03 Ocak 2015 12:13

Sorun karma eğitimde mi?

Eğitimde kızlar ve erkeklerin bir arada ya da ayrı olmalarından ziyade eğitimin niteliğinin, öğrencilerin yeteneklerine göre yönlendirilebildikleri, gereken materyaller ve uygun fiziki koşullarla nasıl daha iyi bir eğitimin sağlanabileceğinin tartışılmasına ihtiyaç vardır.

Paylaş

Ezgi SÜMER/Psikolog

Geçtiğimiz günlerde 19. Milli Eğitim Şûrası yapıldı. Şûra’nın gündemi olmamasına karşın Eğitim Bir Sen, karma eğitim zorunluluğun kardırılmasını önerdi ve öneri gündem maddeleri için oluşturulan çalışma gruplarında da tartışıldı. 
Eğitim Bir Sen, kızlarla erkeklerin ayrı eğitim aldığında şiddet ve devamsızlığın azalacağını, başarının artacağını belirtiyor. Kızlar ve erkeklerin ayrı okullarda eğitim görmesi gerektiğini düşünenler görüşlerini kadınlar ve erkekler arasındaki biyolojik ve nörolojik farklılıklar, kadın erkek eşitsizliğini derinleştirdiği, kız öğrencilerin özgüvensiz olarak yetiştiği, yeteneklerinin gelişmediği, kızların karma eğitimde tacizlere maruz kaldığı, öğrencilerin okul başarılarının olumsuz yönde etkilendiği gibi gerekçelerle açıklıyorlar. 

YETENEĞE GÖRE EĞİTİM 

Kadın ve erkeğin doğuştan gelen bilişsel farklılıklarının olduğu görüşünden hareketle çıkmış bu yargı karşısında öncelikle şu soruyu sormak gerek: Öğrenme nedir? 
Öğrenmeyi, bir konu ya da beceri hakkında gözlem yaparak, çalışarak, tecrübe ederek, eğitim alarak elde ettiğimiz bilgilerin; davranış ya da düşüncelerimizde köklü değişimler meydana getirmesi olarak tanımlayabiliriz. Doğuştan gelen reflekslerimiz hariç, yaşamdaki her şeyi öğreniriz. Öğrenirken güçlü ya da zayıf olan yönlerimizin olması ayrı bir şeydir ki bu da bizim öğrenme stilimizdir. Öğrenme stillerini görsel, işitsel, dokunsal/kinestetik olarak gruplarız.
Öğrenmede önemli olan, dersin zorluğu-kolaylığı, sözel ya da sayısal olması, yeteneğimizin olup olmaması, kadın-erkek olmamız değil, bir konuda bizim için en iyi öğrenmenin hangi yöntemle sağlanacağının belirlenmesidir. Eğitimin birinci kademesi için bu yeterli olacaktır. 
Burada asıl sorun yeteneklerine göre eğitim alma, öğrencilerin bu konuda doğru yönlendirilmeleri sorunudur. Öğrencilerin yeteneklerini geliştirmeyi engelleyen temel nokta, kız ve erkek öğrencilerin aynı ortamda eğitim görmeleri değil, her bireye eğitimin her kademesinde bütün derslerin dayatılması, meslek seçiminin dahi tercihten öte, ezbere dayalı bir eğitimin ürünü olarak girilen sınava tabi olmasıdır. 
Okul yılları, gelişimin en önemli aşamalarından kendini ve yeteneklerini keşfetme, kimlik kazanımı ve birey olma dönemine denk gelen çocukluk ve ergenlik dönemini kapsar. Bu dönemde, daha okul öncesi eğitimden başlayarak çocuğa mümkün olduğunca çok fırsat sunulması, ilgi alanının, yeteneklerinin keşfedilmesi, bu yetenekleri ve isteği doğrultusunda ilgili eğitime ve mesleki tercihe yönlendirileceği bir eğitim sisteminin benimsenmesi en sağlıklısıdır. 

MÜFREDAT DEĞİŞMEDİKÇE 
“Karma eğitim, toplumda kadın erkek eşitliğini sağlamaya katkıda bulunmuyor. Karma eğitim projesi üzerinden kimi ülkelerde; 30–40; bazı ülkelerde 50 yıl geçmesine rağmen, istenen netice alınamadı. Toplumda kadın-erkek eşitliği ve kadınların mağdur olması, ezilmesi, küçük görülmesi, reklâm malzemesi olarak kullanılması, hatta bazen de vücudunu satmak zorunda kalması önlenemedi.”  Yeni Akit gazetesi köşe yazarı Ali Erkan Kavaklı, “Karma Eğitim: Yüzyılın Pedagojik Yanlışı” isimli kitabında karma eğitimin benimsenmesinin başarısızlığa uğradığı tezini böyle gerekçelendiriyor.
Dergimizi düzenli olarak takip edenler, kadın ve erkek arasındaki toplumsal eşitsizlik konusunda çok sayıda yazı okumuşlardır. Okul sıralarına gelmeden önce, çocuklarımızın oyuncaklarıyla, kurdukları evcilik oyunlarıyla başlıyor bu eşitsizlik onlara öğretilmeye. Okul sıralarında ise ders kitaplarında mutfakta çalışan anne, ona sofrayı kurmada yardım eden kız çocuğu, koltukta TV izlerken gazete okuyan baba ve babanın yanında oyuncak arabasıyla oynayan erkek çocuk resmiyle beyinlerine kazınmaya devam ediyor. 
Kadınların iş yaşamında ucuz emek gücü olarak görüldüğü, kaç çocuk doğuracağına karar verilip, evde çocuk bakmaya mecbur bırakıldığı, tecavüzcüleri, katilleri adeta ödüllendirilir ve teşvik edilircesine hafif cezalar aldığı ülkemizde karma eğitim kaldırılsa bile; ve değil 20 sene, yüzlerce sene geçse de, kadını aşağılayan sistem değişmedikçe, gereken yasal düzenlemeler, müfredat değişiklikleri yapılmadığı sürece bir değişiklik olmayacağı açıktır.

SORUNUN KAYNAĞINA BAKIN

Hal böyleyken, sorumluyu “karma eğitim” olarak görmek ve ona saldırmak pervasızlık ve sorunun temel kaynağını görmekten kaçmaktır. Kadın ve erkeğin bir arada yaşadığı, aynı iş yerinde çalıştığı toplumsal yaşama hazırlanırken kız ve erkek öğrencilerin ayrıştırılması, birbirlerini yalnızca cinsel objeler olarak görmelerine, sosyal iletişimlerinin eksik kalmasına, bastırılmalarına ve dolayısıyla da tacizlerin artmasına, sapkınlıklara neden olabilecektir. 
Küçük yaşlardan itibaren kız ve erkek çocukların bir arada olmaları, birbirlerini ve farklılıklarını tanımalarına, birbirlerine saygı duymalarına ve toplumda kadın erkek eşitliğinin okul çağlarından itibaren ön plana çıkarılmasına fırsat sunar. Eğitimde kızlar ve erkeklerin bir arada ya da ayrı olmalarından ziyade eğitimin niteliğinin, öğrencilerin yeteneklerine göre yönlendirilebildikleri, gereken materyaller ve uygun fiziki koşullarla nasıl daha iyi bir eğitimin sağlanabileceğinin tartışılmasına ihtiyaç vardır. 

ÖNEMLİ BİR ÖĞRENME SÜRECİ
Karma eğitimin zararları arasında değerlendirilen bir diğer konu ise öğrencilerin derslerden çok kız-erkek ilişkilerine yönelmesi, birbirlerine kendilerini beğendirme çabasına girmeleri ve kız öğrencilerin tacize uğraması. Burada çocuğun cinsel gelişiminden başlayıp bireyin toplumsal yaşama dâhil olmasına kadar giden bir süreci kısaca anlatma ihtiyacı doğuyor. 
Üç yaşlarında cinsel kimliğini tanıyan çocuk kendini ve farklı olanı keşfetme çabası içindedir. 7 yaşlarına kadar kız ve erkek çocuklar bir arada oynarlar. Evcilik ya da doktorculuk gibi oyunları düşünelim. Bu oyunlar, çocukların karşı cinse dair meraklarını giderebilmeleri için kullandıkları en basit yöntemdir. Merakını gidermiş olan çocuklar ilkokul çağlarında kendi cinsiyetlerinden olanlarla bir arada oynama eğilimdedirler. Erkekler ve kızlar farklı oyunlar kurar, gruplaşır, birbirleriyle zıtlaşma ve aralarında geçimsizlik görülür. Ergenlik dönemiyle birlikte hızlı fiziksel ve duygusal değişiklikler sürecine girmiş olan genç kız ve erkeklerde yeniden birbirleriyle arkadaşlık etme isteği başlar. Bu dönemde karşı cinsten biriyle arkadaşlık etmek kişiyi yetişkinler arasındaki sağlıklı sosyal ve cinsel ilişkilere hazırlayan önemli bir öğrenme sürecidir. 

ÖNCEKİ HABER

Devlet, cezasızlıkla suçları meşrulaştırıyor

SONRAKİ HABER

Aile hekimleri nöbete gitmedi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...