06 Şubat 2016 00:47

Cizre birkaç güne biter mi!

Cizre birkaç güne biter mi!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cizre’de iki ayı aşan bir vahşet yaşanıyor. Cizre üzerinden bir hesap sonuçlandırılmak isteniyor. Devlet oraya yükleniyor. Hedef Cizre’yi bitirmekmiş...
Bakan öyle söylüyor... ‘Cizre bir kaç güne biter’ diyor...
Günlerdir bir bodrumda can çekişen insanların ölümünü izleten bir iktidar var. Kürt halkını ve Türkiye’nin eşitlik, barış ve demokrasi isteyen halklarını Sur, Silopi, Cizre üzerinden şiddet ve ölümlerle hizaya getirmeyi hesaplıyorlar.
Kürt halkını bodrumlarda ölüme terk ederek, acı çektirerek teslim alacağını düşünen bir zihniyetle yönetiliyoruz.
İnsanlar günlerdir can çekişiyor, ama ne ulaşılıyor, ne de ulaşılmasına müsaade ediyor.
Dün yeni bir katliam daha yaşandı. Topa tutulan evin bodruma sığınan 37 kişiden 9’u silahların çıkardığı yangında yanarak can verdi. 25 yaralı ölümle pençeleşiyor. İtfaiyenin gidişine, yangını söndürmesine bile engel oldular.
Cizre’nin bodrumlarını krematoryumlara çevirdiler. Hitler’in Yahudilere yaptığını, başka bir biçimde Kürtlere yapan bir zihniyetle karşı karşıyayız.
İçişleri Bakanı Efkan Ala ise müjde veriyor; ateşle kuşatmaya alınmış Cizre’nin bir kaç güne biteceğini söylüyor... Başbakan Master Planı açıklıyor.
O Cizre ki, her saniyesi, her dakikası bir cehennem, her saati bir yıl, her günü bir asra bedel bir süreç içinde... Tankla, topla, keskin nişancılarla, PÖH, JÖH gibi JİTEM’in günümüz versiyonlarıyla iki ayı aşkın süredir hedefte.
Küçük ama tarihe mal olmuş, Kürt’ün masallarına, hikayelerine, efsanelerine, şarkılarına, danslarına, govendlerine kaynaklık etmiş kadim bir şehirdir Cizre.
Cizre birkaç güne biter mi..
Birkaç güne biter diyor bakan...
Neden söz ediliyor....
Ne demek bir kaç güne bitmesi...
Nedir birkaç güne bitecek olan...
Cizre nasıl bitecek, kim kimi bitiriyor, neyi bitirmeyi hedefliyorsunuz... Hem de bir kaç güne kadar...
Orhan Doğan’ın cenazesine katıldığımızda sıcak bir hava vardı Cizre’de.
Acı da eklenince boğucu bir hava... Ama on binler uğurlamıştı Orhan Doğan’ı... Yediden yetmişe boşalmıştı Cizre... Evlerinde kimse kalmamış, herkes sokağa çıkmıştı... Cizre boşalmış, caddeler taşmıştı... Cizre evladına ağlıyor, ona sonsuz sevgi ve saygısını gösteriyor, özgür geleceği haykırıyordu... O zaman nakşetmişti, geleceğe özlemin derinliği...
Kavaklıkta, bir parkta serinlemiştik, taziyeleri orada kabul etmişti ailesi, dostları... O zaman düşünmüştüm kim taziye sahibi, kim taziyede bulunan diye...
Orhan Doğan’ın TBMM’den, yani Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkarılarak sürüklendiği anı unutmak mümkün değil ve on yılı aşan cezaevi süreci...
Ensesine basılarak bir Toros’a sürüklendiği an hiç silinmemek üzere tarihin büyük defterine kaydedilmiştir. Acı hepimizindi. Büyük bir acı bırakarak, ama aynı zamanda büyük bir miras, bir mücadele kültürü, barış direnişi geleneği bırakarak aramızdan ayrılmıştı Orhan Doğan...
Tahir Elçi de Cizre’liydi. Tek kurşunla ensesinden vurarak öldürdüler.
Cizîra Botan, ne evlatlar yetiştirmiş, ne mücadelelere, ne direnişlere sahne olmuş, ne çok Kürt beyliğine/özerkliğine konaklık etmiştir.
Suyundan mı, havasından mı, ekmeğinden midir bilinmez ama, bilinen bir gerçek varsa o da Cizre’nin öyle bir kaç güne bitmeyeceğidir.
Cizîr bitmez... Zulme teslim olmaz. Acıya katlanır, ölüme direnir, dünyanın yükünü sırtlanır ama insanlığın onurunu temsil ettiğini bilir... Oralara çok sefer olduğunu ama insanlığı alt ederek, özgürlük ateşini söndürerek zafer kazanılamadığını gösteren onca tarih var önümüzde.
Öyle cuma hutbeleriyle, ‘Master Plan’larıyla, 7 ana başlıktan oluşan ‘Terörle Mücadele Eylem Planı’nıyla Mardin konuşmalarıyla, her cuma bir şehirde, bir camide namaz kılma hesaplarıyla Kürt halkının eşitlik, barış ve demokrasi taleplerini bastırmak mümkün olmaz. Ve Cizre birkaç güne bitmez!
Kürt de, Türk de, cihan alem de biliyor tüm hesapları, tüm zalimliği...
Güya İslam silahıyla Kürt’ü kafesleyeceksiniz. Güya sureti haktan gözükerek, kaleyi içeriden fethedeceksiniz...
Ama o günler geçti...
Artık ne siz maskelisiniz, ne de Kürtler eski Kürtler...
Suriye için de söylenmişti, bir kaç güne kalmaz demiştiniz, Emevi Camii’nde namaz kılma hesapları yapılmıştı... Neler neler hayal edilmişti... IŞİD’e güvenilmiş, onun açtığı yoldan ilerleneceği hesaplanmıştı, ama gördüğünüz gibi Rojava bir halk yönetimine sahip ve onca göz yaşına, onca acıya mal olan politikalarınıza rağmen Emevi Camii’nde namaz kılarak İslami bir kez daha amaçlarınıza alet etmeyi başaramadınız.
Görünen o ki, Cizre bir kaç güne bitmez ama sizin bir kaç vakte kadar ne olacağınızı kestirmek zor!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...