10 Şubat 2016 00:58

Mısır’da sendikalar yeniden doğuyor

Paylaş

Giulio REGENİ*
Il Manifesto

Abdülfettah el Sisi, ülkenin tarihinde gördüğü en fazla sayıda polis ve askeri kuvvetin desteğiyle Mısır parlamentosunun kontrolünü elinde tutuyor. Mısır, aynı zamanda basın özgürlüğünü en çok ihlal eden ülkelerden biri. Tüm bunlara rağmen, sendikalar mücadeleden vazgeçmiyor. Mısır’daki bağımsız sendikal hareketin öncülerinden olan Sendika ve İşçi Hakları Merkezi (CTUWS) oldukça ses getiren bir toplantı düzenledi.

Toplantı salonunun 100 kişilik kapasitesi, ülkenin mevcut şartları altında sıra dışı sayılabilecek bir toplantı için Mısır’ın dört bir yanından gelen aktivistlere yetmeyecekti. Toplantının gündeminde, Sisi hükümeti bakanlarının, hükümet ile ülkenin tek resmi sendikası arasında iş birliği yapma önerisi vardı. Bununla bağlantılı olarak hükümetin bağımsız sendikalara alenen karşı çıkan tutumu ve işçileri ötekileştirme çabası da tartışıldı.

CTWUS, Mısır’daki bağımsız sendikal hareketin tek temsilcisi olmasa da, çağrısı -biraz da beklenmedik şekilde- çok sayıda sendika tarafından duyuldu. Toplantının sonunda okunan kapanış bildirisinin altında yaklaşık 50 sendikanın imzası bulunuyordu. Sina’dan Yukarı Mısır’a, İskenderiye’den Kahire’ye kadar ülkenin dört bir yanından gelen ve ulaşımdan eğitime ve tarıma kadar birçok sektörü temsil eden sendikalardı bunlar.

SENDİKAL HAREKET ÇIKMAZDA

Hükümet, 3 Temmuz 2013’de gerçekleşen askeri darbe sonrası iyice baskı altına alınan sendikal özgürlükler ve işçi haklarına getirilen kısıtlamaları arttırmanın peşinde. Bu sert politika, işçiler arasında giderek yayılan huzursuzluğun en büyük sebebi. Fakat şu zamana kadar sendikalar, içlerindeki öfkeyi somut mücadele adımlarına dönüştürmekte zorlanıyorlardı. 2011 Mısır Devriminden sonra, ülke siyasal özgürlüklerle tanıştı. Birçok yeni sendikanın kurulmasıyla, CTUWS’in desteği ve düzenlediği eğitimlerle baş aktörlerinden biri olacağı yeni bir sendikal hareket doğdu.

Fakat son iki yıldır, Sisi rejiminin baskıcı ve sindiren politikaları sebebiyle sendikal hareket zayıflatıldı. Böylelikle ülkedeki iki büyük federasyon olan Mısır Demokratik İş Kongresi ve Mısır Bağımsız Sendikalar Federasyonu’nun olağan genel kurul toplantılarını yapmaları engellenmiş oldu.

Aslında her sendika, kendi bölgesine ve sektörüne sadık kalarak kendi kararlarını alıyor. Fakat, birleşme ihtiyacı, her zaman olduğundan daha çok hissediliyor artık.  Bu ihtiyaç, CTUWS toplantısına yoğun katılım olmasında ve katılımcıların sendikal hareketteki ayrılıklardan dem vurarak, üyelik şartı koşulmaksızın birlikte çalışma çağrısında bulunmasında kendini gösteriyor.

Katılımcılardan kısa ve öz, fakat heyecanını yitirmemiş, pragmatik bir yaklaşıma sahip onlarca görüş geldi: Amaç, hemen yarın ne yapılması gerektiğine birlikte karar vermekti. Kararın hemen şimdi verilmesi gerekliliği ve yakın geleceğe dair eylem planlarının bir an önce tasarlanması isteği, sihirli bir söz gibi sürekli tekrarlandı.

Salondaki kadınların varlığı ve söylemlerinin çoğunluğu erkeklerden oluşan topluluktan zaman zaman en çok alkışı alması oldukça dikkat çekiciydi. Toplantı, işçi hakları ve sendikal özgürlük konularında ulusal bir çalışma yürütülebilmesi için bir temsilci komitesi kurulması kararıyla sonlandı.

BÖLGESEL KONFERANSLAR

Bölgesel konferanslar düzenleme fikri, birkaç ayda bir yapılacak kapsamlı ulusal bir toplantıda ve birleşik bir eylemde bir araya gelecek sendikaları örgütlemek için doğdu. (“Tahrir’e” çağrısı da katılımcılara 2011-2013 yılları arasında devrimin ana sahnesi olan fakat o tarihten beri her tür eylemin yapılmasının yasak olduğu Tahrir Meydanı’nı hatırlatacaktı.)

Toplantının gündemi oldukça yoğun fakat esas gündemi, kamu emekçilerini ilgilendiren 18 sayılı kanuna karşı harekete geçme planı meşgul ediyor. 

Bu sırada son günlerde, Asyut’tan Süveyş’e kadar ülkenin farklı bölgelerinde tekstil, yapı ve inşaat sektörlerinde çalışan işçiler, halka açık şirketlerde tazminat uygulaması ve maaş haklarının genişletilmesi talebiyle greve gitme kararı aldı.

YENİ GREV DALGASI

Söz konusu haklar, Mübarek hükümetinin son dönemlerinde uyguladığı özelleştirmeler dalgasından sonra işçilerin elinden geri alındı. Özelleştirmelerin çoğu 2011 devriminden sonra yargının gözetiminden geçmeden apar topar gerçekleştirildi. Yargının, tespit ettiği usülsüzlük ve yolsuzluklar sebebiyle çoğu özelleştirme tasarısını iptal ettiği biliniyor.

Hakların geri alınmasına karşı düzenlenen grevlerin çoğu, bir diğerinden bağımsız olarak gerçekleşiyor. Kahire’de bir araya gelen bağımsız sendikalar da yapılan grevlerle doğrudan bağlantı halinde değil. Fakat yine de söz konusu grevler, en azından iki sebeple, büyük bir ilerleme kaydedildiğinin göstergesi.
İlk olarak, açıkça belli etmeseler de, tüm bu grevler ülkede 2004’de ivme kazanan ve zamanla büyüyen; fakat 2011 yılında gerçekleşen ayaklanmanın ve “Ekmek, Özgürlük, Sosyal Adalet” sloganının güçsüzleştirdiği neoliberal değişime meydan okuyor. 

Diğer yandan da General Sisi’nin otoriter ve baskıcı rejimi altında dahi, korku duvarını yenmek için halkın desteği alınarak atılacak adımlar, ülkeyi değişime itecek büyük bir itici güç olacaktır.
Sendikaların darbe hükümetine ve rejimin “terörle mücadele” vurgusuyla haklı gösterdiği toplumsal düzen kurma çağrılarına karşı yükselttiği isyan bayrağı, dolaylı da olsa, rejimin varlığını ve halka uyguladığı baskıyı meşrulaştırmak için kullandığı retoriği sorguladıklarının açık bir ifadesidir. 

IL MANİFESTO EDİTÖRÜN NOTU 

Yazarlarımızdan biri olan ve doktora tezini yazmak amacıyla Kahire’de bulunan Giulio Regeni’nin bu yazısını ölümünün ertesinde yayımlıyoruz. Giulio’nun işkence edilmiş bedeni, çarşamba günü atıldığı su kanalında bulundu. Bağımsız sendikalar Mısır’da oldukça tartışılan bir  konu olduğu için Giulio, bizden bu yazıyı -tıpkı daha önce de yaptığımız gibi- takma bir isimle yayımlamamızı istemişti. Şimdi ise yazıyı, Giulio’nun kendi ismiyle paylaşıyoruz.

* Mısır Kahire’de 25 Ocak ayaklanmalarının 5. yıl dönümünde kaybolan İtalyan Giulio Regeni’nin cesedi, Kahire’de bulunmuştu. Regeni, Mısır’da işçi hakları ve çalışma koşulları üzerine bir araştırma yapan doktora öğrencisiydi. 

Çeviren: Hazel Karakaya

ÖNCEKİ HABER

İsveç işçi sınıfının iki önderi yaşamlarını yitirdi

SONRAKİ HABER

‘Barış için herkes’ bir araya geliyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...