10 Mart 2023 04:41

Halkların dayanışması, gericiliğin provokasyonu

Sahayat atılan yabancı cisimler

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Yaklaşık 14 milyon nüfusu etkileyen, şehirleri yıkan, resmi rakamlarla 50 bine yaklaşan ölüme -gerçekte bunun en az üç, dört katı olduğu tahmin ediliyor- deprem, sadece ülke içinde halkın büyük dayanışmasına sahne olmadı, tüm dünyada halkların yardım için harekete geçmesine ve olağanüstü dayanışmasına da sahne oldu. Resmen açıklanan rakamlara göre 74 ülkeden arama kurtarma ekipleri ülkeye geldi ve bunlar 9 bin 739 personele sahipti. Depremzedelerin ihtiyaç duydukları malzemeler ise neredeyse tüm dünyadan ülkeye aktı. Dünya halklarının vicdanı harekete geçmişti.

Yardıma koşan ülkeler arasında “tarihsel düşman” ilan edilen Yunanistan ve Ermenistan da vardı. Bu ülkelerin ekipleri enkaz altından kalan insanları canlı çıkarmak için büyük bir özveri ile çalıştı. Enkaz altından canlı çıkarılan her insan diğer ekipleri olduğu gibi, bu ekipleri de sevince boğdu ve tüm ülke bu görüntülerin tanığı oldu. Bütün bu çabalar halkların içinde taşıdıkları büyük hümanizmin, dayanışmanın, felakete karşı birleşmenin ve yardımlaşmanın çarpıcı bir biçimde açığa vurulması olarak tarihe geçti. Bu yardımlar halen devam ediyor ve daha bir süre daha süreceği anlaşılıyor.

İktidar ise depremde almadığı tedbirlerle, günlerce yapamadığı arama kurtarma ile tam anlamıyla enkazın altında kaldı. İktidar ve devlet olduğunu hatırladığı anda ise ilk yaptığı gönüllerin yardımlarını engellemeye çalışmak, tribünlerden yükselen “hükümet istifa” sloganlarını bastırmaya çalışmak, slogan atan seyircileri cezalandırmaya yönelmek oldu. İktidar savunmasını “Spora siyaset karışmamalı” üzerine kurmuştu. Ama iktidar federasyon başkanlarının seçiminden, kulüplerin iç işlerine karışmaya kadar doğrudan sporun içerisindeydi ve onun isteği kendisine karşıt seslerin spor alanlarında duyulmaması idi.

İktidarın bu konudaki iki yüzlülüğünün açığa çıkması için uzun sürenin geçmesi gerekmedi. Artçı sarsıntılar yaşanırken tüm ülke açısından utanç verici olan sahneler yaşandı.  Bursaspor-Amedspor maçı öncesinde ve maç esnasında yaşananlar iktidarın ırkçı, faşist yüzünün açıkça sergilenmesine vesile oldu. Amedspor’un kaldığı otelin önünde toplanan bir grup “Bursaspor taraftarı” sabaha kadar ırkçı sloganlar ve hareketlerle gösteri yaptılar. Polis ve iç işleri bakanı ortada yoktu. Maç esnasında ise bu taraftar grubu Beyaz Toros marka Reno arabanın ve Yeşil olarak bilinen katil M. Yıldırım’ın resimlerini açtı, futbolculara saldırdı. Kürt halkı Beyaz Toros ve Yeşil’in neyi simgelediğini çok iyi biliyordu. Faili meçhul cinayetler, infazlar, kaybetmeler ve ölümler. Bunlar ‘90’lı yıllarda koyu terör döneminin öne çıkmış simgeleriydi.

İktidarın küçük ortağı Bahçeli’nin “Amed diye bir yer yoktur, bu bizim için yok hükmündedir, Bursa seyircisini kutluyorum” sözleri ırkçı, faşist kafanın saldırgan tutumunu açıkça ortaya koyuyordu. İktidar politikanın spora girmesini sözde istemiyordu ama ırkçı faşist sloganlar ve pankartlar taşınabilir, bu sloganlarla her türlü saldırganlık yapılabilirdi. Genelde bu tür olaylarda görüldüğü gibi göstermelik bir soruşturma açıldı, bazı gözaltılar oldu. Bir süre sonra olayların üzerinin örtüleceği bilinmekte. Ama seçimler öncesinde ve hemen depremin ardından Kürt düşmanlığına kapı yeniden açıldı ve faşist, şovenist slogan ve çağrılara kapı ardına kadar aralandı.

Bir yanda deprem sonrasında enkaz altında kalan insanların milliyetine, dinine, rengine bakmadan karşılıksız büyük fedakarlıkla yardıma koşan her dinden ve ulustan insan ve onların insan severliği, insan soyunun içinde taşıdığı cevher, diğer yanda daha enkazlar kaldırılmadan, artçı sarsıntılar devam ederken sergilenen azgın milliyetçilik, şovenizm, ırkçılık ve soysuzluk. Kuşkusuz bunlar Bursa halkı içinde küçük ve organize edilmiş bir gruptur. Ama olup biteni kendiliğinden organize olmuş, küçük bir grubun taşkın hareketi olarak adlandırmak büyük bir yanılgı olur. O gün Bursa stadında şovenist, faşist bir prova yapıldı.

Bu saldırganlık ülke seçim sürecine girerken nelerin yaşanılabileceğini ortaya koyan planlı hareketin bir parçasıdır. İktidarın en tepesinden başlayarak bu saldırganlığı kınayan en küçük bir açıklama bile gelmemiş, içişleri bakanı göstermelik bir soruşturma dışında tek bir adım atmamıştır. İktidar seçim kampanyasının bir ayağını bu tür hareketleri kışkırtma üzerinde yükseltecektir. Ama korkunun ecele faydası olmadığı gibi, halkları düşmanlaştırmanın, birbirine karşı kışkırtmanın da başarı şansı yoktur. Türkiye halkları depremden büyük dersler çıkardı, iktidarın çirkin ve kanlı yüzünü daha net gördü. Bu nedenle ne yaparsa yapsın tek adam yönetiminin sonu geldi. Türkiye halkları seçimde yeni bir tarih yazmanın kapısını aralayacak, ülke kuşkusuz seçim sonrasında bambaşka bir sürecin içine adımlarını atacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...