11 Mart 2018 03:08

İnsanların sarılamamasının boşluğunu şarkılar doldurur

Şerif Karataş, sanatçı Rewşan Çeliker ile şubat ayında dijital platformda yer alan Ax Lê Wesê albümünü ve müzikal yolculuğunu konuştu.

Paylaş

Şerif KARATAŞ

Tek sesliliğin dayatıldığı iklimde Rewşan Çeliker, çok sesli ve dilli şarkılarıyla ruhumuza dokunuyor, bize bir arada yaşama faziletini gösterebildiğimiz zamanları hatırlatıyor.

Rewşan Çeliker’in Ax Lê Wesê albümü, geçtiğimiz şubat ayında Digitalent Productions (Los Angeles) etiketiyle dijital platformlarda yerini aldı. 14 Mart’ta Cemiyet İstanbul’da düzenlenecek albüm tanıtım konseri öncesi kendisi ile müzikal yolculuğunu konuştuk.

13 yaşına kadar Bitlis’in Tatvan ilçesinde yaşayan Çeliker, sonra ailesi ile Mersin’e göç eder. Çocukluk yıllarında annesinin her gün söylediği kilamların (makam) tınısının hâlâ kulaklarında olduğunu anlatıyor. Tatvan’daki evlerinin göç yolları üzerinde olması sebebiyle her yıl Süphan Dağı yaylalarına çıkan dengbêj (ses icracısı) dayılarının sıkça evlerine uğradığını söylüyor. Bu uğramalar sırasında kurulan dengbêj divanında kilamlar ve destanların bazen geceler boyu sürdüğünü belirtiyor. 

Kürtçe yayın yapan Erivan radyosunun Çeliker’in annesi üzerindeki etkisi büyüktür: “Annem Erivan radyosunda çalınan Kürtçe kilam ve stranları (şarkı) ezbere biliyordu. Çocukluğumun geçtiği Serhat bölgesinde şarkı söylemek yaşamın bir parçasıydı. Günlük rutin işlerimiz sırasında biri yorulunca diğeri başlardı şarkı söylemeye. Kimse ‘Ben utanıyorum, söylemiyorum’ demezdi, konuşmak kadar doğaldı.”

KEMANLA BAŞLAYAN SERÜVEN 

Lise yıllarında ağabeyinin Çeliker’e aldığı bağlama ile şarkı söylemeye ilgisi artar. Üniversite döneminde ise İran’a yaptığı bir aile ziyareti sırasında kendisine çok istediği bir keman hediye edilir ve kemanla olan serüveni başlar. Rewşan Çeliker üniversite eğitimini Ankara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümünde tamamlar. O dönemde keman ve armoni derslerinin yanı sıra tiyatro ve yaratıcı drama üzerine de eğitimler alır. Daha sonra İstanbul’da Pera Güzel Sanatlar’da keman ve viyola eğitimini beş yıl kadar sürdürür. Çeşitli oda orkestraları, caz orkestralarında çalar. İstanbul Film Müzikleri Orkestrasının kurucuları arasında yer alır. 

Gitarist Vartkes Keşiş’in kurduğu Horizon grubu ile 2015 yılında yolları kesişir. Daha sonra grubun vokal değişikliği olunca Rewşan Çeliker’in müzikal yolculuğuna vokallik serüveni de eklenmiş olur. Şarkı söylemeye başlamasıyla beraber grubun repertuvarına Kürtçe şarkılar girer, Ermenice şarkılar daha çok yer almaya başlar. Çeliker, 2017’nin ortalarına gelindiğinde Keşiş ve yeni müzisyen dostlarıyla birlikte çalışmalarına solo olarak devam eder. 

Müzik onun için yaşamın bir parçasıdır. Klasik, geleneksel stranlarda çocukluğunu ve kurduğu hayalleri bulur hep. Geçmişle müzik ilişkisini, “Yıllar geçer, siz değişirsiniz, teknoloji, günlük yaşam alışkanlıkları değişir, çocukluk ezgileri ise daha güçlü bir şekilde var eder kendini benliğinizde. Giderek güvensizleşen ve insanların birbirine sarılmak isteyip de sarılmadığı bir dönemde oluşan bu boşluğu klasik geleneksel şarkılar dolduruyor. Anne ve baba gibi. Onlara sarılmak gibi bir şey” ifadeleriyle anlatıyor.

KÜRTÇEYE EN YAKIN MÜZİK ERMENİ MÜZİĞİ 

Dünya müzikleri içerisinde Kürtçeye en yakın müziğin Ermeni müziği olduğunu düşünüyor Çeliker. Geçmişte, dengbêj ile stranbêjlerin Ermeni müziğinden, Ermeni müzisyenlerin de Kürt müziğinden doğal temaslarla fazlasıyla beslendiklerini düşünüyor. 2011 yılında yolu Erivan’a düştüğünde bu düşüncesinin daha da pekiştiğini görür. Barış Melodileri Senfoni Orkestrasına viyola çalarak dahil olur. Gürcistan, Türkiye ve Ermenistan’dan müzisyenlerin dahil olduğu bu orkestraya Türkiye’den 12 müzisyenle katılır. Erivan’da dinlediği Ermeni ezgilerin tınıları kulağına hiç yabancı gelmez, bunların izini sürer. Yine 2014 yılında Kürtçe kadın sözlü geleneği üzerine hazırlayıp sunduğu “Dengên Bakûr” adlı programda, belleklerde unutulmaya yüz tutmuş geleneksel şarkıları köy köy arar, kayıtlarını alır.

‘İKİRCİLİKLİ DAVRANIYORUZ NİYEYSE...’

Tek sesliliğin dayatılmak istendiği bir dönemden geçmemize karşın Rewşan Çeliker, ezgilerini pek çok dilde seslendiriyor. “Çok dilimiz var yeryüzünde. Çok güzel şarkılarımız var. Biz aslında dünya müziklerini dinliyoruz sıklıkla. Fakat bunları icra ederken, bir başkasıyla paylaşırken biraz ikircikli davranıyoruz niyeyse...” diyor. 

Sanatla bağımızın gittikçe koparılmaya çalışıldığı bir dönemde Rewşan Çeliker şunları söylüyor: “Müzik her zaman her dönemde insanların akıl sağlığını korumak ve çıldırmamak için sarıldıkları, evrenin bize bahşettiği bir mucize. Bu nedenledir ki biz iyi zamanlarımızda da kötü zamanlarımızda da hep sanata sarılırız. Bir şey değişecekse, bana göre bu sanat aracılığıyla olacak.”

Keman, ukulele ve viyola çalan Rewşan Çeliker, “Enstrüman aslında hayal dünyasının; parmaklarınla, nefesinle, bedeninle mevcudiyet bulması gibi bir şey. Hayal ettiğin şeyi sese dönüştürüyor” diyor. Müzikal yolculuğuna, geleneksel ezgiler ve kendi bestelerini seslendirmenin yanı sıra, film müzikleri alanında üretimler yaparak devam etmek istediğini belirtiyor. Rewşan Çeliker’in sesini ve müziğini dinlemek isteyenlere; 14 Mart’ta Cemiyet İstanbul’da yapılacak albüm tanıtım konserinin saat 21.00’de başlayacağını söyleyerek bitirelim.

FARKLI TARZLARDAN BESLENDİ 

REWŞAN Çeliker, farklı müzik disiplinlerine sahip gruplarla çalışmasına ilişkin de şunları söylüyor: “Senfonik rock soundunun klasik ve geleneksel müzikle nasıl harmanlayabileceğini Horizon grubuyla öğrendim. Bu ülke coğrafyasında konuşulan dillerden şarkılar seslendirdiğimizde, insanlardan olumlu geri dönüşler aldık. Tabii bunun özenli bir çalışmanın sonucu olduğunu söylemeliyim. Şarkının dili ne ise; telaffuzuna çok dikkat ediyor, o dili bilen dostlarıma danışıyorum. O zaman da güzel bir şey çıkıyor ortaya. Mesela Ermenice bir şarkıyı seslendiriyorum; bir Ermeni dinlediği zaman bunu asla sahnede bir jest olarak algılamıyor. Şarkıya özenerek hazırlandığımı görmesi ve o şarkıyı gerçekten sevdiğimi hissetmesi en büyük mutluluk benim için.”

EDITH PIAF ÜZERİNE BİTİRME TEZİ 

BAHÇEŞEHİR Üniversitesinde oyunculuk üzerine yüksek lisans yapan Rewşan Çeliker, bitirme tezini sokak deneyimi bağlamında Edith Piaf üzerine yapar. “Sanata dair pek çok terimin biçim kazanması ve performansa dönüşmesinde; sokaklarda, köylerde, kısaca tüm kamusal mekanlarda halk arasında söylenen şarkıların büyük rolü olduğunu anlatmaya çalıştım tezimde” diyor. Türkiye’de 1982’de Başar Sabuncu’nun yönettiği ve Gülriz Sururi’nin oynadığı, Edith Piaf’ın yaşamını konu alan Kaldırım Serçesi adlı oyunun bir bölümünü enstrümanlarını da kullanarak oynar.

KÜRTÇE VE ERMENİCE ALBÜM 

MÜZİKAL yolculuğunu Ax Lê Wesê albümü ile taçlandıran Rewşan Çeliker’in albüme taşıdığı eserler tamamıyla akustik performans kayıtlarından oluşuyor. Albümde beş Kürtçe ve üç Ermenice şarkı yer alıyor. Gitarda Vartkes Keşiş, drumda Hakan Kaya, viyolonselde Rıza Ömer, akordionda ise Max Rocco Stroux, kendisine eşlik ediyor. Albümün mixleri Burçin Aktan tarafından yapılmış, kompozitor Mustafa Yazıcıoğlu ise masteringleri üstlendi.
 

ÖNCEKİ HABER

İstanbul'da sis etkisini devam ettiriyor

SONRAKİ HABER

Doktor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...