Fazıl Say'a 10 ay hapis cezası!

Duruşmaya, sanık Fazıl Say katılmadı. Say’ı avukatı Meltem Akyol temsil etti. Duruşmada, şikayetçiler Ali Emre Bukağılı ve Orkun Şimşek ile avukatları hazır bulundu.

‘AŞAĞILAMA KASTI YOK’

Yabancı gazetecilerin de yoğun ilgi gösterdiği duruşmada, mütalaaya karşı söyleyecekleri sorulan Say’ın avukatı Akyol, daha önce yaptıkları yazılı ve sözlü savunmaları tekrar ettiğini belirterek, şunları söyledi: “Dava konusunun, özel ve teknik bir yargılamayı gerektirmediği kanaatindeyiz. Hukuki mütalaadan, aleyhimize olanları kabul etmiyoruz. Takdiri mahkemeye bırakıyoruz. Sanığın söylemlerinde aşağılama ve hafife alma kastı olmadığı kanaatindeyiz. Sanığın müsnet suçtan beraatine karar verilmesini talep ederiz.”

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Erhan Gülcan’ın hazırladığı iddianamede, Say’ın davaya konu tweet’lerini, ifade özgürlüğü çerçevesinde bir eleştiriden ziyade insan ilişkilerinin gelişmesine yarayan kamusal tartışmaya hiçbir katkıda bulunmayan ve 3 büyük dinin mensuplarının ortak değerleri olan Allah, cennet ve cehennem gibi kavramlara yönelik hislerini nedensiz yere inciterek ve bu kavramların anlamsız, gereksiz ve değersiz olduğu kanaatini uyandıracak şekilde dini değerleri aşağılamak kastıyla yazdığı kanaatine varıldığı belirtilmişti.

10 AY HAPİS CEZASI ERTELENDİ

Dosyayı karara bağlayan Hakim Hulusi Pur, sanık Fazıl Say’ın eyleminin sabit olup TCK 216/3 maddesi gereğince suçun işleniş şekli, sanığın kastı, suç işlemesindeki ısrarı, suçun işlendiği zaman ve yeri, sanığın güttüğü amaç ve saiki nazara alınarak takdiren 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verdi. Say’ın bu suçu yayın yoluyla işlemiş olduğunu göz önünde bulunduran mahkeme, cezayı yarı oranında arttırarak 12 ay hapisle cezalandırılmasına karar verdi. Ancak mahkeme hakimi, Fazıl Say’ın duruşmalardaki tavır ve davranışlarını, yargılamaya yapmış olduğu katkıyı dikkate alarak verilen cezayı 1/6 oranında indirerek 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına hükmetti. Hakim Hulusi Pur, Say hakkında verdiği 10 ay hapis cezası hükmünün açıklanmasını, sanığın sabıkasız oluşunu dikkate alarak, 5 yıllık denetimli serbestlik şartıyla geri bıraktı.

SAY: YURDUM ADINA ÜZÜLDÜM

Fazıl Say konuyla ilgili açıklama yaparak kararı kaygı verici olarak değerlendirdi. Say, “Mahkeme sonucu çıkan karar için yurdum adına çok üzgünüm. İfade özgürlüğü açısından hayal kırıklığına uğradım. Hiçbir suçum olmamasına rağmen ceza almış bulunmam şahsımdan çok, Türkiye’deki ifade ve inanç özgürlüğü adına kaygı vericidir” dedi.

SANATÇILARA GÖZDAĞI VERİLİYOR

Piyanist Fazıl Say’a verilen 10 ay hapis cezası birçok kesim tarafından tepkiyle karşılandı.

DÜŞÜNCELERE KET VURMUŞTUR

Çiğdem Erken (Piyanist): Kararı kınıyorum. Aynı zamanda çok utanç duyuyorum. Evet bir hapis cezası verildi ama hükmün açıklanmasının ertelenmesi de tuhaf bir baskı. Burada hem Fazıl hem de hepimizin düşüncelerine ket vurmuştur. Gerici kesimler sanatçıları kendi şemsiyeleri altına alamadıkları sürece onların düşüncelerine tahammülsüzler. Bu da ilk defa rastlanan bir şey değildir. Tarihte birçok faşist iktidar sanatçıları denetimi altına almak istemiştir.

HANGİ İLERİ DEMOKRASİ

Tunca Arslan (SİYAD Başkanı): Mahkemenin bu kararı çok anormal değil. Türkiye’de uzun süredir muhalif kimliğiyle tanınan, itiraz eden her aydını, herkesi böyle bir durumla karşı karşıya görmeye alıştırıldı. Ben bu karardan sonra Fazıl Say’ın haklı olduğunun bir kez daha anlaşıldığını düşünüyorum. Denetimli serbestlik kararı da “Prangayı taktım ama dışarıdasın. Yeniden konuşma. Açıklama yapma. Yaparsan eski cezanla birlikte yenisini çekersin” demektir. Bu AKP usulü ileri demokrasi. Böyle en ileri demokrasi türü tanımlamaları yapıldıkça her şey daha da kötüye gidiyor. Demek ki fazla ilerlememek gerekiyor.  

NASIL SUÇ SAYILIR?

Genco Erkal (Tiyatro Sanatçısı): Bu olayın başından itibaren hem yurt içinden hem de yurt dışından büyük tepkiler geldi. İmza kampanyaları yapıldı. Bu ortam içinde böyle bir ceza vermezler diye düşündüm. Ancak bir insana görüşlerinden kaynaklı bu ceza verilirken bir de ileri demokrasi yaşadığımız söyleniyor. Üstelik kendi de değil başka birinin yazdığı bir mesajı tekrarladı diye. Üstelik Ömer Hayyam’ın dizeleri söz konusu. Gerçekten aklım almıyor. Böyle bir şeyin suç kabul edilip ceza verilmesi. Ama bunun tepkileri çok büyük olacak. Bu olaylar hepimize bir gözdağıdır. Böylece kimsenin konuşamayacağı bir Türkiye yaratılmak isteniyor. Susturulanların başında da basın geliyor. Yani yandaş olanlar bile bir şeye itiraz ettiklerinde işten atılıyorlar. Gazete patronları büyük tehdit altında. Çünkü aynı zamanda  hepsi birer iş adamı. Artık kimsenin konuşamayacağı bir ülke yaratıp, sonra da adına ileri demokrasi diyecekler.  (İstanbul/EVRENSEL)