6 Mart 2012 07:56

Pozantı’da yaşananlar insanlık suçu

Faruk Ayyıldız

Tüm bu yaşananların çocuklar üzerindeki etkilerinden bahseder misiniz?

Yaşananlar gerçekten travma. Travma çocuklar için yetişkinlere göre çok daha ağır bir etmendir. Yetişkinler travmaya uğradığı zaman stres bozukluğu dediğimiz bir durum ortaya çıkabilir. Bunlar nedir? Kaygı, endişe, uyuyamamak gibi ruhsal sorunlar yaşanır. Çocuklarda bunların yanında kişilik problemi, kişilik örgütlenmesine zarar verme boyutu var. Travma geçiren çocuk hem kişilik erozyonuna uğrar, hem posttravmatik stres bozukluğu yaşar. Bu travma iyileştirilmediği zaman kuşaklar arası aktarım özelliğine sahiptir. En az dört, beş kuşak bu travmanın etkilerini görebilmek mümkün olur.

Çocukların bulunduğu cezaevlerinde psikolog desteği ne boyutlarda? Ne kadar yeterli?

Bu konuda sistemin ne tedbirler aldığını tam olarak bilmiyorum ama bildiğim kadarıyla cezaevlerinde psikolog var. Pozantı cezaevinde de bir psikologun olduğunu biliyorum ama bunlar orada bir psikologun görevlendirilmesiyle çözülebilecek sorunlar değil. O insanlar hep vardı ama bu travmalar da yaşanıyordu. Psikolog olmasına rağmen bu çocuklar bu acılara, travmalara maruz kalıyor. Dolayısıyla meslek elemanları ya sınırlıdır ya da bunlar bu koşullardan bihaberlerdir. Başka bir seçenek görevlerini ihmal ediyorlardır ki bunu düşünmek bile istemiyoruz.

Çocukların anlattıkları yalanlanıyor. Anlatılanlar kanıtlanabilir mi?

Bunun birçok kanıtı var zaten ortada. Travma, cinsel istismar, taciz, şiddet vb. durumlar cezaevinde yoğunluk kazanıyor. Bu travmatik süreç cezaevi ile başlamıyor. Sokakta ilk müdahale ile başlıyor. Gözaltı, TEM vs. birçok süreç ile de devam ediyor. Çocuklar, Pozantı’ya gidene kadar ağır travmalar yaşıyor. Çocuklar sadece cezaevinde travma yaşıyor gerisinde bir şey yoktur diyemeyiz. Travmanın ruhsal ve fiziksel unsurları var. Fiziksel olarak bedendeki tahribatlar hekimler ve adli tıp tarafından incelenir. Ruhsal travmalarda çocuk psikiyatrikleri, psikologlar tarafından değerlendirilir. Yapılan görüşmelerden ve medyadan takip ettiklerimiz sonucunda söz konusu fiillerin ciddi oranda yaşandığını anlıyoruz.

TMK mağduru çocukların, adli koğuşlara dağıtılması için ne düşünüyorsunuz?

TMK mağduru çocuklar on yedi, on sekiz kişilik adli koğuşlara birer, ikişer dağıtılıyor. Oradaki adli tutuklulara farklı mesajlar veriliyor. TMK mağduru çocuklar etiketlenerek, adli mahkûmların önüne atılıyor. Sistemden sonra, adli tutukluların içerisinde tutsaklık yaşıyorlar. Dayak, paralarının ellerinden alınması, yemek verilmemesi, uykusuz bırakılmaları tam bir esaret durumu yaşanıyor. Bu da politik olmayan koğuşlarda çok yaygın ve süregelen durumlar.

İktidar partisinin ve cezaevi politikalarının yaşananlardaki rolünü anlatır mısınız?

İktidar, sistem ağır şekilde toplumu anlamıyor, anlayamıyor. Sadece TMK mağdurları değil travma yaşayan, uzun süredir gördüğümüz üzere bir toplumsal travma var. Biz dışarıdan sadece cezaevindeki travmaları izlemiyoruz, kendimiz de sekonder travma yaşıyoruz çünkü ağır bir olaya tanık olmuşuz. Çocukların yakınları da, toplum da hatta failleri bile bir şekilde travma yaşıyor. Anadilini kullanamamaktan, köylerinden sürgün edilmekten başlayan ve şehirlerde baskıyla dayatılan bir sistem var. Bu sistem içerisinde insanların ruhsal olarak örselenmemeleri mümkün değil. Bu uygulamalar da yönetime gelen iktidarlar tarafından sürdürülen politikalardır ve günümüzde de devam ediyor.

Adalet Bakanlığının çocuklar için hazırladığı ‘Adalet Projesi’ni açıklamasının ardından Pozantı Cezaevi patlak verdi. Projeye dair düşünceleriniz?

Çok açık ve net bir çelişki bu proje ama umut ediyorum ki ilgili Bakan ve İktidar bu konuda samimi olur. Bu çocuklar işkence, istismar, tecavüz çarkında sıkıştırılmış durumdalar. Bunu yapanlar da kamu görevlileridir. Tüm bu yaşananlar kamusal alanda oluyor o yüzden siyasal iktidar sorumludur. Çocukların maruz kaldıkları normal suçlar değil ve yaşananlar tam bir insanlık suçu. Tüm siyasi partilerin yaşananlara dur demesi ve failleri açığa çıkarması gerekiyor ki toplumda da bir travma çözülme süreci başlayabilsin. Demokratik kitle örgütleri, çocukların aileleri destek oluyor ama yeterli değil.

Sorunları kesin olarak çözeceği iddia edilen TMK ne kadar etkili oldu?

Yasanın sorunları çözmediği somut verilerle görülebiliyor. Çocuklar kitlesel halde cezaevlerine girip çıkıyorlar. ‘Suça itilmiş çocuklar’ kavramı kullanılıyor. Bu çocukların suç işleyip, işlemediklerini bilmiyoruz çünkü birçoğu sonradan beraat ediyor. Çocuk niye sokakta diye bakmak gerekiyor. Anadilini konuşmak, özgürlüğünü, kendisini ifade etmek için sokakta yani temel insani talepler için sokağa çıkıyor. Talepleri görmezden gelerek, çocukları cezaevine göndermek sorun çözmez.

Pozantı’dan sonra farklı cezaevlerinde kalmış çocuklar da yaşadıklarını anlatmaya başladı. Oluşan kamuoyunun yaşananların açığa çıkarılmasında etkisi var mı?

Aktarılan, paylaşılan travma hafifler ama bu olayların Pozantı ile sınırlı olmasını biz de beklemiyorduk. Çok yerde buna benzer şeyler duyuluyor, paylaşılıyor ama bir türlü kamuoyunun gündemine taşınamıyordu. Münferit deniliyordu, geçiştiriliyordu. Bu travmaların kamuoyunun gündemine oturması ruhsal yaralanmaların onarımında önemli bir adım.

TMK mağdurlarına bu işkenceleri yapan adli suçlu çocuklar için ne düşünüyorsunuz?

Adli suçlu çocukların ciddi problemleri var. Anti sosyal yapıları vardır, madde bağımlısı olabilirler ama bu çocuklar da durduk yere böyle olmuyor. Kendi özellerinde bir travmadan bu hale geliyorlar. Yaşadıkları travmanın yapısı farklı ama tabii ki orada onlar da bu vakalara maruz kalıyor olabilirler. Cezaevinde otoriteye boyun eğmek oranın bir kuralı gibi algılanabiliyor. Sistem, bu kişiliklerin diğer insanlara karşı kullanılmasını desteklemiş ve göz yummuştur.

Cezaevlerinde bu tür uygulamaları engelleyebilmek için neler yapılabilir?

Bir insan hakları vardır bir de çocuk hakları vardır. Çocukların korunması uluslararası birçok alanda temel alınan bir durumdur. Çünkü çocukların göreceği işkence, acılar hasta bir toplum yaratılmasına yol açar. Cezaevi süreci çocukların eğitimine de ciddi engel oluyor. Gözaltı, cezaevi, engeller derken çocuk aynı noktaya ağır yükler ile dönmek zorunda bırakılıyor bu da ciddi bir kaygı ve çaresizlik yaşamasına neden oluyor. Bu çocuklara yönelik yeni hukuksal düzenlemelere ihtiyaç var. (Adana/EVRENSEL)


CİNSEL İSTİSMAR KOLAY KOLAY İTİRAF EDİLMEZ

Cinsel istismara maruz kalmış çocuklar arkadaşlarının başına gelmiş gibi anlatıyor. Bunu nasıl açıklıyorsunuz?

Hayvanlar âleminde dahi olmayan ‘tecavüz’ün insanoğlu tarafından yapıldığını düşündüğümüz zaman cinsel istismara dair yaşananlar çok daha ağır travmalar oluyor. Çocuklar dayak yediklerini, şiddet gördüklerini dile getirebiliyorlar ama cinsel istismarı kendisine bile kolay kolay itiraf edemez. Darp edilmekte, tacize uğramakta tramvatik etkiye sahiptir ama taciz ve istismar bunun en ağır kısmını oluşturuyor. Kültürel kodlarımız gereği bu yaşananlar çok ağır konular. Dolayısıyla kişiler üzerinden kamuoyu ile paylaşılması o kişi için ikinci bir travmatik yaşantıya yol açabilir. Yaşadıkları ağır olaylardan sonra yakın çevrelerine dahi olan güvenleri kırılıyor. Bu kırılmayı bir şekilde gidermek gerekiyor. Bu da kurum, kuruluş ve kişilerin birlikte iş birliği ile olabilecek bir şey.

Başından geçenleri anlatan on beş yaşından büyük çocuklar oluyor ama çok daha küçük çocuklar da var. Bu çocuklar yaşadıklarının farkında olabilir mi?

Sekiz dokuz yaşından sonra çocuklarda soyut algı gelişir ve yaşadıklarının ne olduğunu bilirler. Yani çocuk bir istismar ile normal davranışı çok rahat ayırt edebilecek kapasiteye sahiptir. Yaşanan travma sekiz dokuz yaşındaki çocuklar için daha kuvvetli ve ağır geçebilir. 


FAİLLERİN CEZALANDIRILMASI ONARICI OLUR

Cezaevinde bunları yaşayan çocuklar dışarıda nasıl bir hayat yaşıyor?

Her çocuğun travmadan etkilenmesi farklı. Bir de süregen travmalar var. Çocuk cezaevinden çıktı ancak sokakta ona müdahale eden güçleri görünce çark yeniden çalışıyor ve çocuk travmayı yeniden yaşıyor. Bu çocuk yarın büyüdüğünde, evlendiğinde kendi çocuğuyla sağlıklı bir iletişim kuramıyor. Bu yaranın onarımı uzun yıllar sürebilir ve bu da tek başına başarılabilecek bir durum değil. Faillerin açığa çıkarılması ve cezalandırılması bu çocuklar için mutlaka onarıcı olur. Travma sadece cinsel taciz ve tecavüz üzerinden götürülmemeli çünkü yaygın bir işkence var. Biz bunlara her gün sokaklarda da tanıklık ediyoruz sadece ağırlaştırılmış boyutları cezaevinde karşımıza çıktı.