08 Haziran 2023 04:24

‘Rasyonel politika’

kabine

Fotoğraf: AA

Paylaş

Türkiye’de geçmiş yıllardan birikerek gelen ekonomik, toplumsal, siyasal ve hukuksal sorunların, seçim sonrasında açıklanan yeni kabineye yönelik iyimser yorumlara rağmen artarak sürmesi bekleniyor. Bugüne kadar her açıdan ‘pamuk ipliğine’ bağlı olan ülke ekonomisinde yaşanan olumsuz gelişmeler ise ülkeyi ciddi anlamda köşeye sıkıştırmış durumda.

Seçim sonrasında yeni kabine açıklanırken en çok merak edilen konu Mehmet Şimşek’in ekonominin başına geçip geçmeyeceğiydi. Yeni kabinede hazine ve maliye bakanı olarak atanan Şimşek’in, görevi devralırken söylediği “Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır” sözleri yeni dönemde ekonomi yönetiminin daha piyasa dostu olacağı olarak yorumlandı.

İktidara geldikleri ilk günden bu yana emekçilere sırtını dönen, her ekonomik krizde tercihlerini sermaye sınıfından yana yapanların, önümüzdeki dönemde farklı davranması elbette beklenmiyor. Seçim öncesinde asgari ücret ve memur maaşlarına yapılacak artışlar ile ilgili çeşitli oranlar telaffuz edilmişti. Bu seçim vaatleri bir şekilde gerçekleşse bile, kaşıkla verilen ücret/maaş artışlarının kısa süre içinde kepçeyle geri alınması sürpriz olmaz. Dolayısıyla farklı beklentilerle Erdoğan ve iktidarını destekleyenler açısından yeni dönemin daha iyi ve olumlu olacağına inananları büyük hayal kırıklığı bekliyor.

Türkiye’nin bugüne kadar benimsediği ekonomi politikaları ve uyguladığı programların adı sürekli değişirken özünde değişiklik olmadı. Dolayısıyla yıllar içinde siyasal rejim ve ekonominin aktörleri değişiyormuş gibi görünse de ekonomi politikalarının özünü; emek sömürüsünün arttırılması, ülkenin yerli ve yabancı sermaye için tam bir ucuz emek cenneti haline getirilmesi ve her koşulda sermayenin çıkarlarının korunması oluşturdu.

İktidar uzun yıllardır IMF’ye karşı halkın çıkarlarını koruyan ‘yerli ve milli’ ekonomi politikası sürdürüldüğü yönünde propaganda yaptı ve etkili oldu. Ancak burjuva iktisatçılar tarafından savunulan ve IMF’ye bile rahmet okutması beklenen ‘rasyonel politika’ uygulamalarının faturasının halkın sırtına yıkılması için hazırlıklar yapılıyor. Dolayısıyla ülkenin sahip olduğu bütün varlıkların ulusal ve uluslararası sermayenin hizmetine sunulduğu, işçi hakları ve sendikal hak ve özgürlüklerin daha da kısıtlandığı, ücret artışlarının sıkı kontrol altına alınacağı zorlu bir dönem bizi bekliyor.

Seçim öncesinde baskılanan döviz kurlarının seçim sonrasında serbest bırakılmasıyla yukarı yönlü hareket hızlandı. Dövizdeki yükselişe paralel olarak yaşanan zam yağmuru ise artarak devam ediyor. Bu durumun ilk etkisi reel ücretlerin erimesi ve halkın satın alma gücünün belirgin şekilde azalması olacak. Hafta başında ‘bedava doğal gaz’ yalanıyla sıfıra yakın açıklanan TÜİK’in enflasyonu ile halkın bizzat yaşadığı enflasyon arasındaki makas ise açılmaya devam ediyor.

Önümüzdeki dönemde iş gücü maliyetlerini daha da azaltmak ve daha ucuza işçi çalıştırmak, ücret/maaş artış oranlarının sınırlandırılması, geçici ve güvencesiz istihdamın yaygınlaşması, kıdem tazminatı fonunun yeniden gündeme getirilmesi gibi tamamı patronların talepleri arasında yer alan adımların atılması şaşırtıcı olmayacaktır.

Emekçilerin geçmişte ekonomik sorunlarla iç içe yaşamaya bir şekilde ‘alıştırılmış’ olmaları, ekonomideki olumsuzlukların ‘Milli birlik ve beraberliğimize kasteden dış güçlerin oyunu’ olduğuna inandırılmaları Erdoğan ve iktidarına yönelik tepkileri sınırlandırmış olabilir. Ancak gerek seçim ekonomisi nedeniyle ortaya çıkan mevcut ekonomik enkazın büyüklüğü, gerekse seçimden hemen sonra başlayan zam yağmuru dikkate alındığında milyonlarca insanı çok daha zor günler bekliyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...