22 Mayıs 2025 00:11

‘Rasyonel zemin’ emekçinin üzerine çöküyor

İki yıl önce hükümetin “rasyonel zemin” söylemiyle başlattığı Erdoğan-Şimşek programı, bugün açık biçimde emekçilerin üzerine çöken ağır bir saldırı dalgasına dönüşmüş durumda. Bu programın amacının, iddia edildiği gibi makroekonomik dengeleri sağlamak değil; ücretleri baskılamak, sosyal hakları budamak ve iş güvencesini ortadan kaldırarak sermaye sınıfının kârını güvence altına almak olduğu bugün daha net görülüyor.

Enflasyonla mücadele adı altında piyasaya sürülen Erdoğan-Şimşek programı; ücretleri baskılayan, sosyal hakları sınırlayan, iş güvencesini ortadan kaldıran bir saldırı programına dönüşmüş durumda. Bu programın ilk büyük kurbanlarından biriyse, Türkiye’nin sanayi devlerinden Vestel’de çalışan binlerce işçi oldu. Son üç ayda 600’den fazla işçiyi işten atan Vestel, şimdi de 2 bin emekçiyi daha kapı önüne koyacağını açıkladı. Üretim kapasitesinde bir daralma olmamasına rağmen, şirket aldığı bu kararı “finansman maliyetini düşürme” gerekçesiyle açıklıyor.

Programın yüksek faiz politikası ve yarattığı ağır borç yükü, şirketlerin bütün faturayı işçilere kesmesine neden oluyor. Kârlarından asla feragat etmeyen patronlar, krizin yükünü her zaman olduğu gibi emekçilerin sırtına bindiriyor. Vestel’in ardından sırada başka fabrikalar, başka sektörler var. Çünkü sermaye sınıfı, hükümetin tam desteğini arkasına almış durumda. Program, mevcut haliyle işten atmaların olağanlaştırıldığı, güvencesizliğin kural haline geldiği daha despotik bir emek rejimine kapı aralıyor.

Sermaye sınıfı, hükümetten aldığı cesaretle “verimlilik” ve “maliyet baskısı” adı altında daha fazla işçiyi işten çıkarma hazırlıkları yapıyor. İşçi sınıfı, bugün işten atılma korkusuyla sindirilirken, tamamen örgütsüz ve güvencesiz hale getirilmek isteniyor. Bu önemli tehdit, sadece işini kaybedenlerin değil, halen çalışan milyonlarca işçinin de sırtında bir kırbaç gibi sallanıyor.

Hükümetin ve Çalışma Bakanlığının bu saldırılar karşısında seyirci kalması tesadüf değil. Ekonomik kriz bahanesiyle işten atmalar olağan gösterilmeye çalışılırken, işten atmalar karşısında herhangi bir politikaya rastlamak söz konusu değil. İşsizlik Sigortası Fonu patronlar için en temel “teşvik” kaynağına dönüştürülürken, işsiz kalan emekçiler ya hiçbir destek alamıyor ya da kısa süreli yardımlarla baş başa bırakılıyor. Krizin bedeli, krizi yaratanlara değil, yaşananlarda hiçbir dahli olmayan emekçilere ödetiliyor.

Erdoğan-Şimşek programının yıkıcı sonuçları daha belirgin hale gelmeye başladığı halde bu programa karşı sendikalardan, emek cephesinden cılız da olsa herhangi bir tepkiyi henüz görebilmiş değiliz. Sendikalar, konfederasyonlar ve meslek örgütleri, göstere göstere gelen kitlesel işten çıkarmalara karşı ortak bir mücadele zemini oluşturmuş değiller. Program mevcut haliyle çalışmaya devam ederse bugün Vestel işçilerinin yaşadığı durum, yarın kaçınılmaz olarak diğer sanayi kollarına, hizmet sektörüne, kamudaki sözleşmeli çalışanlara kadar uzanma riski taşıyor.

Bugün yapılması gereken işten atmalara karşı somut bir mücadele örgütlemek, taşeronlaşmaya, güvencesizliğe ve düşük ücretlere karşı topyekûn bir karşı koyuş gerçekleştirmek için harekete geçmektir. Mevcut koşullarda işten atmalara karşı sessiz ve tepkisiz kalmak yakın gelecekte yaşanması muhtemel bir çöküşün etkisini daha da artıracaktır. Ülkenin dört bir yanında işten atmalara karşı zaman geçirmeden harekete geçilmelidir.

Ekonomik krizin faturasını, yaşananlarda hiçbir sorumluluğu olmayan emekçiler değil; bu krizi yaratanlar ödemelidir. Krizden çıkışın yolu, emekçileri ezen piyasa merkezli politikalarda değil; emek eksenli ve halkın ihtiyaçlarını esas alan somut adımlarda aranmalıdır.

ABONE OL

Erkan Aydoğanoğlu

‘Rasyonel zemin’ emekçinin üzerine çöküyor
0:00 0:00
1.00x
0:00 / 0:00
1.00x

Evrensel'i Takip Et