22 Haziran 2025 00:07

Çocuk işçiliğini önlemenin yolu MESEM’leri kapatmaktan geçer

Geçtiğimiz 12 Haziran, Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü idi. Bugün devlet erkanının gündemine gelmedi bile. Gelenler de törensel bir iki cümleyle yetindi. Halbuki Türkiye, milyonlarca çocuğun okula gitmek, oyun oynamak yerine çalıştığı bir ülke. Çocuklar sadece çalışmıyorlar, çalışırken ölüyorlar. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin verilerine göre son 12,5 yılda 770 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.

Çocuk işçiliği özünde bir sistem sorunudur. Sistem hem gelir adaletsizliği ve yoksullaşma ile çocukları çalışmaya mahkum eder hem de sermayenin ihtiyaç duyduğu iş gücünü en ucuz şekilde karşılamanın yollarını açar. Türkiye kapitalizmi, dünya örnekleriyle yarışırcasına, zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapmakta mahirdir. Yıllara yayılmış krizden işçi ve emekçilerin ücretlerini düşürerek, işsizlikle çıkmaya çalışan sistem, artan yoksullaşma nedeniyle aileleri en küçük bir gelire dahi muhtaç hale getirmiştir. Eğitim büyük oranda özelleştirilmiş, devlet okullarının niteliği düşürülmüştür. Parası olmayan yoksul ailelerin çocuklarının eğitim imkanı düne göre çok daha azdır. Bu durum, çocuk işçiliğin devlet eliyle yaygınlaştırılmasının zeminini oluşturmaktadır.

İşsizlik fonu çocuk işçiliğe kaynak yapıldı

Bu noktada, özellikle son 5-10 yılda “Ağaç yaşken eğilmeli, meslek liselerinin son sınıfındaki pratik eğitimle yetinilemez” diyen TÜSİAD gibi büyük sermaye örgütlerinin ve çırak bulamadıklarından yakınan KOBİ’lerin talepleri karşılanmış ve MESEM’ler eliyle çocuk işçilik kurumsallaştırılmıştır. Çocukların ve gençlerin en iyi eğitimi alması için çalışması gereken milli eğitim bakanları “Artık KOBİ’ler kalfa-çırak bulamadığından yakınmıyorlar” diyerek övünme noktasına gelmiştir.

MESEM’lerde kayıtlı öğrenci sayısı, özellikle 12. sınıfa kadar asgari ücretin yüzde 30’u, 12. sınıfta ise yüzde 50’si kadarının işsizlik fonundan ödenmesi sonrası büyük bir artış göstermiş ve 1,5 milyonu aşmıştır. Patronlar, ücretini işçi ücretlerinden kesilen işsizlik fonundan ödettikleri çocukların emeğini karşılıksız sömürmektedir.

MESEM’li olmak için işçi olmak şart

Bu noktada kısaca MESEM’lerin kayıt şartlarını ve “eğitim faaliyetini” hatırlatalım. MESEM’ler 4 yıllıktır. Kayıt olmak için;

- En az ortaokulu bitirmek,

- Sağlık durumunun ilgili mesleğin öğrenimine elverişli olduğuna ilişkin sağlık raporu almak,

- Kayıt olunacak meslek dalıyla ilgili bünyesinde usta öğreticilik belgesi bulunan bir iş yeriyle sözleşme imzalamış olmak gerekmektedir.

Okul eğitimi haftada sadece 1 gün (8 saat) yapılır. Esas olan öğrencilik değil çırak-işçilik olduğundan MESEM öğrencileri bu bir gün iş yerinde ücretli izinli sayılır. Diğer günlerde işletmelerde mesleki eğitim adı altında çalıştırılırlar. İlk sene aday çırak olarak başlayan öğrenci, ikinci yıl çırak statüsüne ulaşır. Üçüncü yılın sonundaki kalfalık sınavında başarılı olanlar dördüncü yıllarında kalfa olarak çalışır. Dördüncü yılın sonunda ustalık sınavından başarılı olanlara ise “ustalık belgesi” verilir. MESEM’i bitiren öğrenciler lise mezunu sayılmaz. Lise diploması alabilmeleri için Milli Eğitim Bakanlığınca belirlenen fark derslerini tamamlamaları şarttır.*

İş yeri ile iş ilişkisi sona eren ve başka bir iş yeri ile yeni sözleşme imzalamayan öğrencinin MESEM kaydı silinir. Bu nedenle çocuk işçiler veya aileleri patronuna “Beni çalıştırmayacaksın, iş öğretmelisin”, “Benim de hukuki haklarım var”, “Bana fazla mesai yaptıramazsın”, “Beni cumartesi günü çalıştıramazsın” diyemez. Haklar ve denetim kağıt üzerinde kalır.

Çocuk işçiliğin hukuki altyapısı bu şekilde oluşturulmuştur. Hukuken çıraklık adı altında işçiliğin önü açılmıştır. Bu nedenle temeli çocuk işçilik üzerine kurulmuş olan MESEM sisteminin iyileştirilmesi mümkün değildir.

Anayasa ve sözleşmeler uygulanmıyor

BM’nin 1989 tarihli Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’sine göre “On sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır.” Anayasa’nın 41. maddesine göre “Devlet her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri” almak zorundadır.

Bu iki metin dahi çocuk işçiliğinin yasaklanmasını, MESEM’lerin kapatılmasını, mesleki öğrenimin çocuk gelişimine uygun bir biçimde planlanmasını, eğitimin her kademede parasız olmasını ve eğitimde fırsat eşitliğini zorunlu kılmaktadır.

*MESEM’ler konusunda detaylı bilgiye ulaşmak isteyenler İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezinin broşüründen ve Emek Partisinin broşüründen yararlanabilir.

ABONE OL

Ahmet Ergin

Çocuk işçiliğini önlemenin yolu MESEM’leri kapatmaktan geçer
0:00 0:00
1.00x
0:00 / 0:00
1.00x

Evrensel'i Takip Et