat Tepe, Metin Göktepe, Hrant Dink gibi isimlerin de olduğu gazetecilerin öldürüldüğü katledildiği bir ülke. 

BİZ GAZETECİLER NE YAPMALIYIZ?
Evet, bu ülkede ifade özgürlüğü zor bu kesin. Peki biz gazeteciler ne yapmalıyız? Susmalı, sinmeli, korkmalı mıyız? İdare-i maslahat yapıp, ıslık çalarak kafamızı yukarı kaldırmalı ya da başka bir yere mi çevirmeliyiz? Gerçeklerin bir bölümü (Batı’da artan ırkçılıktan, bitmeyen dışlanmadan, İslam düşmanlığından rahatısızız. Bu bir itiraz sahası, haklı bir itiraz sahası) yazıp, bir bölümünü ( artan tahammülsüzlük, kendi gibi düşünmeyene saygısızlık, tehdit, baskı) görmezden mi gelmeliyiz?
Kimse kusura bakmasın ama bizim yolumuz belli. Gazeteci Dayanışması’ndan Gülşah Karadağ’ın 10 Ocak 2015’te Fransız Kültür Merkezi’nde kayda geçirdiği gibi.  
‘Bu saldırı; mizahı, hicvi ve eleştiriyi yok etme girişimidir.
Bu saldırı; ifade özgürlüğüne kurşun sıkmaktır. 
Bu saldırı; düşünceyi öldürme teşebbüsüdür. 
Bu saldırı; basın özgürlüğünü zincire vurma çabasıdır.
Bu saldırı; korkutma, sindirme, vazgeçirme, susturma  denemesidir. 
Dayanışma içinde olduğumuz Fransa’daki meslektaşlarımızla aynı görüşteyiz. 
Susmayacağız, sinmeyeceğiz, vazgeçmeyeceğiz. 
Ne bu saldırının faillerinden ne de arkasındaki görünür ya da görünmez güçlerden korkuyoruz. 
Dün olduğu gibi yarın da baskılara karşı direneceğiz. 
Dün olduğu gibi yarın da yazacağız, çizeceğiz, araştıracağız, sorgulayacağız, düşündüreceğiz, güldüreceğiz.
Evet, güldürecek ve güleceğiz.  
Fikir özgürlüğü, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, mizah yapma özgürlüğümüzden ödün vermeyeceğiz, geri adım atmayacağız. Bu bizim dünyaya, Türkiye’ye ve Charlie Hebdo’ya sözümüz olsun. 
Bizler; barış ve demokrasi istiyoruz.
Bizler; eşitlik, özgürlük, kardeşlik ve adalet istiyoruz.
Bizler; düşünce ve ifade özgürlüğü istiyoruz.
Bizler; Hristiyan, Müslüman, Yahudi, Kürt, Türk, Arap, Laz, muhafazakar, ateist fark etmeksizin birlikte baskısız, tahakkümsüz, zorlamasız, eşit ve karşılıklı anlayışa dayalı yaşamak istiyoruz. 
Bizler daha güzel bir dünyada dayanışma içinde olmak istiyoruz. 
Bu umutlarımıza, bu hayallerimize, bu hedeflerimize kurşun sıkanlara, Charlie Hebdo’yu kana bulayanlara bir kez daha hatırlatıyoruz.
Kalem kılıçtan keskin, silahtan güçlüdür.’ 
Charlie Hebdo’ya, Fransa halkına ve dünyada barıştan, kardeşlikten, demokrasiden, birlikte yaşamaktan yana olan herkese selam olsun!

ÖNCEKİ HABER

Gaye Coşar’ın anısına: Varoluşumuzun ülkesidir hüzün

SONRAKİ HABER

Fikirler öldürür mü?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...