Chirac ders almıyor

Fransa'da hükümet partisi, bölgesel seçimlerin ikinci turunda da sol ittifak karşısında hezimete uğradı. İktidardaki Halkçı Hareket Birliği Partisi (UMP) lideri Alain Juppe, seçim yenilgisine rağmen hükümetin başlattığı "ekonomik reformları" sürdürmesi gerektiğini söyledi. Önceki günkü seçimlerde sol blok, oyların yüzde 50'sini alarak 22 bölgenin 21'inde yarışı önde bitirdi.

En açık gösterge Fransız basını, seçim sonuçlarının Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın ve partisinin başarısızlığının en açık göstergesi olduğunu yazdı. Halkın, kazanılmış hakları gasp eden sözde "reformlar" nedeniyle hükümeti cezalandırdığı belirtiliyor. Fransa Demokrasi Birliği Partisi ile birlikte oyların yüzde 37'sini alabilen iktidardaki UMP, seçim sonuçlarından ders çıkarmışa benzemiyor. Zira UMP lideri Juppe ve Başbakan Jean-Pierre Raffarin, politikalarını değiştirmemekte kararlı olduklarını açıkladılar. Juppe, "Reformlardan vazgeçmek, ülke ekonomisini felce uğratmak ve geri gitmemiz anlamına geliyor. Başladığımız reformları bitirmemiz gerekir" dedi. Başbakan Raffarin ise, 'bazı politika değişikliklerinin artık gerekli olduğunu' söylese de, hükümetin "reformlara" devam edeceğini ilan etti.

13 bölgeyi yitirdiler Hükümet, emekçi düşmanı politikalarının bedelini bir önceki seçimlerde kazandığı 13 bölge konseyini kaybederek ödedi. Irkçı Ulusal Cephe ise, yüzde 13 oy aldı. Fransız gazeteleri, iktidardaki sağ partinin hezimete uğramasını "Cumhurbaşkanı Chirac'ın yenilgisi" olarak değerlendirdi. Sol eğilimli Liberation gazetesi, "Sonun başlangıcı" manşetinde, iktidar partisinde yaşanan bozgunu "Chirac döneminin sonu olarak" yorumladı.

Hükümet içi sorunlar Siyasi gözlemciler, sonuçların Başbakan Raffarin'ın gücünü sarstığı yorumunu yaparken, Chirac'ın Raffarin'i hemen görevden almayacağını, ancak bakanlar kurulunda önemli değişiklikler yapılmasını isteyeceğini belirtiyorlar. İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy'nin UMP içinde giderek güç kazanması ve gelecek cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylığını koyacağını açıkça belli etmesi, hükümet ve cumhurbaş-kanı arasındaki ilişkilerin giderek daha sorunlu bir hale gelmesine yol açıyor.