23 Şubat 2015 01:00

Süleyman Şah ve Çin füzeleri hamleleri

Süleyman Şah ve Çin füzeleri hamleleri

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Aslında Rusya’yla ilişkileri de katmak gerek. Ne ölçüde olduğu belli olmasa da, Erdoğan’la anlaşan Putin, Rusya’dan Türkiye’ye taşınacak doğalgazın Trakya’da kurulacak bir terminal üzerinden Avrupa’ya ihraç edileceğini açıklamıştı. “Türk Akım” adı konmuştu. Ukrayna ile arası bozulunca Rusya böyle bir eğilim içine girmişti. “Ukrayna ile arası bozulmak” tabii ki sadece Ukrayna ile arası bozulmak değildi, ama asıl ABD ile bozuşmaydı ki, Hollande ile Merkel, yanlarına “Amerikancı” Sarkozy’i de alarak, NATO harekatı dayatan Amerikan planları karşısında “Rusya’dan vazgeçemeyiz” demiş ve ABD’yi Rusya karşısında yanlız bırakmışlardı.
Türkiye? Türkiye çoktandır “üst akıl” göndermesinde bulunduğu Amerika’yla problemli görünmekteydi ve “Türk Akımı” ile yaptığı ya da doğrusu kendi onayıyla Putin’in yaptığı hamle dolayısıyla, ABD ile Rusya arasında, en azından Almanya’yla Fransa gibi “tarafsız” durmaktaydı. Hatta bu “hayırhah tarafsızlık” Rusya’dan yana görünmekteydi. Olur mu? Görüntü bu!
Gerçi Menderes’in sonu buradan gelmiş, Amerikalılar onun “ipi”ni, halkın desteğini önemli ölçüde kaybettiği ve ABD ile arası “şekerrenk” olduğunda ettiği “öyleyse biz Rusya’yla...” lafları nedeniyle çekmişlerdi. Tayyip Bey bunu biliyor ve boşuna “biz kefenimiz boynumuzda yola çıktık..” demiyordu!
İşi gerçekten zordu. Sadece halkla uğraşsa neyse.. O cenahta şimdilik zehirli gazla tazyikli su ve plastik mermi işe yarıyor görünüyordu. Muhalefetten vekillerin de kafası gözü yarılır, olmadı, Meclis merdivenlerinden atılırlar, sorun hallolur gibi olurdu.
Ama ya Amerika? Ya aralarında sorun olsa bile Batı? Onlara karşı güç yeter miydi? Gerçi, Tabii ki “evladı Fatihan”dı arkadaşlar, hatta “evladı Resul”düler, ama Amerika bunlardan anlamaz, ürkmezdi.
Epey uzatılmıştı, ama “eğit-donat” konusunda sıkışılınca, askerler aracılığıyla Arap ellerinde anlaşma imzalanmıştı. Ama büyüklenmeden geri kalınmamıştı: Amerika “hayır” dese de, “hem rejim güçlerine hem IŞİD’e karşı” donatılacaktı eğitilen Suriyeli muhalifler. Kimdi “IŞİD Karşıtı Koalisyon”un patronu, görecekti Amerikalılar!
Suriyeli muhaliflerin kimi hedefleyecekleri sorunu kesmiyordu. Bir de Cumartesi gecesi TSK özel birlikleri çok sayıda tank ve zırhlı ve hava desteğiyle Süleyman Şah’ın sandukasını alıp getirdiler. Kobanê’den geçmişlerdi Suriye’ye. “Biz senin silah verip desteklediğin Kürtlerin Suriye topraklarındaki varlıklarını ezeriz” mi demek istemişlerdi? Politikayı da taktiği de öğrenmişler, IŞİD bahanesiyle Suriye Kürdistan’ı toprakları “bizim yolgeçen hanımız” mesajı mı vermekteydiler? Üstelik göğüslerini gere gere “kimseden izin almadık”, “harekat başladıktan sonra haber verdik” demelerine bakılırsa “üst akıl”ı da takmıyorlardı!
Suriye hamlesi de kesmemiş olmalı ki, birkaç gündür Çin füzeleri yeniden gündemde.
TSK envanterine girecek “savunma füzeleri” ihalesi birkaç kez ertelenmiş, Batı tarafından Çin füzelerinin NATO savunma sistemine entgre edilemeyeceği ileri sürülünce ikinci sıradaki Batılı şirkete bir daha çağrı yapılmış, olmayınca, Savunma Bakanı İ. Yılmaz, CHP’li vekilin sorusu üzerine açıklamıştı: “Füzeler NATO sistemine entegre edilmeyecek”, “milli” olacaktı! AKP yandaşı gazetelerde “ihalenin Çin’e verildiği” yazılıp çizilmeye başlanmıştı bile.
“Üst akıl” adı takılarak İsrail’in yanında  Mısır darbesi destekçiliğiyle suçlanan ABD karşısında, önce “Türk Akım”la Rusya’yla ilişkiler geliştirme peşine düşme, sonra Suriye’ye girip çıkma ve en son Çin füzeleri. Çaresiz kalınca Şanghay İşbirliği Örgütü’ne mi eğilim gösteriyor Tayyip Bey? Kişisel karar sorunu olsa.. Koca bir sistem ama!.. Yemez ve yedirmezler!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...