19 Şubat 2016 01:00

Ankara bombası: Neye/kime 'dur' demeliyiz?

Ankara bombası: Neye/kime 'dur' demeliyiz?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye’nin Suriye’ye müdahale politikalarının öncülüğüne soyunduğu 2011’den bu yana bombalı terör saldırıları, ülke siyasetinin bir parçası haline geldi/getirildi. 2012’den bu yana Gaziantep, Cilvegözü ve Reyhanlı saldırıları ile başlayıp son bir yılda Diyarbakır, Suruç, Ankara, İstanbul ile devam eden bir saldırı zinciri bu. Bu saldırıların failleri ya da tetikçileri kimler olursa olsun ülkeyi yöneten AKP iktidarı, bugüne kadar hep aynı şeyi yaptı: Bu saldırıları ülke ve Bölge siyasetini kendi çıkarları temelinde dizayn etmek için kullandı. Bu konuda uzun uzun siyasi tespitler yapmaya gerek yok. AKP-Erdoğan iktidarının bu saldırıları siyaseti dizayn etmek için nasıl kullandığını görmek için 7 Haziran seçimlerinden sonra patlayan/patlatılan bombalara ve 1 Kasım seçimlerinden çıkan sonuçlara bakmak yeter.
Ankara’da önceki gün İnönü Bulvarı’nda yapılan bombalı saldırı sonrasında iktidarın ilk refleksi yine bu saldırıyı kendi politikalarına meşruluk sağlamak için kullanmak oldu. Başbakan Davutoğlu, jet hızıyla bu saldırıyı PKK ve YPG’nin birlikte yaptığını açıkladı. Böylece ülke içinde PKK’ye ve sınırda PYD’nin içinde yer aldığı Demokratik Suriye Güçlerine yapılan saldırılara siyasi gerekçe yaratılmış oldu! Oysa 10 Ekim’de Ankara’da barış güçlerine yönelik IŞİD tarafında yapılan bombalı saldırı sonrası iktidar “kokteyl terör” açıklamaları ile saldırıyı gerçekleştirenleri ve arkasındaki güçleri günlerce gizlemeye çalışmıştı. Çünkü o zaman AKP iktidarı ile ilişkisi bütün dünyada tartışılan IŞİD’in saldırıyı sınırda nasıl planlayıp eylemcilerin ellerini kollarını sallaya sallaya Ankara’ya nasıl geldiklerinin ortaya çıkması, iktidarın işine gelmiyordu.
Öncelikle şunu söyleyelim, Ankara saldırısını ülke içinde Kürt hareketine karşı sürdürülen savaşı meşrulaştırmak için kullanmaya çalışmak, ülkeyi çok tehlikeli bir çatışma ortamına sürüklemekten başka bir işe yaramaz. Evet, KCK Eş Başkanı Cemil Bayık, Ankara saldırısının bir misilleme saldırısı olabileceğini açıkladı. Yani bu saldırının geçmişte ülkenin batısında TAK tarafından yapılan saldırılar gibi, PKK’ye yakın gruplar tarafından yapılmış olması muhtemel.
Peki, Ankara saldırısı böylesi gruplar tarafından yapılmış olsa bile bundan hangi sonuçları çıkarmamız gerekiyor?
Mesela o zaman iktidarın göstermeye çalıştığı gibi Kürt kentlerinin kuşatılıp bombalanmasını meşru görmeye mi başlayacağız? Açıktır ki, bu yaklaşım ülkenin batısını benzer saldırılara açık getirmekle kalmayacak, Türk ve Kürt halklarının birlikte yaşam zeminini de büyük ölçüde tahrip edecektir. Oysa bu ülkede barış ve huzur isteyenlerin yapması gereken ilk şey, iktidarın ülkeyi böylesi saldırılara açık hale getiren politikalarının sorgulanmasıdır. Yani bu saldırı Kürt sorununu savaş ve şiddetle çözme politikasının olası sonuçları üzerine oturup bir kez daha düşünmeyi zorunlu hale getiriyor.
Ülkeyi halklar arasında boğazlaşmaya sürükleyebilecek bu tehlikeli gidişata evet mi diyeceğiz; yoksa barışçıl çözüm için savaşın durdurulup yeniden müzakere masasına dönülmesini mi savunacağız? Bugün yanıtlanması gereken soru budur.
Bu saldırının PYD/YPG’nin üzerine yıkılmaya çalışılmasına gelince…
YPG’nin en güçlü bileşeni olduğu Demokratik Suriye Güçleri, Türk ordusunun günlerdir sınırdan sürdürdüğü saldırılara bile yanıt vermemişken YPG’nin Ankara’daki saldırıyı gerçekleştirdiği açıklamalarının inandırıcı bir tarafı olmadığı açıktır. Ama daha önce de söylediğimiz gibi ülkeyi yöneten AKP-Erdoğan iktidarının, bütün dünyada IŞİD’e karşı savaşan demokratik bir güç olarak gördüğü PYD’nin bir “terör örgütü” olarak kabul edilmesini istediği bir sır değil. Dolayısıyla siyasi iktidar, saldırıyı bu örgüt ile ilişkilendirmeyi kendi politik yöneliminin bir gereği olarak görüyor. Böylece hem Demokratik Suriye Güçlerine karşı sınırdan yapılan bombardımana, hem de olası sınır ötesi kara harekatına gerekçe yaratılmış oluyor.
Sonuç olarak, iktidarın gerçekleri karartmak için yaptığı bütün girişimlere rağmen Ankara saldırısı bize iktidarın ülkeyi böylesi saldırılarına açık hale getiren politikaları sorgulanmadıkça bu saldırıların hangi örgüt tarafından yapıldığının, kimlere yaptırıldığının ikincil önemde bir soru/sorun olarak kaldığını gösteriyor. Türk, Kürt, her milliyetten halk güçleri olarak iktidarın bize bombalarla çizdiği yoldan mı gideceğiz, yoksa ülkede ve Bölge’de barış ve kardeşlik içinde yaşayacağımız bir gelecek için içeride ve dışarıda savaş ve müdahaleye dayalı politikalara ‘dur’ mu diyeceğiz? Ankara’da patlayan bomba, artık bu sorunun cevabını vermek için fazla zamanımızın kalmadığı gösteriyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa