8 Kasım 2010 00:00
Bir 50-dli araştırma görevlisinin gözüyle YÖK nedir?
6 KASIM 1981 tarihli ve 2547 sayılı Kanun YÖKün kuruluş kanunudur. Artık kamuoyununda bu isimle andığı 50-dliler ise, aynı kanunun 50-d maddesi hükmünce üniversitelerde istihdam edilen araştırma görevlilerinin genel adıdır. Başka ifadeyle 50-d, 12 Eylülcü YÖK sisteminin bir meyvesidir.
Ama bir 50-dlinin hayatında 12 Eylülün doğrudan bir anlamı yoktur. Çünkü 50-dli asistanın ortalama yaşı YÖKten de, 12 Eylülden de küçüktür. 12 Eylül bir şey ifade etmese de, çağdaş 12 Eylülcülüğün ne olduğunu 50-dli asistan şüphesiz hocasından daha fazla biliyor. Ruhunu ve bilimini işadamlarına, devlet erkanına, cemaat üstatlarına, en hafifinden kürsüsündeki tasalluta satmanın, kendi akademik hayatını sürdürmenin yegâne yolu olduğunu biliyor. Hızla bir pazara dönüşen üniversitede kendi emeğinin yaygınlaşan metalaşmasına tanıklık ediyor.
YÖKün iki sene evvel giriştiği politikaları mücadeleleri sonucu püskürtebilen 50-dli asistanlar YÖKün liberal fonksiyonunu çok daha iyi anladılar.
YÖKün yıkım politikalarına karşı yürütülen mücadelede birçok ders birikti: YÖK bir mekanizmadır, kurulduğu gün de özelleştirmeciydi, dün de öyle, bugün de. Ancak bugün çok daha şiddetli bir saldırı planına sahipler ve açıkçası bunun için zaman kolluyorlar. Bu saldırıya karşı ancak zamanında ve kitlesel direnç gösterilebilirse karşı durulabilir. Türban tartışması, rektör atamaları gibi gündemler yapay ve maksatlı hazırlanıyor. Üniversitenin ve asistanın gerçek sorunu: Vakıf üniversiteleridir. Kamu üniversitelerine ayrılan bütçeyi sömüren, ekseriyetle sigortasız ve kaçak asistan çalıştıran bu kurumlar kamulaştırılmazsa, Türkiyenin üniversiteleri de gün geçtikçe erimeye ve parçalanarak özelleştirilmeye mahkum olacaktır. Patronların, spekülasyoncuların, kumarbazların, borsa simsarlarının, mafyanın, kara para aklayıcıların, cemaatçilerin üniversite açması trajedisi de, bunların üstüne tüy dikiyor. Modernliğin beşiği akademide insanlığın geleceği boğazlanıyor. Böyle bir üniversite sisteminin yarını olabilir mi? Ama biz 50-dli genç akademisyenler yarının üniversitesiyiz. 12 Eylüle doğmuş olmanın dezavantajının üzerinden mücadele içerisinde geliyoruz. İnşallah devamında da başarılı olacağız.
(*) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Araştırma Görevlisi
Mehmet Cemil Ozansü*
Evrensel'i Takip Et