ABD’nin küstah CEO’suna karşı, halkların örgütlü gücü
İsrail’in İran’a saldırısıyla başlayan savaş, 10. gününe ABD’nin İran’ı hedef alan saldırısıyla girdi. “Büyük Amerikan silahlı kuvvetlerini tebrik ediyoruz. Dünyada başka hiçbir ordu bunu yapamazdı” ifadelerini kullanan ABD Başkanı Trump, “Fordo Nükleer Tesisine tam kapasiteli bir bomba attık” dedi. Tüm uçakların güvenli bir şekilde üslerine dönüş yolunda olduğunu belirten Trump, “büyük Amerikan savaşçıları” olarak nitelendirdiği pilotları tebrik etti.
Büyük bir şirketin CEO’sunun üslubundan farkı olmayan bu söylem, ABD’yi dünyanın en büyük ticari şirketine dönüştürüyor. Bu durumda, ülkenin bayrağı da başarılı bir şirketin ticari flamasıdır. Batı medyası, günlerdir dünyanın açık hava silah fuarı muamelesi yaptığı Ortadoğu semalarında, önden beklenti örgütlediği ABD silah teknolojisinin son sürümlerinin nihayet kullanıldığını heyecanla duyurdu.
Bu yazının yazılmasından muhtemelen birkaç saat sonra, maliyetine dair veriler de paylaşılacaktır. Biz, şu ana kadar çıkmış olanlara odaklanarak devam edelim.
İsrail’de yayın yapan ekonomi gazetesi Globes, ülkenin hava savunma sistemlerinin maliyetinin kamu bütçesine ciddi yük oluşturduğunu yazdı. Bir hedefi etkisiz hale getirmenin maliyeti Demir Kubbe için 30 bin dolar, Davud’un Sapanı için 700 bin dolar, Arrow 2 için 1.5 milyon dolar ve Arrow 3 için 2 milyon dolar seviyelerinde bulunuyor. İsrail medyası İran’ın bir gecede gerçekleştirdiği balistik füze misillemesinin, İsrail’e yaklaşık 287 milyon dolara mal olduğunu belirtti.
Amerikan Wall Street Journal gazetesi de, İsrail açısından önleyici sistemlerin maliyetinin günlük 200 milyon dolara kadar çıkabildiğini yazdı. Askeri harcamalar bunlarla da sınırlı değil. F-35 gibi savaş uçaklarının İsrail topraklarından binlerce kilometre uzakta, saatlerce havada tutulmasının maliyeti de yüksek. Uzmanlara göre bu uçakların her biri için bir saatlik uçuş maliyeti 10 bin dolar. Jetlerin havada yakıt ikmali ve mühimmat masrafları bunun dışında. Wall Street Journal’a konuşan uzmanların tahminine göre, İran’la bir ay sürebilecek bir savaşın toplam maliyeti 12 milyar dolara ulaşabilir.
İsrail ile İran arasındaki savaşın, ileri savaş teknolojisi ürünleriyle havadan süren bir savaş olması, silah tekelleri için, Ortadoğu semalarını pazarı canlandıran bir açık hava fuarına dönüştürüyor. F35 savaş uçaklarının, hipersonik füzelerin dolaşımda olduğu, ‘Demir Kubbe’, ‘S-500’, ‘Altın Kubbe’ gibi savunma sistemleri isimlerinin havalarda uçuştuğu, son olarak B-2 bombardıman uçaklarının eklendiği bir ortamın ona uygun sonuçları oluyor.
İsrail’in İran’a saldırısının üzerinden henüz 4 gün geçtikten sonra yansıyan bir habere göre, Romanya, ABD yapımı Patriot hava savunma sistemini envanterine katmak için anlaşma imzaladı. RTX’in Raytheon Şirketi, Romanya’dan ek Patriot hava ve füze savunma sistemleri tedariki için 946 milyon dolarlık bir sözleşme aldı.
Bu arada, Türkiye’nin, ABD’nin tepkisi nedeniyle ambarda bekleyen S-400 hava savunma sistemini Rusya’dan 2017’de 2.5 milyar dolara satın aldığını hatırlatalım. En pahalı hava savunma sistemine sahip ABD’nin Başkanı Donald Trump, fütürist Altın Kubbe savunma sisteminin başkanlık döneminin sonunda “Tam olarak faaliyete geçeceği” sözünü verirken, ilk etapta 25 milyar dolarlık bir yatırım sözü verdiğini, toplam maliyetin yaklaşık 175 milyar dolar olacağını söylediğini ekleyelim. Nihai faturanın bu rakamın en az üç katı olabileceği ifade ediliyor.
Savaşın şu ana kadarki boyutu bile, dünya borsalarındaki savunma sanayi şirketleri için büyük kârlar yazma potansiyeli yarattı. Bu, savaşların, dünyanın savunma sanayi ve dolayısıyla silah üretimi süreçlerinde etkili olan ülkeleri açısından sermayenin yeniden üretim süreçlerine can suyu taşıyan bir etki yapmaya devam edeceğini gösteriyor.
Tüm bunlar, dünya halkları açısından barış mücadelesinin önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Türkiye’nin dört bir yanında, ABD emperyalizmi ve İsrail’in saldırılarına tepki gösterilen eylemlerinin düzenlenmiş olması bir umuttur. ABD’nin saldırısının ardından tüm dünyada yeni protestoların gerçekleşeceğini öngörebiliriz.
Sürekli daha ileri özelliklere sahip silah teknolojilerinin üretilmesini ihtiyaç haline getiren, en yenisi denendikten sonra, daha yenisini koşullayan kapitalist sisteme karşı, dünya halklarının en güçlü silahı örgütlü güçleri olabilir.
Evrensel'i Takip Et