24 Şubat 2009 01:00

Kaybolan dillere Atlas


Birleşmiş Milletler Bilim, Eğitim ve Kültür Örgütü (UNESCO), 21 Şubat Uluslararası Anadil Günü dolayısıyla tehlikede olan diller Atlas’ı yayınladı. 2 bin 500 dilin tehlike altında olduğunu belirten UNESCO’ya göre dillerin yok olmasına yol açan temel faktörlerin başında askeri ve psikolojik faktörler geliyor.
UNESCO’nun tehlikede olan diller Atlasında dünya genelinde tehlikede olan 2 bin 500 dolayındaki dil listeleniyor. Atlas bu dilleri beş farklı kategoride sınıflandırıyor: Savunmasız (eğilimli), tehlikede, ciddi tehlikede, kritik durumda ve 1950’den bu yana ölü diller. Atlas’taki bazı bilgiler ciddi endişe yaratıyor. Dünya genelinde varlığını koruyan 6 bin dolayındaki dilden 200’ü aşkını son üç kuşakta ölü dil haline geldi, 538’i kritik durumda, 502’si ciddi tehlikede, 632’si tehlike de ve 607’si savunmasız durumda.
Atlas ayrıca 199 dilin 10’un altında okuyucusu olduğunu ve 178 dilin de 10 ile 15 arasında okuyucuya sahip olduğunu kaydediyor. Bir süreden beridir ölü dil haline gelenler arasında ise şunlar dikkat çekiyor: Man Adası’ndaki Man dili, 1974’de Ned Maddrell’in hayatını kaybetmesiyle ölü dil haline geldi, Tanzanya’daki Aasax dili 1976’da ölü dil oldu, Türkiye’de Ubıh dili 1992’de Tevfik Esenç’in ölümüyle yok oldu, Alaska’daki (ABD) Eyak dili 2008’de Marie Smith Jones’in yaşamını yitirmesiyle ölü dil haline geldi.
30’dan fazla dilbilimci tarafından yapılan Atlas çalışması kaybolan diller olgusunun tüm bölgelerde ve farklı ekonomik koşullarda meydana geldiğini gösteriyor. 2 bin dilin bulunduğu, diğer bir ifadeyle dünya dillerinin üçte birinin konuşulduğu Sahra Altı Afrika’sında gelecek 100 yıl içerisinde bu dillerin en az yüzde 10’unun kaybolma ihtimalinin çok yüksek olduğu kaydediliyor. Atlas ayrıca büyük dil çeşitliliğinin bulunduğu Hindistan, ABD, Brezilya, Endonezya ve Meksika’da tehlikede olan çok sayıda dil olduğunu vurguluyor. Atlas, Türkiye’de 18 dilin tehlikede olduğunu gösteriyor.
UNESCO Müdür Yardımcısı Françoise Rivière, dilin yok olmasının temel faktörlerinden birinin “askeri” olduğunu belirtirken, askeri açıdan bir grubun dünya vizyonunun yok edilmesi niyetinin tehlike oluşturduğuna dikkat çekiyor. Rivière diğer bir nedenin de bir grubun hakim dile boyun eğmesi ile yaşanan “psikolojik” faktör olduğunu kaydediyor. (KÜLTÜR SERVİSİ)

Evrensel'i Takip Et