23 Mart 2023 04:48

Ölü yıldız

Binali Yıldırım ve Fatih Erbakan ortak açıklama yapıyor.

Fotoğraf: AA

Paylaş

Geride kalan pazartesi günü Erdoğan-AKP rejiminin, iktidar tekelini sürdürmek için kritik önem atfettiği iki girişimin açık başarısızlığa uğraması, haklı nedenlerle çok önemsendi. Erdoğan, aynı gün içinde öğle namazı saatlerinde, kendi siyasal köklerinin de saklı olduğu Milli Görüş geleneğinin tarihsel lideri Necmettin Erbakan’ın oğlu tarafından reddedildi. Kararı duyuran oğul Erbakan oldu; ama Erdoğan’ı geri çeviren sadece ‘Erbakan ailesi’ değil, Türkiye’de İslamcı-muhafazakâr siyasetin geleneksel ve ‘özgül ağırlığı’ yüksek bir camiaydı.

Erdoğan, 2000’ler başında, yerli ve yabancı sermayenin ve başlıca tüm egemen sınıf güçlerinin karşısında icazet arar bir coşkuyla, ama aynı anda ‘zamanın ruhu’nu keskin gözleriyle uzaktan görmüş bir fırsatçının özgüveniyle, Milli Görüş kimliğini bir gömlek gibi sırtından sıyırdığını söylemiş; Erbakan siyasetinin ‘özgün’ İslamcılığının başta büyük sermaye ve uluslararası finans çevreleri olmak üzere egemen güçler nezdinde endişe ve küçümsemeyle karşılanan bagajlarını üstünden atmıştı. Bu ‘özgün bagaj’, esasen Erbakan’ın 1969’da yalnızca 2,5 ay süren TOBB başkanlığından tevarüs bir sınıf siyasetiydi. Anadolu’nun küçük ve orta sanayicisi ve tüccarının, bazı taşra eşrafının ve geleneksel dinî katmanların; artık tekelci aşamanın eşiğinde olan büyük sanayi burjuvazisi ile güçlü bürokrasiye karşı düzen içi kavgasıydı bu siyaset. 90’larda, Türkiye kapitalizminin geçirdiği dönüşümün doğrudan bir sonucu olarak ihracatçı sektörlerde büyüyen ama devlet imtiyazları ve kredilerinden, kendi çıkarlarına politika olanaklarından dışlandığını düşünen bu sermaye kesimleriyle, 12 Eylül’den beri ağır kayıplar yaşayan, kendi siyaset ve emek örgütleri zor yoluyla dağıtılmış halk sınıflarının bir ittifakı gibi görünmeyi başardılar. Ama ordu ve sivil bürokrasinin yasal ve fiziki gücüyle, büyük sermayenin uzun vadeli planlarıyla karşı karşıya kaldılar. Uluslararası kapitalist işbölümünün gereklerini vazife edinmeye yatkın ve gönüllü bir hizip, bunların içinden çıkarak ülkeyi 20 yıl boyunca yönetecek bir yeni ve hırçın burjuva kanalı oluşturdu. Yenilikçiler adı altında Erbakan İslamcılığından kopan siyaset ve sermaye sınıfının partisi AKP, Milli Görüş’ten yalnızca ideolojik bir kopuş değil, ideolojik sonuçlarına kaçınılmaz olarak varan bir sınıfsal farklılaşma, modifikasyondu.

22 yıl sonra bugün, zenginleşme ve devleti temellük etmekle geçmiş bu uzun yılların ardından, hatıra sandığını karıştıran bir müflis gibi, bu köklere ihtiyaç duydu ‘yenilikçi’ler. Neredeyse gaspa varan yollarla zenginleşme, ülkenin kaynakları ve topraklarının yağması, yolsuzluk, adaletsizlik, siyasal şiddet, dinsel ve ahlaki açılardan da tam ve kesin bir yozlaşma… Ülkeyi yıkıma sürükleyen bir yağma rejimi inşa etmiş ve bu inşa şimdi temellerinden sarsılmaktayken; kendilerinde olmayan ve olmadığı artık alenen görünen ne varsa onu etraftan emanet almaya çabalayan bir sınıf siyasetinin can havli…

Erdoğan-AKP, yalnızca oyları sınırlı bir partinin nispi desteğinden değil, halkın karşısına çıkarken böylesi bir takıp takıştırma imkânından mahrum kaldı. Vaktiyle azılı düşmanı gibi görünen, ama aynı sınıfın çocukları olarak dünyaya aynı gözlerle baktıkları bilinen kişi ve grupları, Soylu’yu, Numan Kurtulmuş’u, Has Parti’yi vs. yutmayı başarmış bir canlı yıldızken; şimdi geleceği olmayan bir çöküntü olduğunu bir de böyle görmüş oldu.

Aynı gün, yatsı ezanı vaktinde uluslararası finans çevrelerinin doğrudan personeli olan eski maliye nazırları Mehmet Şimşek tarafından da reddedilmeleri, bu çöküntüyü iki boyutlu hale getirmiş oldu.

6 Şubat depremlerinden beri, sahaya ancak üst düzey devlet gövdesi ya da kendi organik büyük sermayesi ile çıkabilen Erdoğan-AKP’nin Mart 2023 itibariyle görüntüsü budur: Engels’in dediği gibi “siyasi olayların, son çözümlemede iktisadi olan nedenlerinin” bir sonucu olarak, ölü bir yıldız.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...