Salgado’nun hayatı, İstanbul Film Festivali'nde
Brezilyalı Fotoğrafçı Sebastião Salgado’nun hayatına ve eserlerine bakış atan Toprağın Tuzu belgeseli İstanbul Film Festivali’nde. Belgeselin yönetmeni ise oğlu Juliano Ribeiro Salgado.

Sebastião Salgado yıllarca kendini uluslararası çatışmaların, doğal afetlerin, savaşların ve insanlık trajedilerinin fotoğraflarını çekmeye adadı, ta ki Ruanda soykırımının yarattığı psikolojik ve duygusal travmaya kadar. Salgado bundan sonra gözünü doğaya çevirdi. Şimdi ise oğlu Juliano Ribeiro Salgado, Wim Wenders’le birlikte yönettiği Salt of the Earth (Toprağın Tuzu) belgeseliyle Brezilyalı efsanevi fotoğrafçının hayatına ve eserlerine bir bakış atıyor.
Bu filmi çekmeye nasıl karar verdiniz?
Babam çok kötü zamanlar geçirdi, deneyimi onu çok kötü etkiledi. Kendini doğada bulmasaydı, yaşama tutunamayabilirdi. Bedel ödeyip ve fotoğrafçılığını yeniden keşfetmeyi başardı. Wim’le benim istediğimiz şey de bu deneyimi filmde yeniden yaratmayı başarmaktı. Babamın dileğinin ve insanlığa dair vizyonunun önemli bir mesaj vereceğine, fotoğraflarının da emsalsiz bir görsel manzara sunacağına emindik. En başta yaklaşımlarımız birbirinden farklıydı; fakat sonra aynı şeyi istedik: Sebastião Salgado’nun kim olduğunu bulmak.
Yaklaşımınızdaki bu farklılık nasıl zorluklara yol açtı?
Wim’le birlikte hiç çekim yapmadık. Ben Sebastião’ya gezilerinde eşlik ettim, Wim de röportajların çekimini yaptı. Babamla olan yakınlığımdan dolayı bu röportajları ben yapamazdım. Bu iş biraz daha mesafe gerektiriyordu. Bütün malzemeyi bir araya getirdiğimizde bir kıvılcım parladı. Kurgu sırasında öyle çok tartıştık ki neredeyse vazgeçiyorduk. Neyse ki öyle bir şey olmadı.
‘BABAM, INDIANA JONES GİBİYDİ’
Film ayrıca Salgado’nun pek de ortalarda görünmeyen bir baba olduğunu açıkça gösteriyor...
Doğru. İlişkimiz hiç pürüzsüz olmadı. Aramızda her zaman bir mesafe oldu. Babam hiçbir zaman evde değildi. Ama eve geldiğinde çok mutlu olurdum. Onun maceralarını okulda arkadaşlarıma anlattığımı ve ağızları açık beni dinlediklerini hatırlıyorum. Benim için babam, Indiana Jones gibiydi. Zamanla yaptığı işin bir amacı olduğunu ve bu bedeli ödemeye değdiğini fark etmeye başladım. (KÜLTÜR SERVİSİ)
Evrensel'i Takip Et