11 Mart 2015 00:50

SSK Hastaneleri: Devletin sol yanı

SSK Hastaneleri: Devletin sol yanı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

SSK Sağlık kurumlarının Sağlık Bakanlığına devredilmesinin üzerinden on yıl geçti. Tansu Çiller’in “son sosyalist kale” olarak tanımladığı bu yapıyı yıkmak AKP hükümetine nasip oldu. Neden “sosyalist kale” olarak tanımlanmıştı dönemin başbakanınca dönüp bakalım.

SSK hastaneleri sağlığın finansman ve hizmet sunumunun tek elden yürütüldüğü ülkedeki yegane örnekti. Yani işçilerden kesilmiş primlerle oluşan bütçe ile kendi hastanelerini, eczanelerini hatta ilaç fabrikasını kurmuştu. İstisnalar dışında sağlık hizmeti satın almıyordu. 

SSK hastanelerinde döner sermaye yoktu. İşletme yani kâr mantığı ile kurulmamıştı. Ne poliklinikte ne tetkikte hastadan para alınmazdı. Döner sermaye olmadığı için performansa dayalı personel ücretlemesi de yoktu. Hizmet rekabete dayalı olarak değil ekip dayanışması ile yerine getirilirdi.

Geldik bugüne!

Şimdi üç uzman hekimin maaş toplamı bir emekli hakim maaşı etmiyor. Gerek hekim gerek diğer sağlık emekçilerinin gelirleri döner sermaye gelirleri ile ilişkilendirilmiş durumda. AKP’nin bu “kazan kazan” formülüne sanırım yabancı değilsiniz. Salt sağlıkta değil uluslararası ilişkilerde de bu “kazan kazan” cümlesine sığınıyorlar. Peki, kazanan onlarsa kaybeden kim? “Kazan kazan” dediler MİT tIr’ları ile Suriye’ye silah gönderdiler; peki kaybeden kim? Yetmedi sınırdaIŞİD ile samimi pozlar verdiler; sormak gerek, kazandı iseler kaybeden kim? Ya sağlıkta?

Hastalar polikliniğe gittiğinde kamu hastanelerinde hekim ile aralarında bir bilgisayar ekranı belirir. Peki, ne yazar ekranında? Siz anlatırsınız yakınmalarınızı, hekim tanıya ulaşmak için tetkik planlamaya başlar. Ne zaman ki istenen tetkikler kırk küsur liraya ulaşır ekranda bir yazı belirir: “Dikkat limiti aştınız”. Der ki AKP’li yıllarımızın Sağlık Bakanlığı eğer bu tetkiklerin bir kısmını silmezsen ey hekim, hastane zarar eder. “Zarar” olunca da senin döner sermayeye endeksli maaşın azalır. Ne güzel ki hekimlerin çoğunluğu bu “gayriahlaki” teklife uymuyorlar. İşte bundandır SSK hastanelerine “Son sosyalist kale deyip yıkmak için yemin etmesi Tansu Çiller’in”. Nasip AKP’ye imiş.

Aslında bir gecede yıkılmadı SSK hastaneleri. Hayatımızın Turgut Özal’lı yıllarından başlayarak önce kalp anjiyosu, kalp ameliyatları yapması yasaklandı. Uzunca yıllar SSK hastanelerinin nerede ise tamamına tek bir kalp damar cerrahisi kadrosu dahi açılmadı. Yetmedi, BT ve MRG gibi görüntüleme cihazlarının alınması yasaklandı. Daha da ileri giderek hastane yardım derneklerinin aldığı bu cihazların ruhsatlarını iptal ettiler, ilgili başhekimler hakkında dava açtılar. Öyle ya, kâr amaçlı düşünenler için tıbbın en kârlı kalemleri idi bunlar ve özel sektörden hizmet satın alarak zarar etmeliydi SSK hastaneleri!

Evet, on yıl geçti üzerinden SSK hastanelerinin işçilerin alın terinden koparılmasının. Artık SSK ilaç fabrikası da yok, yerinde yeller esiyor. Devir aşamasında trilyonlarca liralık ilaç çürümeye terkedildi. Devirden bir gün önce misal eczanelerde 15 liraya satılan bir mide ilacını ihale ile bir liraya alan SSK hastaneleri aynı ilacı devirden bir gün sonra 13 liraya almaya başladılar!

Şimdi işçiler kendi hastanelerinin kapısından içeri girebilmek için her bir hekim muayenesine eskinin SSK şimdinin eğitim hastanelerinde 15 lira ödemek zorunda. Buna “ayak bastı parası” da diyebilirsiniz!
 Evet, boşuna değildi ardışık iktidarların “SSK’yi yıkılması gereken son kale” olarak ilan etmesi. Ancak emin olun ki SSK’nin hayaleti bile ürkütüyor bu muktedirleri. “Kârı özelleştirip zararı kamulaştıran”, sağlığımızı piyasanın insafına bırakan bu yönetim anlayışını tersyüz etmek mümkün. Ve HDK’den aldığı güçle HDP bu tersyüz meselesinin sahici tek öznesi.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...