Eşyanın tarihi ruj
Antik Mısır’da doğal pigmentler ve hayvan yağları karıştırarak günümüz rujlarının temeli oluşturulmuştu. Kızıl kurşun ve demir oksit renk vermeleri için kullanılırken pas koku- sundan dolayı çeşitli esanslar eklenmiş.
Çivi yazılı bazı metinler, kadınların süsen çiçeği gibi bazı asitli bitkilerin sularını dudaklarını renklendirmek için kullandıklarından bahsediyor. Bu tür meyvelerin suları kanın dudaklara toplanmasını sağlar, uzunca bir dönem bu sayede dudaklar kızıl kalırdı.
Japon kadınların rujlarının temel maddesini katran ve balmumu oluşturuyordu. Balmumu ruju kalınlaştırıyordu. Ne enteresandır ki balmumu hâlâ rujların temel maddelerinden birini oluşturuyor.
Okyanusya’da kadınların rujlarının temel maddesi ki bu madde halen bazı ünlü markalırın da kullandığı, yumuşakçalardı.
Latin Amerika’da ve bazı doğu ülkelerinde rujlar kırmız böceğinin kurutulup, daha sonra dövilerek kırmızı toz haline getirilmiş carmin adı verilen boyadan yapılıyordu. Carmin Rusya’da da son derece popülerdi. Carmin’i pahalı bulan markalar bunun yerine pancar ve havuç suyu gibi malzemeleri kullanıyorlardı.
Bazı tarihi belgelerde kadınların dudaklarına ezilmiş turuncu kil sürmeleri korkutucu olarak gösteriliyor. Bu ruju kadınların dudaklarında ilk kez gören tacirlerin ödü kopuyormuş.
Engizisyon öncesinde Avrupalı kadınlar ruj olarak zincifre kullanıyorlarmış. Ancak bu madde sağlığa son derece zararlıydı.
RUJ SÜREN ERKEKLER DEVRİ
On sekizinci yüzyılda ruj sadece kadınlar değil erkekler arasında da son derece popülerdi. Fransız yargı sisteminde görevli erkekler yüzlerini ön plana çıkarmak için carmin ve yağı karıştırarak yaptıkları ruju sürüyorlardı.
Ruj bildiğimiz biçime ilk kez 1915 yılında geldi. Birkaç yıl sonra günlük alışkanlık haline geldi.
Evrensel'i Takip Et