02 Şubat 2015 00:45

İnternet siteleri tümden mi engellenecek?

5651 sayılı Kanun’un isminde yazdığı gibi, hükümet internetle “mücadelesine” kaldığı yerden ve engellerin dozunu arttırarak devam ediyor.

Paylaş

Şevket UYANIK*

5651 sayılı Kanun’un isminde yazdığı gibi, hükümet internetle “mücadelesine” kaldığı yerden ve engellerin dozunu arttırarak devam ediyor. Daha önceki sansür, gözetim, fişleme yöntemleri sonrasında Türkiye’nin sağlam irade sergileyerek ilk kez dünyayı yakaladığını söylemiştik. Şimdi ise torbalar şişti, yırtıldı, torbanın içinden eski dönemlere dönüş niteliğinde olan “siteleri toptan kapatma” önerisi çıktı. E ne olacaktı ki? 17-25 Aralık sürecinde yolsuzlukların kanıtlarının ortaya saçılmasından yakın zamanda internette paylaşılan MİT TIR’larındaki insani silahların varlığını gösteren belgelere kadarki dönemde anladılar ki, internet sitelerini tamamen kapatmazsak, tüm gerçekler görünür olacak.

FİŞLEMENİN ARACI

Manuel Castells’in dediği gibi; artık tüm sistemler ve ilişkiler ağlar üzerindedir. İnternet ağlarının toplumsal yapıyı dönüştürmesi ve ekonomik / toplumsal yaşamla bütünleşmesi, kısaca merkezi devlet yapısı ile birleşmesi birtakım değişimleri öngörüyordu. Bu değişim, hükümetlerin gözetim teknolojilerine yatırım yapıp vatandaşların hayatlarını işgal etmesiyle sonuçlandı. İnternet, ifade özgürlüğünün önemli araçlarından biridir fakat devletler / şirketler gözetleme teknolojilerine yaptıkları yatırımlarla interneti, yurttaşlarını gözetlemenin ve fişlemenin bir aracı haline getirdi. Devletlerin şiddet tehditleriyle çıkan yasaları da bunu meşru zeminlere taşıyor.
Öte yandan sansür mekanizması, yönetenler için adeta bir koruyucu kalkan olarak tarih boyunca iktidarların bilgiyi denetimden kaçırma yolu olarak karşımıza çıkmış ama hiçbir zaman tam anlamıyla bir denetim sağlanamamıştır. Sansürün belki de en etkili özelliği, oto-sansürü ortaya çıkarmasıdır. Foucault, “Acaba yasak, sansür, inkar gerçekten de iktidarın belki genel olarak tüm toplumlarda, ama özellikle de bizim toplumumuzda işleyebilmesi için uymak zorunda olduğu biçimler midir?” diye sorarken, iktidarların işleyiş mantığını gözler önüne serer. Herhangi bir siyasi projenin hedeflerinden biri de, var olan bilgi akışlarına yapıcı müdahalelerde bulunmaktır. Peki, bu son torba yasayla internete nasıl bir müdahale gelecek?

MİLLİ GÜVENLİK KILIFI

Gilles Deleuze’e göre denetim, her türlü bilginin kolay bir şekilde denetlenebileceği, ayıklanabileceği, işlenebileceği ve çoğunlukla engellenebileceğini bilmenin getirdiği paranoyayla sağlanmaktadır. Bu paranoyak devlet dürtüsü, özellikle son yıllarda, URL engelleme, IP bazlı erişim engelleme, erişim sağlayıcıları birliği, gözetim yazılımları satın alma, DNS zehirleme, trafik verilerinin izlenmesi vs. gibi girişimlerle denetimi kurumsallaştırma çalışmaları yapıyordu.Geçtiğimiz günlerde @fuatavni hesabı askıya alınırken bunun yanında da, genelde Selam-Tevhidile ilgili tweetler engellenmişti. ** Bunlar kesmemiş olacak ki yeni bir torbanın içine yine acele bir şekilde hukuku dışlayan, anayasaya ve uluslararası düzenlemeleri hiçe sayan maddeler eklendi. İçinde sansürü ve gözetimi halihazırda barındıran 5651’deki katalog suçlara ilaveten “Yaşam hakkı ile kişinin can ve mal güvenliği, milli güvenlik ve kamu düzeni ile genel sağlık açısından tehlike oluşturan, suç işlenmesine sebebiyet vererek vatandaşların hak ve özgürlüklerini tehlikeye atan” gibi geniş kapsamlı ifadeler eklendi. Daha önce AYM’nin iptal ettiği “4 saat içinde erişim engellenmesi” demokratik atılımı geri geldi. Hükümetin korktuğu gerçeklerin paylaşılmasının yani onların deyimiyle “İhlallerin önlenemediği durumlarda” ilgili internet sitelerinin tümden kapatılmasını öngören ileri bir hamle de torbaya yine son anda eklendi. Bir de bunun yanına, daha önce de önerilen TİB başkanının, bakanların ya da başbakanlığın doğrudan talimatı ilkesi getiriliyor. En önemlisi de bu uygulamalar hakkında hiçbir hukuki sorumlulukları yok! Doğru ya, AKP-Cemaat ayrışmasından sonra hükümet artık TİB’e güvenmiyordu, hatta o binayı gömmek istiyordu ve MİT gibi özerk bir yapıya büründürmek.

BAZEN DARBE GİRİŞİMİ BAZEN DE PARALEL

İnterneti, bu alanda bilgi paylaşılmasını ve buradaki iletişimi kötüleyen insanların / kurumların belli başlı argümanları vardır. 11 Eylül’den 45 gün sonra ABD’de imzalanan “PatriotAct” yasanın getirdiği bir başka unsur da, “internet ya da farklı türden bir ağ üzerinden” makul şüpheye gerek duymadan devletin tüm iletişim yollarını izleyebilmesiydi. Yöntem aynıdır; bazen bu bahane çocuk pornosu olur bazen de buradaki korkunun ya da bahanenin adı gibi güvenlik, terör, darbe girişimi ya da paralel olur. Eğer bu internet sitesini tümden kapatma durumu işlemeye başlarsa, hem uluslararası camiadan, hem Türkiye’de iş yapan büyük internet şirketlerinden hem de toplumun oldukça büyük bir kesiminden güçlü tepkiler gelecektir.  
Unuttukları bir şey var ki, interneti ve bilgiyi bu tarz yasalarla mülkiyeti ve kontrolü altına almak isteyenlere karşı direniş, yer altında ve görünmez olsa da daima mevcuttur ve her an yerin üstünde görünme potansiyeline sahiptir.

*MSGSÜ Sosyoloji Doktora Öğrencisi ve Türkiye Korsan Parti Hareketi Sözcüsü

**  Daha ayrıntılı bir inceleme için “Yeni Türkiye’nin Twitter Aşkı” isimli makaleye bakılabilir: https://network23.org/kame/2015/01/24/yeni-turkiyenin-twitter-aski/

ÖNCEKİ HABER

Afyon'da 3 kardeş soba gazı sızmasından yaşamını yitirdi

SONRAKİ HABER

Meclis, İç Güvenlik Paketi için fazla mesai yapacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa