Pervane üzerinden: Taliban yönetiminde kadın olmak
Bu tür rejimlerin kandan beslendiği, sadece bu filmden örneklerle net bir şekilde gözler önünde.

Filmden bir sahne
Kocaeli Üniversitesi öğrencisi
Pervane isminde bir kızın babasını hapisten kurtarmaya çalışmasını anlatan bir animasyon filmi. Bu hikayeyle birlikte İslami yani şer’i bir yönetim sisteminde cinsiyet eşitsizlikleri, kadın olmak gibi konular da işlenmektedir.
Animasyonun kalitesi inanılmaz. Kimi noktalarda bir tabloya bakıyormuş gibi hissediyorsun ve animasyon duyguları yansıtmakta da gayet başarılı. Bunun bir sebebi de, kimi noktalarda farklı animasyon tarzlarının kullanılması; bu durum animasyonun kalitesini inanılmaz artırıyor. Hikâye anlatımı, film içinde hikâyeyi anlatma tarzı duygusal ve gerçekçi. Yukarıda yazdığım gibi, animasyon bunu sağlıyor ve hikâyeyi kimi zaman bir masal kesiti gibi tekrar anlatıyor ve yaşatıyor karakterimize. Filmi bu iki kıstas üzerinden temel bir değerlendirmeye tabi tuttuğumda, film 10/10’luk bir animasyon filmi. Herkese izlemesini öneriyorum.
Taliban ve baskı uygulamaları
Bu film, İslami rejimlerdeki yaşamı örneğin bir sahnede Pervane babasıyla pazarda eşya satarken, eşyalarının üzerine köpek geliyor ve Pervane bağırarak köpeği kovuyor. Taliban muhafızları babasına “Bu kız neden bağırıyor?” diye soruyor ve babası “O daha çocuk.” diyor. Burada İslami rejimlerde çocuğa ve kadına yapılan baskı net bir şekilde ortada. Savaşın başka bir sahnesinde ise Pervane’nin babası hapse götürülmek üzere evden alınıyor, ancak suçsuz yere. Burada şeriatın adaleti sağlayamayacağı gösteriliyor. Başka bir sahnede Pervane ve annesi babasının tutukluluğuna itiraz etmek üzere dışarı çıktığında ise bir Taliban muhafızı onları durduruyor ve neden dışarıda olduklarını soruyor. İslami rejimlerde kadınların haklarının kısıtlandığına dair örneklerden biri de budur. Kadın kendisini açıklamaya çalıştığında ise şiddet gösteriyor. Bu tür rejimlerin kandan beslendiği, sadece bu filmden örneklerle net bir şekilde gözler önünde. Ayrıca filmde duygular daha ön plana alınmış ve buna bağlı olarak da şeriatın insanlar üzerinde yarattığı etki hem fiziksel şiddetle hem de duygusal şiddetle ortaya konmuştur. Bu tarz düzenlerde kadınlar, çocuklar ve devrimci/dönüştürücü düşüncedeki insanlara karşı çok sert baskılar uygulanmaktadır.
Kimi zaman bu gibi bir filmden, kimi zaman da Persepolis gibi bir çizgi romandan… Persepolis, İran’daki kara İslam devrimini Marjane Satrapi’nin gözünden, çocukluktan itibaren anlatan bir çizgi romandır. Aynı zamanda otobiyografik bir değer de taşır.
Bunun gibi içerikler ve Türkiye’deki bu aşırı İslamcı, iğrenç ötesi kitleyi gördüğümüzde; geçmişimizi –örneğin Sivas Madımak Katliamı’nı– unutmadığımızda ve son günlerde Leman Dergisi’ne yapılan iğrenç İslamcı saldırıyı da gördüğümüzde, bu tarz insanların gerçekten gericiliğin en tepe noktası olduğunu fark etmemizi sağlıyor. Ve onlara karşı direnmemizi, savaşmamızı…
Okuduğumuz, izlediğimiz, yaşadığımız ve öğrendiğimiz kadar yaşarız ve direniriz bence. Ben bu yüzden olabildiğince okuyorum, yaşıyorum, izliyorum, öğreniyorum ve yazmaya çalışıyorum.
(Genç Hayat)
Evrensel'i Takip Et