Zeytin ağacı taşınır mı?
AKP’li milletvekilleri eliyle TBMM’ye sunulan son torba yasa tasarısının “Anadolu topraklarının enerji ve maden şirketlerine yağmalatılmasındaki son perde” olduğunda birçok kişi ve kurum hemfikir. Amacı her ne kadar enerji ve madencilik faaliyetlerini hızlandırılması olarak gösterilse de özünün enerji ve maden tekelleri için memleketi dikensiz gül bahçesi haline çevirmek olduğu, bu yasa tasarısı gündeme geldiğinden bu yana birçok kesim tarafından dile getiriliyor.
Her şeyden önce geçimlik zeytin ağaçlarının, tarlalarının, köylerinin madencilere peşkeş çekilerek ellerinden alınmasına karşı köylerinden işlerini güçlerini bırakıp TBMM’ye gelen köylüler komisyon görüşmelerine alınmadılar. Dışarıda oturup sabaha kadar süren komisyon görüşmelerinden yasa tasarısının iptaline dair bir söz işitmeyi beklediler.
Bakanlıktan trollüğe Varank!
Bu beklentinin boş olduğu daha komisyon toplantısının ilk gününde, hatta Komisyon Başkanı olarak belirlenen isimden belliydi. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koltuğundan indikten sonra “AKP’nin trollüğüne atandı” sözlerini haklı çıkarır birçok tartışmada adı geçen Komisyon Başkanı Mustafa Varank daha ilk gün CHP’li vekillerin üzerine yürüyerek nasıl bir komisyon başkanlığı yapacağının işaretini vermişti. Komisyon toplantı salonuna girmek isteyen köylülerin temsilcilerini “yerimiz dar” bahanesi ile reddeden Varank “Ben çıkayım köylülerin temsilcileri girsinler” diyen CHP’li Kayıhan Pala ve diğer vekillerin önerilerini de kulak arkası etti. Bu tartışmalar sürecinde iş öyle bir raddeye geldi ki Köylülerin Avukatı, TBB Çevre Komisyonu Üyesi Yakup Okumuşoğlu itilip kakılarak yerlerde sürüklendi.
Kuşkusuz son yıllarda artık neredeyse kanıksadığımız bu kavga, gürültü, patırtı, birbirinin üzerine yürüme, kürsüdeki konuşmacıya yumruk atma, Meclis başkan vekiline had bildirme gibi görüntüler TBMM’nin AKP iktidarı tarafından getirildiği yeri de gösteriyor. Lenin’in “Parlamento burjuvazinin ahırıdır” sözlerini haklı çıkaran son görüntüler ise “süper talan yasası”nın komisyon görüşmeleri öncesi çekilen köylülerin ve avukatlarının tartaklanması görüntüleri oldu.
Zeytin taşınır diyen ‘bilim insanı’ maden şirketlerine parayla rapor hazırlamış!
Yasa tasarısının tartışıldığı günlerde Gazeteci Nevşin Mengü’nün YouTube programına çıkan ve Mengü’nün “Akhisar’da zeytinliğimiz var atadan dededen kalma. Ben biliyom hocam, zeytin taşınır” diyerek zemin açmasıyla zeytinlerin taşınabileceğini, yasada bu yöndeki ifadelerde bir sorun olmadığını ileri süren Prof. Dr. Mücahit Taha Özkaya, benzer sözleri TBMM komisyonundaki yasa tasarısı görüşmelerinde de etti. Gazeteci meslektaşım, dostum Bahadır Özgür’ün anımsatması ile arşiv taraması yaptığımda Özkaya’nın adının geçtiğimiz yıl Evrensel’de bir haberimizde de geçtiğini gördüm. Özkaya, bir maden şirketi için ücreti karşılığında “zeytin raporu” hazırlayan iki isimden birisi idi!
Aydın Söke’ye bağlı Yeşilköy Mahallesi’nde yapılması planlanan feldispat, kuvars ve kuvarsit ocağı kapasite artışı projesine verilen “ÇED olumlu” kararı sürecinde Kale Maden Şirketinin hazırladığı ÇED raporuna Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyelerinden, o zamanlar doçent olan Mücahit Taha Özkaya ve Prof. Dr. Mahmut Yüksel’e yaptırdıkları bir zeytin raporunu da eklemişti. ÇED dosyasında ek 30’da bulunan raporda dünyanın nadir jeolojik oluşumları arasında gösterilen, 8 bin 500 yıllık kaya resimlerine sahip Latmos (Beşparmak) Dağlarında işletilen madenlerin yöre halkının geçim kaynağı olan zeytinciliği tehdit etmediği ileri sürülüyor.
‘Zeytin yaprağı sert ve kalındır, tozdan etkilenmez!’
Raporda madencilik faaliyetinin zeytin ağaçlarının vegatatif ve generatif gelişimlerine zarar vermeyeceği şu sözlerle gerekçelendirilmeye çalışılmış; “Zeytin yaprağının oldukça sert ve kalın olması tozdan kaynaklanabilecek kimyasal tepkimelerinin etkilerinden de korunmasını sağlar. Yapılan çalışmalar da göstermiştir ki zeytin ağacı adaptasyonu en güçlü olan bir ağaçtır. Sonuç olarak, bölgede, zeytinde vegetatif ve generatif gelişmeyi etkileyen olumsuz faktörleri artırıcı yönde, herhangi bir etkenin olmadığı belirlenmiştir.”
Neyse ki Aydın 1. İdare Mahkemesi bu iki ismin para karşılığı şirkete hazırladığı “ısmarlama” raporu değil madene karşı açılan davada yapılan bilirkişi incelemesi raporuna itibar ederek kapasite artışı ÇED raporunu iptal etti. Mahkeme kararını “Madencilik faaliyet alanının zeytinlik üretim alanı” olmasına dayandırdı. Şirketin Danıştaya yaptığı itiraz da reddedilerek karar kesinleşti.
Fotoğraf. Evrensel
‘Mahkemeler bu raporları yanlı oldukları için pek de ciddiye almıyor’
Latmos Platformu Sözcüsü Dr. Varol Aydın’a bu raporu ve Kale Maden’le ilgili davayı anımsattığımda şirketlerin para karşılığı bazı ‘bilim insanlarına’ bu türden raporlar hazırlattığını söyledi. “Çörlen davasında da Dokuz Eylül Üniversitesindeki bir öğretim üyesine rapor hazırlatmışlardı ama genelde mahkemeler dikkate almıyorlar bunları, raporun yanlı olduğunu biliyorlar” dedi.
“Zeytin taşınır” tartışmasını sorduğum Prof. Dr. Doğan Kantarcı zeytini taşımanın çok büyük bir risk olduğunu söyledi. Zeytin taşındıktan sonra kendine gelmesi için geçen 7-10 yıl arasında köylülerin ne ile geçineceğini soran Kantarcı, zeytin taşınması tartışması yanlışından dönülmesi gerektiğini dile getirdi.
‘Gelip Çine’deki, Gökbel’deki zeytinleri görsünler’
Kendisi de bir zeytin üreticisi olan Çine Yaşam Platformu (ÇİYAP) Sözcüsü Ahmet Uslu ise zeytinin taşınmasını bazı şartlara bağladı; “Zeytin taşınır ama taşındığı yerde yaşatmak önemli onu. 100 zeytin taşınırsa bunun ancak 50 tanesi yaşayabilir eğer gerekli bakım, su olursa. Yüzlerce yıl bulunduğu topraklara alışmış bir ağacı alıp başka bir yere götürdüğünüzde onu yerinden, yurdundan, yaşam alanından da koparmış olursunuz. Taşındığı yerde yaşama tutunan zeytin ağacı on yıldan önce verim veremez, kendine gelemez. Bizim buralarda Çine, Yatağan ve Gökbel Dağlarında on binlerce zeytin ağacı yok edildi. Kimi köklendi, kimi güya taşındı! Zeytin taşınır, madenlerin yer altından alınması önemli diyen kişilere gelip bu ağaçların akıbetini görmelerini öneririm” dedi.
‘Binlerce zeytini, fıstık çamını ve kızılçamı diri diri gömdüler!’
Latmos’ta, Kale Maden’e karşı davacılardan Söke Çavdar Köyü Eski Muhtarı İhsan Garagöz ise zeytinlerin taşınması meselesini tam bir saçmalık olarak değerlendirdi. “Nereye, nasıl taşınacak? Taşıma maliyeti çok daha fazla. Burada, Latmos’ta madenciler binlerce, on binlerce zeytin ağacını, fıstık çamını, kızılçamı diri diri toprağın altına gömdüler. Kimse sesini çıkarmadı! Ben bunlara karşı gelip, dilekçe verdiğimde de onlar değil; zeytini, kamu malını koruduğum için ben cezalandırıldım” diye konuştu.
Evrensel'i Takip Et