14 Haziran 2025 00:08

İşgal, imha, inkar, ölüm ve kalım

“Yardım tuzağı”. Bu tamlama hayatta hiç kurulmamış olmalıydı; duyduğumuzda ardında nasıl bir eylemin yattığını bilmemeliydik. Kaldı ki artık oturmuş, yerleşmiş, tanımlayıcı bir ifade. Geçen haftanın bilançosuna yer veren haberin başlığı: “Gazze'deki hükümet: İsrail'in 'yardım tuzaklarında' 125 Filistinli hayatını kaybetti, 736 kişi yaralandı.”

Bu bir soykırım taktiği. Her şey herkesin gözlerinin önünde. İnsani yardım dağıtılması için açılan koridorlarda gözaltılar yapmak, açlıkla sınanan insanlar yemek kuyruğundayken ateş açmak; hâlâ hayatta kalabilmiş sivilleri yardım beklerken, her şeye rağmen güvenli denilen bir aralık oluşturulmuşken, olabilecek hallerin en zayıfında hedef almak. Uluslararası insan hakları örgütlerinin raporları, belgelere dayanarak yapılmış yüzlerce haber “yardım tuzaklarının” İsrail devletinin Gazze'deki Filistinlilere yönelik yürüttüğü bu toptan imha politikasının bir gereci olduğunu ortaya koyuyor. Hâlâ ve hâlâ yaşanabilen bu bir soykırım mıdır tartışmasında “İsrail devletinin var olma hakkı” gibi bir tamlama, anlaşılmayı bekleyerek kullanılıyor. Bu bir devletin soykırım hakkını talebidir artık. “Soykırım uygulama hakkı”. Bu tamlama da hiç kurulmamış olmalıydı.

*

Filistin bu çağın makine dairesi, İsrail devletinin Filistin topraklarında yürüttüğü işgal, imha, inkar ve soykırım politikası “ilgi duyanlar” için hazır bir alet çantası, farklı tonları mevcut bir şiddet kartelası. Sadece tüm bunlara sessizliğiyle değil başka nedenlerle de maskesi alaşağı olmuş “medeni” ülkelerin ancak lafta gizlenebilen sömürgeci zihniyetlerinin prototipi. Filistin, yaşananların her veçhesiyle bir turnusol kağıdı. Bugün esas olan işgal.

*

ABD'nin göçmen karşıtı politikalarına karşı Los Angeles'ta kıvılcımlanan sokaklarda, göçmen işçiler şöyle sesleniyor o yüzden: “Çalınmış topraklarda kimse yasadışı değildir.” O yasaları yapanlar zaten o toprakların da hırsızları. İşgalcinin şiddeti bu.

*

Akdeniz sularında aynı anda iki rota. Biri Özgürlük Filosu Koalisyonu'nun İsrail devletinin onlara yöneltebileceği şiddet kartelasını göze alarak Gazzelilere insani yardım götürmek için yola çıkan Madleen'in rotası. Diğeri İsrail ordusuna çelik çubuk taşıyan Vela'nın Barcelona'dan başlayıp Mersin limanına uzanan ve sanki insani yardım götürüyormuşçasına olaysızca İsrail limanlarına devam eden rotası. Vela ve şimdiye dek alabora edilemeden yerlerine ulaşmış yüzlerce Vela ancak Türkiye'nin Filistin konusundaki altı boş duyarlılık gösterisini faş edebilir.

*

Madleen teknesine ismini veren Filistinli Madleen Kulab'ın hikâyesinde iki işgal bir arada. Altı yaşından beri babasıyla balığa çıkıyor Madleen, birçok Gazzeli aileyi geçindiren bu suları, nasıl avlanacağını iyi biliyor. O yetişkinliğe adım attığı yıllarda babasının felç geçirmesiyle balıkçılığa tek başına devam etmek istiyor. Bunu hem arzuluyor hem de erkek kardeşleriyle birlikte aileyi geçindirmek için daha iyi bir fikir gelmiyor aklına. 2010'ların başında “Gazze'nin ilk kadın balıkçısı” olarak ona dair yapılan haberlerde erkek denizlerinin ortasında verdiği mücadele de var. Sadece Filistinli bir balıkçı olarak İsrailli yetkililerin çıkardığı zorluklarla uğraşmıyor Madleen, hayatını işgal etmek isteyen kendi toplumunun erkek egemen sularında da boğuşuyor. İsrail askeri güçlerinin sandalına ateş açmasıyla alabora da oluyor, 18'ine geldiğinde aldığı balıkçılık lisansı kadın olduğu için Filistinli yetkililer tarafından iptal edildiğinde hukuk mücadelesi de veriyor. Madleen kazanıyor.

İşgal ve imha sürecinde yeni bir evreye geçilen 2023'ten sonra ailesiyle Refah'a taşınan Madleen yıllar içinde bir çocuk kitabına konu olmuş, ödüller kazanmış, kız çocukları ve kadınlar için ilham veren bir figür haline gelmiş.

*

Yazıyı yazarken bu kez Refah'tan “yardım tuzağı” haberi geliyor. Yine bir gıda dağıtım merkezine İsrail ordusu ateş açıyor. “Yardım tuzakları” dünyanın dört bir tarafında birçok insana o distopik filmi, Açlık Oyunları'nı anımsatıyor. Yaşanıyorsa distopya değildir zaten, birilerinin ütopyası hayata geçmiş demektir.

*

İsrail devleti Filistinli balıkçıları da hedef alıyor. Karınlarını doyurmak için ellerinde sadece deniz kalan Filistinlileri bundan da mahrum etmek için balıkçılara ateş açılıyor. Kimi yaralı dönüyor kıyıya, kiminin teknesi boş. Kaç Filistinli balıkçı öldü, bilmiyoruz.

*

Tüm dünyada gündelikleşmiş soykırım pratikleri, insanları önce göçmen eden sonra göçmen olarak ufalayan sömürgeci devlet şiddeti, sosyal devlet parantezini söküp özüne dönen kapitalizm dünya halklarının büyük kısmını ölümle kalımın titrek çizgisine terk ediyor bugün. Açlık oyunu mu dersiniz... İşgaller işgalleri çağrıştırıyor, imha politikaları birbirini çağırıyor. Hayatın var kalmaya indirgendiğinden söz ettiğimizde keşke kelimeler işaret ettiğini tüm güçleriyle demek istiyor olmasaydı.

ABONE OL

Pınar Öğünç

İşgal, imha, inkar, ölüm ve kalım
0:00 0:00
1.00x
0:00 / 0:00
1.00x

Evrensel'i Takip Et