14 Temmuz 2011 13:22

İki önemli handikap!

İki önemli handikap!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kıdem tazminatı konusu, son yıllarda patronlarla işçiler, hükümetle sendikalar arasındaki en çok gündeme gelen ve üstünde anlaşılamayan konulardan birincisidir. Daha birkaç ay önce “torba yasayla” da gündeme gelen ve seçim öncesinde olabilecek tepkilerden çekinilerek, “torbadan çıkarılan” “kıdem tazminatı” ve onunla ayrılmaz biçiminde gündeme getirilen esnek çalışma biçimlerinin yasal düzenlemesi, bu sefer de 61. Hükümet’in programında yer aldı. Dahası bu, son yıllarda yapışık ikizler (bu hale “Siyam ikizleri” de deniyor) gibi gündeme getirilen konu da hükümet programına, “işsizliğe karşı mücadele” adı altında sokulmuş!
Hükümet programında zaten işçiler, emekçiler için hiç bir yeni vaat yokken; işçilerin, iş güvencesi ve insanca çalışma hakkıyla ilgili kazanımlarının ortadan kaldırılması da “işsizlikle mücadele” gibi bir boyayla boyanmış programda. Çünkü hükümet, işsizliği ortadan kaldırmayı değil, işsizliği yayarak, faturayı da işçilere keserek, katlanılabilir hale getirmeyi amaçlıyor.
Kıdem tazminatı ve kurallı çalışma ise işçiyi işten çıkarmayı zorlaştıran etkenler olarak görüldüğü için AKP Hükümeti, patronların bu en önemli isteklerine yanıt vermeyi amaçlamış bulunuyor.
Kıdem tazminatını kaldırılmasında en önemli dayanak, “Kıdem tazminatından zaten çok az işçinin yararlandığı; eğer kıdem tazminatı fona bağlanırsa herkesin kıdem tazminatından yararlanacağı” yalandır.
Bu yalanın bir versiyonu da; “Esnek çalışma uygulamaların düzenlenmesiyle de kadınlar ve gençlerin iş bulmasını kolaylaşacağı”dır.
Bu birbirinin yapışık ikizi olan iki yalana da inanacak; işsizlik ve kayıt dışı çalışmanın kıskacına alınmış çok sayıda işçi vardır. Dahası sendikacıların da önemli bir bölümü bu yalanlara inanmayı tercih etmektedirler. Çünkü onlar bir yandan hükümetle sıkı fıkı olmayı öte yandan da patronlarla iş çevirmeyi (Maaşlarını da işçilerden alarak) işçilerin çıkarlarını savunmaya tercih etmektedirler.
Gazetemizde konuyla ilgili dünkü haberde, sendikacılar; özellikle Türk-İş’in geçmişte aldığı “Kıdem tazminatına dokunulması genel grev nedenidir!” biçimindeki kararına atıf yaparak, Türk-İş’i ve öteki konfederasyonları harekete geçmeye çağırıyorlar. Ancak burada iki önemli handikap vardır.
“Handikap”lardan biricisi, burada kast edildiği anlamda bir “genel grev”de en önemli rolü üstlenecek olan Türk-İş üst yönetiminin bu kararı aldıkları zamandaki kadar bile işçilerin haklarını savunmaya istekli olmadığı, tersine artık Türk-İş üst yönetiminin hükümetle tam bir uzlaşma çizgisi izleyecek kıvama getirilmiş olmasıdır.
İkinci handikap ise; sendikacıların genel grevden söz ederken, bir gün sendika merkezlerinin yapacağı merkezi bir çağrı ile işçilerin bir ya da iki günlük işe gitmemesini her sorunu çözecek bir silah sanmalarıdır.
Bu yüzden de bugün bir mücadelenin gereğini fark eden her işçi, her sendikacı, tepeden merkezlerin “genel grev” çağrısı yapacağı günü beklemeleri asla gerçekçi bir bekleme olmaz. Tersine herkesin, her kademeden mücadeleden yana sendikacıların ortak mücadele fikri etrafında birleşerek, bugünden tezi yok, mücadele için kendileri ortaya koymalarıdır. Ancak böyle tabanla birleşen, hükümetin ve patronların niyetini açıklayan ve yapılması gerekenler konusunda işçileri harekete geçirmeyi amaçlayan bir kampanya ile hükümetin programına kadar giren bu emek düşmanı saldırı defedilebilir. Aksi halde, masa başında alınacak kararla gerçekleşecek bir “genel grev” beklemek, bir adım sonra sendikacıların birbiriyle söz düellosuna girmesi, işçiler arasında yeni bölünmeler demektir. Hükümet ve patronlarda bu ortamı bahane ederek kendi amaçlarına yürüyecektir.
Mevcut koşullar göz önüne alındığında, Türk-İş’te bir sendikal dönüşüm için bir araya gelen, Türki-İş’e bağlı 10-11 sendikanın bu durumda öne çıkması ve Türk-İş Genel Kongresi’ni bu mücadele içinde, mücadelenin ayırıp-birleştirdiği taraflar arasında bir hesaplaşma olarak değerlendirmeleri herhalde çok önemli olacaktır.
Öte yandan konu sadece işçileri ilgilendirmiyor. Tersine eğer işçilerin kıdem tazminatlarının bugünkü biçimi ortadan kalkarsa, kamu emekçilerinin emeklilik ikramiyelerinin böyle kalacağını kimse söyleyemez. Yaşananlar bunun kanıtıdır. Bunun da ötesinde esnek çalışma koşullarında işçiler için atılan her adımın kamuda da bir karşılığı olmuştur; bugün de olacaktır. Bu yüzden de KESK başta olmak üzere kamu emekçisi sendikaları da süreçte işçi sendikalarıyla ortak hareket eden bir çizgide olmak durumundadırlar. Bu aynı zamanda kendi sendikal mücadelelerinde de ileriden bir mevzi edinmelerinin de koşuludur.
Elbette burada yerel sendikal platformlara, mücadeleden yana sendika şube ve merkezlerine, işçilerin ileri kesimlerine ve sınıf partisine de çok önemli roller düşecektir.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...