Önemli gelişmeler oluyor

Biz içeride tüm dikkatimizi deprem, sel, seçimler gibi önemli sorunlar üzerinde yoğunlaştırmışken, uluslararası alanda da önemli gelişmeler oluyor. Devam eden Ukrayna savaşı sırasında Çin liderinin Rusya ziyareti, Fransa ve İngiltere’de işçi ve emekçilerin mücadelesinin ulaştığı aşama, bankaların batması ile ortaya çıkan panik ve ABD ve İsviçre gibi devletlerin buna müdahale çabaları vb. bu gelişmelerin başlıcalarını oluşturuyor.  Kuşkusuz bu gelişmelerin her birisi ayrı bir yazının, üstelik bir gazete makalesine sığmayacak genişlikte yazıların konusu. Ama burada kısaca altı çizilmesi gereken noktalara kısaca değinip geçmek istiyoruz.

Ülke içinden başlayalım: Emek ve Özgürlük İttifakı 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerde cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarmayacağını açıkladı. Kılıçdaroğlu’nun adaylığını destekleme yönündeki eğilim dikkate alındığında bu karar, tek adam yönetimini sonlandırma konusunda çok önemli bir adımın atılmış olduğunun açık bir göstergesi. İttifak kendi içerisinde milletvekili seçimlerinde uygulayacağı taktikleri tartışıyor ve bu konuda olgunlukla bir karara varacak. Ekonomik krizin, depremin, selin, yangınların yıkımı Erdoğan iktidarından sorulacaksa, bu süreçte geniş halk kitlelerine ulaşacak bir çalışmanın büyük bir özveri ve yetenekle örgütlenmesi gerekiyor. Bu süreçte ‘Tamam kazandık’ duygusunun uyandıracağı en küçük bir rehavete yer yok.

İngiltere’de işçi ve emekçilerin aylardır sürdürdüğü mücadele ciddi kazanımlarla “şimdilik” sonuçlandı. Fransa’da ise emeklilik yaşını 62’den 64’e çıkaran “mezarda emeklilik” yasası meclisten geçirilmeden yasalaştı. Ancak işçi sınıfı ve emekçi halk bu yasayı reddediyor ve bu süreçte gündeme gelen sayısız genel greve önümüzdeki günlerde bir yenisi daha eklenecek. Emekliliği neredeyse olanaksız hale getiren bu yasaya göre 2027 yılında emekli olabilmek için bir işçi ve emekçinin 43 yıl çalışması ve prim ödemiş olması gerekecek. Şu günlerde tekelci burjuvazinin emperyalist hükümetlerinin zincirleme iflasları önlemek, yeni bir krize düşmemek için bankalara ve tekellere yüz milyarlarca dolar aktardığını görüyoruz. Ama söz konusu olan işçi sınıfının ve emekçilerin hakları olunca “ekonominin zorunlulukları” gerekçesi ile devreye sokuluyor ve halk mücadelelerinin bastırılması için tüm gerici güçler seferber ediliyor. Ama işçi sınıfı ve emekçi kitleler mücadele edilmeden hak kazanamayacaklarını bir kez daha gördüler ve sınıf mücadelesinin yükseleceği bir dönemin kapısını araladılar.

Ukrayna savaşı tehlikeli bir tırmanışa doğru ilerliyor. Ukrayna’nın gerici yönetimi Rus işgaline karşı ülkeyi ve halkının çıkarlarını savunacak ve koruyacak bir yolu tutmak yerine ABD ve İngiliz emperyalizmi gibi güçlerin Rusya’ya karşı ön cephesi olmayı seçti. Batılı emperyalistler tank dahil ağır silahlar vermeye devam ediyorlar. İngiltere Savunma Bakan yardımcısı “Ukrayna’ya yalnızca tank tedariki değil, zayıflatılmış uranyum içeren zırh delici mermiler göndereceklerini” açıkladı. Putin’in buna yanıtı “Kollektif Batı’nın nükleer bileşenli silahlar kullandığını varsayarak Rusya da buna göre cevap vermek zorunda kalacak” oldu. Yani cehennemin kapıları sonuna kadar açılıyor. Mevcut koşullarda en küçük provokasyonun nelere yol açabileceğini tahmin etmek için kahin olmak gerekmiyor.

İşte bu koşullarda Çin Lideri Şi Rusya’yı ziyaret etti. Bu ziyaret sırasında Şi: “100 yıldır olmayan bir değişim geliyor… ve bu değişikliği birlikte yürütüyoruz.” açıklamasında bulundu. İki ülke zirve sonrasında “kapsamlı ortaklık ve stratejik iş birliğinin derinleştirilmesine dair” ortak bir bildiri imzaladı. Bu henüz bu iki devletin ABD ve NATO’ya karşı bir pakt oluşturdukları anlamına gelmiyor. Ama Batılı emperyalistlerin ABD önderliğinde kendilerine karşı attıkları adımlara sessiz kalmayacaklarını, karşı adımlar atacaklarını ve attıklarını açıkça gösteriyor. Kısacası dünya halklarının üzerinde kara bulutlar dolaşıyor. Emperyalist saldırganlığa ve savaş kışkırtıcılığına karşı, bu tehlikeli tırmanışı engelleyebilecek tek olanak uluslararası işçi sınıfı ve emekçi halklarının mücadelesi olacak. Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halkları önümüzdeki seçimde bölgede savaşı ve işgalleri kışkırtan iktidardan kurtularak bu yönde güçlü bir adım atma görevi ile karşı karşıya.