Mistik, romantik, ağır mahkum ve göçmen şair: Nâzım Hikmet
Ne zaman Nâzım Hikmet’ten söz açılsa, politik ilişkileri de gelir gündeme. Bu bütün ömrünü “partili, örgütlü” geçirmekle öğünen bir şair için doğaldır. Ancak genel hesaplaşma Nâzım yaşarken ki TKP düzeni, kongreler, Nâzım’ın partiyle ilişkisine kadar uzar. Bu radikal sol diye nitelendirebileceğimiz TKP fraksiyonlarıyla Nâzım arasındaki anlaşmazlıklarla ilgilidir.

Sennur SEZER
Ne zaman Nâzım Hikmet’ten söz açılsa, politik ilişkileri de gelir gündeme. Bu bütün ömrünü “partili, örgütlü” geçirmekle öğünen bir şair için doğaldır. Ancak genel hesaplaşma Nâzım yaşarken ki TKP düzeni, kongreler, Nâzım’ın partiyle ilişkisine kadar uzar. Bu radikal sol diye nitelendirebileceğimiz TKP fraksiyonlarıyla Nâzım arasındaki anlaşmazlıklarla ilgilidir.
Hikmet Kıvılcımlı grubu diye nitelendirebileceğimiz bir grup, Nâzım Hikmet’in uzun süre hapiste yatmasına sebep olan Donanma Davası, Harbiye Davası gibi davaların kendi kusurları yüzünden olduğunu açık/ gizli defalarca dile getirmiştir. Bu tür tartışma ve suçlamaları yıllarca ve defalarca dinlememe karşın, her seferinde irkilirim. Üstelik suçlamalarda genellikle yer alan saygıdan uzak ton ürpertir beni. Kim bilir belki de putlaştırmaya karşı olduğunu söyleyen şairi ben putlaştırdığımdandır. Daha doğrusu onu suçlama ya da hırpalama isteğinin arkasında onun inançlarına bir saldırı sezinlediğimdendir.
Emin Karaca , Nâzım Hikmet için en çok inceleme yapanlar yazarlardan biridir: Nâzım’ın Aşkları, Nâzım Hikmet Şiirinde Gizli Tarih, Sevdalınız Komünisttir (Nâzım Hikmet’in Siyasal Yaşamı), Tepeden Tırnağa Nâzım Hikmet.
Şimdi belirli bir tarihte piyasaya verile ceği bildirilen bir yeni kitap var karşımızda. Kitabı yayımcısı Kafe Kültür şöyle tanıtıyor:
“Nâzım Hikmet’in yaşamı ve yapıtları hakkında birçok kitap kaleme almış olan yazar Emin Karaca’nın eserleri şimdiye değin yüzbinlerce okura ulaştı. Emin Karaca, Şair’in 113. Doğum Günü olan 15 Ocak 2015 günü Mistik, Romantik, Ağır Mahkûm ve Göçmen Şair Nâzım Hikmet adını verdiği biyografi kitabıyla bu kutsal kariyerin doruğunda bütün Nâzım yaşam külliyatını bir ve tek eserde topluyor.
Bu kitapta şimdiye değin açılmamış, bilinmemiş dosya ve detaylar; açılan, bilinen olay ve belgelerin bilinmeyen gizli yönleri ve içerikleriyle ilk kez günışığına çıkıyor.
Nâzım’ın hem bütün yaşamı hem de 113 yaşının son yarım yüzyılında ülkemizin sanat, siyaset ve kültür gündemlerinde yarattığı; rakip ve düşmanlarınca çok kıskanılan ve imrenilen sosyal zaferleri, bu kitapla birlikte en geniş, derli toplu bir kaynağa da ilk kez kavuşmuş oluyor Emin Karaca’nın ustalığıyla...”
Basın ve Tanıtım kopyası önceden hazırlanılmış 457 sayfalık kitabı şöyle bir karıştırmak bile baş döndürücü.
Örneklersek, Nâzımın kitapları listesin de bir düzeltme var:
“(...)Son yıllarda, daha önceleri bilinmeyen bir kitabı ortaya çıkarıldı Nâzım Hikmet’in: Dağların Havası.
(...)Önce “Akbaba” dergisinde tefrika edilmiş olan 1925’te yine Akbaba Neşriyat’ın 1 Numaralı Kitabı olarak yayımlanmıştır. Pek çok okuyucu tarafından varlığı bilinmeyen bu çalışma, 1982’de Bilim ve Sanat dergisinin 18’nci sayısında Kemal Sülker tarafından, “Nâzım Hikmet’in Bilinmeyen Manzum Romanı” başlığı altında yayımlanmıştır.
Haluk Oral, NTV Tarih’te konuyla ilgili olarak şunları yazmıştır:
‘Pek çok kaynakta Nâzım Hikmet’in ilk şiir kitabının 1928’de Bakû’de basılan Güneşi İçenlerin Türküsü olduğu belirtilir. Halbuki gerçek farklı. 1925’te Akbaba Neşriyatı’ndan çıkan Dağların Havası adlı kitabın kapağında veya içinde ünlü şairin ismi geçmez. Aynı yılın başında Akbaba dergisinde yayımlanmaya başlayan şiir ise “Kartal” mahlasını taşır. Bu “Kartal” Nâzım Hikmet’tir. Ve şiirde isimleri geçen Süreyya ve Leman ise Şevket Süreyya Aydemir ve eşi Lemandan başkası değildir’.
Hem yayınevinin isminden dolayı hem de bazı kataloglardaki yanlış bilgiden dolayı, eser Yusuf Ziya Ortaç’a ait olarak kabul edilmişti. (S.118) “
(Tam burada Orhon Seyfi Orhon’un ‘Benim gönlüm bir kelebek/Dolaşıyor çiçek çiçek/ Tükenecek ömrü böyle, çırpınarak, titreyerek’ dizelerine karşılık Nâzım’ın yazdığı ‘Benim gönlüm bir kartaldır/ nerde güzel görürsem ben: Hadi derim hadi saldır!’ dizelerini hatırlatıp havayı yumuşatmak gerekir ya neyse)
Kitabın bazı bölümleri, Nâzım Hikmet’le ilgili iddialara yanıtlar içeriyor. Mesela Ataol Behramoğlu’nun “eğer Mustafa Kemal yaşamış olsaydı, Nâzım Hikmet hapse girmezdi ve o kadar hapiste kalmazdı”, Hıfzı Topuz’un “Hiçbir zaman Atatürk’e düşmanlık beslememiş ve onu küçümseyen şiir yazmamıştı” tezlerine, Atatürk’ün sağlığında aldığı Nâzım’ın aldığı cezalarla, Mustafa Kemal’i hedef aldığı iddia edilen bir şiir parçasıyla yanıtlar sıralanıyor.
Bu tür iddialara verdiği yanıtlar yanında Nâzım’ın anılarda kalan siyasal tartışmalarının (mesela hapiste Hikmet Kıvılcımlı ve Kemal Tahir ile) nasıl çevreyi rahatsız edecek duruma geldiği anlatılıyor. Ayrıca Nâzım’ın partiyle anlaşmazlığının çözümlenmesi için yaptığı başvurular ya da Mihri Belli’ye atfedilen söyleyişle “Kabak tadı verdi bu yalvarıp yakarmalar” denilen Partiye geri alınma istekleri de açıklanıyor.
Nâzım Hikmet’in yalnız Mustafa Kemal Atatürk’e değil, İsmet İnönü’ye de af mektubu yazdığı da Hikmet Kıvılcımlı’nın tanıklığıyla belgeleniyor.
Bu belgelerin çoğu bugün yaşamayan Hikmet Kıvılcımlı, Mihri Belli gibi kişilerin kaleminden çıkma. Ama beni inciten aralarında parti yoldaşlığı olan yaşıtlarının sözleri değil, Emin Karaca’nın belgeleri sunuşundaki eda: “Bakalım Nâzım Hikmet ile ilgili yalanların ve dolanların sonu ne zaman gelecek...”
Bütün bunlar kitabın önsözündeki “Nâzım Hikmet; delikanlılık çağında Fecr-i Âti edebiyatına dahil vasat bir şair iken, nasıl oldu da Türk şiirine yepyeni bir içerik ve biçim getirerek, 1920’lerin dünyasında bir yıldız gibi parladı?” sorusunu yanıtlıyor mu? Bence hayır. Hatta TKP’nin Nâzım partiden uzaklaştırıldığında Nâzım’ın yerine yeni bir şair “ikame”si araştırmalarını bile haklı göstermiyor.
Bu kitap bir dönem siyasetini açıklayacak. Ama Nâzım’ın şiirini siz yine başka çözümlemelerde bulacaksınız.
* Mistik, Romantik, Ağır Mahkum Ve Göçmen Şair Nâzım Hikmet, Emin Karaca, Kafekültür Yayıncılık, 457 s.
Evrensel'i Takip Et