20 Mayıs 2025 00:09

En görgüsüz ligin 2025 özeti

Kulüp başkanlığı yaptığı dönemde kararlarını beğenmediği hakemleri rehin aldıracak kadar gözü dönmüş bir insanın federasyon başkanlığına getirilmesiyle başlayan 2024/25 sezonu, bu fahiş hataya uygun bir seyir izledi. Galatasaray-Fenerbahçe rekabetinin nefrete indirgenmiş haliyle üretilen reyting dışında ticari açıdan güvenecek dalı kalmayan Türk futbolu, bu ekiplerden birinin bu gidişata en uygun hoca olan Jose Mourinho’yu getirmesiyle iyice zıvanadan çıktı. Mourinho, yönetimin “yapı” tezlerinin sözcülüğünü üstlendi ama kazanamadığı için tıpkı onlar gibi “Yenilgiye kılıf bulan adam” pozisyonunun ötesine geçemedi. Görkemli kariyerinin serbest düşüşte olduğunu kabul etmek istemeyen bazı futbol otoritelerinin “İyi futbol oynatmasa da kupalar kazandıracak” bir profil olarak nitelediği Mourinho, akıllarda büyük maçlarda sahadan silinmesiyle kaldı.

Fotoğraf: AA

Bugüne kadarki performansıyla çoktan koltuğu bırakması gereken Ali Koç ise bir sezonu daha “Maçlara gitmeme” totemiyle geçirse de yine de “Olduramadı.” Devasa maddi gücüne rağmen tarihin en kötü futbol yöneticisi payesini hak edecek kadar kötü kararlar almayı başaran Koç, tüm başarısızlığına rağmen dünyaca ünlü teknik direktörlere “taktik dersler” verdiğini medyaya söyleyebilecek kadar da kendinden habersiz. Koç, aleyhindeki büyük tepkilere rağmen seçim kararını “eylül” gibi skandal bir tarihe alarak koltuğunu bir kez daha sağlama alırken taraftarı daha da kızdırdı. Şimdi bir kez daha har vurup harman savrulan bir yaz transfer dönemi izleyeceğiz. Kim olsa bugüne kadar yaşadıklarından sayısız dersler çıkarırdı, ama belli ki Ali Koç için bu mümkün değil.

Osimhen piyangosu ve ‘12. adam’

Sezona Süper Kupa’daki hezimetle başlayan, Young Boys gibi özelliksiz bir takıma elenerek Şampiyonlar Ligi’ne kalamayan, plan, program ve bilimsellikten yoksun bir transfer sezonu geçiren Galatasaray ise Victor Osimhen piyangosuyla sezonun tüm hikayesini değiştirdi. Yazın defansif açıdan Torreira’yı rahatlatacak bir orta saha oyuncusunun transfer edilmesi yönündeki çağrıları “12 kişi mi oynayacağız” diyerek ve “gülerek” göz ardı eden Okan Buruk, Osimhen faktörüne ve Premier Lig ekipleri dışındaki tüm rakiplerini yaya bırakan devasa maaş bütçesine/kadro değerine rağmen (Fenerbahçe gibi) UEFA Avrupa Ligi’nden erken elendi. Üstüne yetersiz rotasyonun, Mertens ve Yunus Akgün’ün alternatifsizliğinin etkileriyle bu oyuncuların formsuzluğunda/yokluğunda tıkanan bir oyun baş gösterdi. Ocak ayından nisan ayına kadar kadro kalitesiyle maçları kazansa da oyun gücünü kaybederek gelen ve nihayetinde Beşiktaş deplasmanında sezonun ilk yenilgisini alan sarı-kırmızılılar, Okan Buruk’un sezon başındaki söylemini değiştirerek orta saha kurgusuna Lemina’yı dahil etmesiyle hem kazanan hem de gelecek için ümit veren bir oyun planına kavuştu. O günden beri ligde ve kupada çıktığı 9 maçı da kazanan Galatasaray, çifte kupa mutluluğu yaşadı, üst üste 3. toplamda 25. şampiyonluğunu elde etti ve tarihe geçti. Şimdi bir kez daha takımın yarısının değiştiği bir yaz transfer dönemine doğru gidiyoruz ve kusura bakmayın rakipleriniz ne kadar hatalar yapsa da, çoğu maddi açıdan size yaklaşamasa da kimse bu kadar kötü yönetilerek “X ülkenin Bayern Münih’i” olamaz.

Gözler Solskjaer’de: Anlatıyı değiştirebilecek mi?

Fotoğraf: AA

Sezona “Uçup kaçarak” başlayan ama esasında kazanırken dahi büyük defoları gören gözler için ayan beyan ortada olan Beşiktaş, ilk rüzgarda devrildi ve devrilmesiyle birlikte büyük yönetim skandalları açığa çıktı. Meşhur zenginlerle, şeyhlerle, oligarklarla çektirdiği selfielerle koca bir camiayı kafalamayı başaran Hasan Arat, sezon ortasında başkanlık koltuğundan tepelenirken daha sonra genel kurulda fiziksel saldırıya da uğradı. Bu skandal, camiadaki vaziyeti de sezonu da özetledi ama siyah-beyazlıların eksi puanlı Adana Demirspor’a dahi kaybedip neredeyse tüm büyük maçlarda nasıl “Destan yazabildiği” sezonun en büyük gizemlerinden biri oldu. Bakalım Solskjaer, Türk futbolunun acilen ihtiyaç duyduğu “akılcı transfer-modern futbol” birlikteliğini sağlayıp anlatıyı değiştiren isim olabilecek mi… Buna ihtiyaç büyük çünkü Türk futbolu şu anda Avrupa’nın en çok para harcayıp en az futbol oynayan/üreten, en görgüsüz ülkesi konumunda. Bundan rahatsız olmayanlara azıcık modern oynayan gencecik “kasaba takımları” karşısında kıvranan “büyük” takımlar çok bile…

ABONE OL

Mithat Fabian Sözmen

En görgüsüz ligin 2025 özeti
0:00 0:00
1.00x
0:00 / 0:00
1.00x

Evrensel'i Takip Et