13 Temmuz 2014 17:53

Örgütlülüğün Anadolu’daki ilk kolektif yüzü

Bu yapının mesel olduğunu sadece 10 bin kişilik bir ordu oluşturmasından değil aynı zamanda Aydınoğulları ve Osmanlı Devleti’nin her fırsatta yağmaladığı Sakız Adası’nın Rum gemicilerini, sırf Yahudi oldukları için iki kat vergi veren esnafı da yanına almış olmasından anlıyoruz

Örgütlülüğün Anadolu’daki  ilk kolektif yüzü
Paylaş

Sinancem Alikoç
ODTÜ

O kımıldanmadan baktı
Kayalardan
İki gözü iki kartal gibi indi ovaya.
Böylece tanımlamış Nazım Börklüce Mustafa’yı. Böyle anlatmış ne kadar mert, korkusuz ve yiğit olduğunu.
Ankara - Aydın otobüsüyle memlekete dönüyorum. İki, bilemedin üç gün sonra da köye gideceğimin heyecanıyla seyrediyor yol. Otobüs mola verince her zaman olduğu gibi indi yolcular arabadan sigara tüttürmek için. Sonradan Karabük’te bilgisayar mühendisliği okuduklarını öğrendiğim iki hemşerim Aydın’a has konuşma yöntemleriyle hararetli bir şekilde bir şeyi tartışırlarken kulak misafiri oldum. Biri bastırıyor diğerini hafiften. Konuşma sesini yükselterek; ‘Bak arkadaş, bu adam kocaman orduyu dikmiş devletin karşısına, belli sözlerinde haklı karşılık bulmuş, sen niye anlamayıpdurun beni.’ Karşıdaki de ısrarcı anlamamakta; ‘Bizim oğlan sen kafayı hepten yedin gari. Ule! Ben de senin dediğini deyipduru, arkasında İslam’ı yok etmek isteyenler olmasa bu adam nasıl toplasın o kadar orduyu. Ne deyipdurular ona lobi midir nedir, ondan kurmuş işte.’ Tartışma böyle uzayıp gidiyor ve bir soru işareti bırakıyor kafada: Kimdi bu Börklüce Mustafa ve nasıl böyle bir gücü toplamıştı Güzelcehisar’da. (O zamanlar Aydın’ın resmi adı)
YALNIZCA MÜSLÜMANLAR DEĞİL
Anadolu’da örgütlülük Türkler açısından 11. yy’da tekke ve zaviyeler ile başladı. Ahmed Yesevi’nin müridleri ve nice Horasan mollası Orta Asya’yı kasıp kavuran Moğal istilasından kaçarken öteki dünyayı düşünmeye daha çok yaklaşmışlar ve Anadoludaki ilk İslam örgütlülüklerini kurmuşlar. Fakat Börklüce’nin oluşturduğu yapı -Dede Sultan’ın (Şeyh Bedrettin’in Aydın vilayetinde Börklüce tarafından yayılan ismi) ona verdiği tahsilden ve fıkhi yorumlardan geliyor olsa gerek- çok daha farklı. Kolektifliği özümsemiş, üretimin her daim üreticiden yana olmasını savunmuş. Ve bu yapının mesel olduğunu sadece 10 bin kişilik bir ordu oluşturmasından değil aynı zamanda Aydınoğulları ve Osmanlı Devleti’nin her fırsatta yağmaladığı Sakız Adası’nın Rum gemicilerini, sırf Yahudi oldukları için iki kat vergi veren esnafı da yanına almış olmasından anlıyoruz.
İSYAN ATEŞİNİ YAKMA VAKTİ GELDİ
Bir Türkmen savaşçısı olan Börklüce’nin hikayesi Musa Çelebi’nin kadıaskeri olan Şeyh Beddrettin’in kendisini kethüdası olarak almasıyla başlar. Sonra Balkanlarda sultanlığını ilan eden Musa Çelebi’nin kardeşi Mehmed Çelebi’ye Vize ve Çamurlu Derbent savaşlarında yenilmesiyle şeyhi ile birlikte İznik’e sürgüne gider. Bedrettin’in Vahdet-i Vücud (Yaratanla yaratılanın tek vücutta olduğunu söyleyen mutasavvuf felsefe) felsefesi ile yazdığı Varidat ve Tehsil kitaplarını okuyan Mustafa, şeyhinin devlet ile ideolojik bir savaşa girdiğini anlar ve bunun bir parçası olmak için müridi olur. Bunları sesli konuşmanın zamanı değildir ama.
Mustafa Anadolu’nun dört bir yanına gider ve şeyhinin kelamını sessizce yayar. İznik’e geri dödüğünde Mustafa mücadelesine bir çok nefer katmıştır, bunlardan biri de Beddrettin’in en ön savunucularından Torlak Kemal’dir. Hatta bazı kaynaklara göre Kemal’i de Börklüce örgütlemiştir. Üreticinin hakkını gasp eden, kendinden olmayana zulmeden devlete ve onun sürdürdüğü düzene isyan ateşini yakma vakti gelmişti. Lakin bunu gösterişli yapmanın hiçbir anlamı yoktu. Önce halkın derdini bilecekler, İslam’ın hakiki kelamını yayacaklar, sonra da gerekirse savaşacaklardı.
TÜTÜN REJİSİ RAHATSIZ OLDU
Torlak Kemal Manisa’ya giderken Börklüce de Aydın’a gönderildi. Memleketiydi orası. Çocukluğu orada geçmişti ve oranın fiziki ve sosyal durumunu en iyi o biliyordu. Mustafa bütün bağlantılarını kullanarak vilayetin en küçük köyüne, en görünmez tekkesine kadar kelamı yaydı. Sakızlı Rum gemicilere, Yahudi esnafa ve Türkmen köylülerine ırk, din ve dil ayırt etmeden yaydı kelamı. Ancak Teke Beylerbeyi, tütün rejisi rahatsız olmuştu bu kelamdan. Şeyh’in müridleri Börklüce önderliğinde askerle, rejinin tüccarlarına ve beylerbeyinin paralı misyonerlerine karşı duruyor ve üreticilerin, emeği ile aç kalan Aydın halkının yanında saf tutuyordu.
‘TİZ VURUN KELLESİNİ’
Aydın halkı Mustafa ve diğer Dede Sultan müridlerinin safına katılıyordu. Üreticinin, emekçinin ateşini yanına almış bu isyanla ne beylerbeyi başa çıkıyordu ne de reji. Saray-ı Hümayun’a haber edildi. Yıldırım Bayezid’in ‘Yıldırımın gürültüsü’ olarak bilinen oğlu Mehmed Sultan böbürlendi kibirinden, üç kelime döktü ağzından koca sultan; ‘Tiz vurun kellesini.’ Bu isyanın ateş olsa yakmayacağını, demir kılıç olsa kesmeyeceğini her fırsatta söyleyen sultan isyanı bastırmaya herhangi bir paşasını göndermemişti. İsyanı bastırmaya bizzat oğlu Amasya sancak beyi Şehzade Murad’ı gönderdi ki, Mustafa’nın başını kendi kanından biri alsın. Ama şehzade Murad’a kendi ordusuyla gitme izni vermedi. Büyük devşirme ordusunu gönderdi Murad ile. Acem atlarından damızlattığı beygirleri gönderdi ki yanında atların kuvvetli bacakları bu isyancı sürüsünü, onların kolektifçe işledikleri toprağı ve beraber ürettikleri mahsulleri ezsin. Daha yeni kurmuştu Devlet-i Ali’yi, böldürmezdi elin köylüsüne.
BÖRKLÜCE’NİN HİKAYESİ
Böyle bir güce nasıl dayansın yalın ayak, başı kabaklar ordusu. Lakin Mustafa’nın 10 bin yiğidi kendinden 5 kat fazla olan düşmanın siperlerine gözünü kırpmadan atladı. Dayanamadılar. Nice 10 binler öksüz kaldı Börklüce’yi infaz edince. Börklüce’yi Börklüce yapan köy köy, tekke tekke gezmesidir, insanları isyana katmasıdır, son sözde bile kelamını haykırmasıdır. Börklüce’nin hikayesi bölgedeki Celali isyanlarına örnek olmuştur ve daha nice Yetim Ali’lere, Atçalı Kel Mehmet’lere, Kerimoğlu Eyüb’lere; Şehzade Murad’ların, tütün rejilerinin sözcüleri olduğu sisteme çomak sokmak için ettikleri isyanda ışık tutmuştur.
Börklüce bugün Aydın’ın hiçbir köyünde bilinmez. Hikayesi anlatılmaz. Aydın’da her köyün bir efesi vardır. Bu efeler devlet derslerinde anlatıldığı gibi vatan millet sevgisinden dağlara çıkmış insanlar değildirler. Bu insanlar topraklarına, üretimlerine sahip çıkmak için devlete ve devletin çeşitli tarım rejilerine başkaldırmışlardır ve her zaman halkla bütünleşirler. İşte Aydın’ın köylerinde bu sayede hikayeler doğru şekilde anlatılır. Varsın Börklüce sadece bir küçük mola sohbetinde kalsın. Bölgenin isyan ateşini çeşitli manipülasyonlarla yok etmek isteyenlere karşı Börklüce gibi onlarca yiğit çıkmıştır, çıkacaktır.


RESMİ TARİH FARKLI GERÇEKLER FARKLI
Börklüce Mustafa devletin tarih kitaplarında sadece hain Bedrettin’in kelamını yaymaya giden bir ulak. 1940 toplumcu gerçekçi kuşağı ve yabancı türkologlara göre de cepheden cepheye koşan bir yiğit savaş kahramanı. Börklüce ünlü Sovyet Türkolog Radi Fiş’e göre Bedrettin’in; ‘Yarin yanığından gayrı her şeyde, her yerde, hep beraber diyebilmek’ şiyarıyla açtığı kelamını yaymakla kalmadı, onu uyguladı. Ve bunu sağlayan tek yol örgütlü bir güçtü.



ÖNCEKİ HABER

Memurun yüzde 93’ünün kredi borcu var

SONRAKİ HABER

IŞİD’in Ey Yarenler!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...