19 Ocak 2020 00:22

19 Ocak: Yüzleş!

Fotoğraf: Cansu Pişkin/Evrensel

Paylaş

19 Ocak 2007’den bugüne, o kara kapkara günden bu yana, her 19 Ocak öncesi aynı çağrı yapılıyor. Yüzleş! Yüzleş! Yüzleş! Ama rejim tam tersine, her geçen yıl daha da tersine gidiyor. Çünkü rejim kapkara karanlığın ta kendisi...

Rejim değil yüzleşmek, yüzleşilmesi gereken ne varsa artık sahipleniyor ve savunuyor. Savaş ve savaşının sürmesi için gereken “yerli ve milli” yalanlar havada uçuşuyor. Müslümanlar soykırım yapmaz! Milliyetçiler katliam yapmaz! Türkler seçilmiş saf bir ırktır! Türk demek Müslüman demek! Rejimin sürmesi için gerekli her yalan artık rejim ve papağanları için önemli bir araç.

Resmi tarih şöyle söylüyor sanki: Hrant Dink hiç bilinmeyen bir galaksiden gelenler tarafından katledildi. Hani, Maraş Katliamı’nı gerçekleştirenlerin geldiği o galaksiden. Tıpkı, 6-7 Eylül Pogromu’nu gerçekleştirenler gibi. O galaksi çok kötü bir galaksi. Soykırım ise zaten olamaz, olabilemez ve asla konuşulamaz.

Her 19 Ocak dile getirilen, dile getirilmesi bile içten geçirilen dilek, 19 Ocak’ın Yüzleşme Günü ilan edilmesi. Yalnız Hrant Dink için değil. İnsanları insanlıktan çıkaran, birer katile dönüştüren o karanlığın tüm kurbanları için. Sayısını hiç bilmediğimiz, yüz binler, milyonlar için. Ama rejimin tarihe geçirmek istediği günler farklı. Sur’un Kurtuluşu, Afrin’in Zeytin Dalı ile Yükselişi, Barış Pınarı Günü, Libya’nın Dirilişi, vs.

Her 19 Ocak bize Rakel Dink’in sözlerini anımsatıyor. Bebekten karanlık yaratmayı. Bugün var olan rejim bebekleri karanlık sunmayı sürdürüyor. Bebekler dogmaları, kin ve nefreti belleyerek büyüyecekler; büyüyünce ölecekler, öldürecekler. Çünkü tek adam rejimi bunu istiyor. Ölüm siyaseti ve savaş siyaseti, madalyonun iki yüzü gibi.

Bugün bebekten karanlık yaratmayı isteyenlere karşı mücadele günü. Bugün kardeşimiz Rakel Dink’in sözlerini bir kez daha anımsamak gerekiyor.

Sevgili dostlar, bugün bedenimin yarısını, sevgilimi, çocuklarımın babasını, sizin kardeşinizi uğurluyoruz. Sağdakine, soldakine, öndekine, arkadakine rahatsızlık saygısızlık vermeden, sloganlar pankartlar açmadan sessiz bir yürüyüş gerçekleştiriyoruz. Bugün sessizlik ile büyük bir ses yükselteceğiz. Bugün derinliklerin ışığa yükseldiği günün başlangıcıdır.

Yaşı kaç olursa olsun; 17 veya 27, katil kim olursa olsun, bir zamanlar bebek olduklarını biliyorum. Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz kardeşlerim…

Kardeşlerim,

Onun doğruluğa olan sevgisi, şeffaflığa olan sevgisi, dostuna olan sevgisi onu buraya getirdi. Korkuya meydan okuyan sevgisi onu büyüttü. Diyorlar ki “O büyük bir adamdı.” Size sorarım:”O büyük mü doğdu?” Hayır! O da bizim gibi doğdu. O gökten değildi o da topraktandı. Bizim gibi çürüyen bir beden! Fakat yaşayan ruhu, yaptığı iş, kullandığı üslup gözlerindeki, yüreğindeki sevgi onu büyük yaptı. İnsan kendiliğinden büyük olmaz. İnsanı yaptıkları büyük yapar… Evet o büyük oldu, çünkü büyük düşündü, büyük söyledi. Bugün buraya gelerek hepiniz büyük düşündünüz. Sessizce büyük konuştunuz, siz de büyüksünüz. Bugünle kalmayın bu kadarla yetinmeyin.

O, bugün Türkiye’de milat yaptı, sizler de mührü oldunuz. Onunla manşetler, onunla konuşmalar, yasaklar değişti. Onun için dokunulmazlar veya tabular yoktu. Kelamda dediği gibi yüreğinden taştı. Büyük bir bedel ödedi. Bedellerin ödendiği gelecekler Hrantları severek Hrantlara inanarak olur, nefretle, hakaretle, kanı kandan üstün tutarak olmaz. Bu yükseliş karşındakini kendin gibi görerek kendin gibi sayarak, kendin sayarak olur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...