07 Temmuz 2022 01:41

Döngüler ve vaatler

Türkiye Futbol Federasyonu binası

Fotoğraf: CeeGee / Wikimedia Commons (CC-BY-SA 4.0)

Paylaş

Palavra haberlerin zirve yaptığı mevsimdeyiz… Her transfer döneminde aynı şey. Oyunun gelişiminin önünde ciddi engel oluşturan döngülerle dolu bir futbol ikliminde sıkışıp kalmış durumdayız...

Transfer döneminin medya klasikleri olarak, “müjde”li, “bomba”lı, “hamle”li, “operasyon”lu, “sona doğru”lu, “temas”lı, “kıran kırana pazarlık”lı, “İşlem tamam”lı, “İmzaya kaldı”lı, “bitti”li başlıklar gırla havada uçuşuyor. Palavraların alıcı kitlesi büyük. Transfer etmek bir yana, tuttukları kulübün yıldız etiketli yabancı oyuncuların peşine düştüğünü okumak/duymak bile belli ki insanları iyi hissettiriyor. Medya da bunu bildiği için “Nabza göre şerbet verme” misali hiç sakınmadan üfürdükçe üfürüyor. Adeta danışıklı ve bir o kadar da eğlenceli(!) bir oyun. Alan razı, satan -çok daha- razı!..

Kışkırtma, medyanın en büyük satış kozu. Sezon içinde gerilimi, ölü sezonda ise transferi kışkırtıyorlar...

Nasıl olsa harcama limitleri yükseltildi!.. Bununla birlikte taraftarların transfer beklentisi de yükseldi. Artık hiçbir kulüp yöneticisi, “Yeterli ekonomik gücümüz yok, bu nedenle transfer yapamayız” sözleriyle taraftarlarını ikna edemez. Taraftarlar, harcama limitlerinin artırılmasıyla yıldız oyuncu transferi arasında doğrudan bağ kuruyor ve artırımın tek sebebinin, kulüplerin transfer yapmasına olanak sağlamak olduğunu sanıyor. Hedef şampiyonluk olduğuna göre ve bu hedefe de yıldız oyuncular sayesinde ulaşılabileceğine göre, kulüpler paralarını yıldız oyuncu transferine değil de nereye harcayacak?

Zaten kulüplerin ekonomik durumunu kaç taraftar umursuyor ki? Ezici çoğunluk, “Biz takımımızda yıldız oyuncular görmek ve şampiyon olmak istiyoruz. Limitmiş, borçmuş bizi ilgilendirmez” düşüncesinde…

Teknik direktörlerin de taraftarlardan farklı düşündükleri söylenemez. Hem oynayana, hem izleyene heyecan, keyif, zevk veren kaliteli bir oyunu hedeflediğini söyleyen teknik direktörler duymuyoruz. Buna karşılık herkesin dilinde ya şampiyonluk, ya da Avrupa kupaları hedefi...

Söz gelimi Galatasaray’ın yeni teknik direktörü Okan Buruk, imzayı atar atmaz şampiyonluktan söz etmeye başladı. İlk günden en yüksek hedefi dile getirmenin, beklentileri en yukarıya çekmenin riski büyük. Puan kaybedilen birkaç maçın ardından hemen yeterliliğini sorgulamaya başlayabilirler...

Özellikle yeni gelen ve işi bir hayli zor olan bir teknik direktörün şampiyonluktan önce, oyunu geliştirip üst seviyeye çıkarma hedefinden söz etmesi gerekmiyor mu?

Zaten diğer hedeflere ulaşmanın en sağlam yolu da bu değil mi?

Öz güven kuşkusuz çok önemli ancak bunu daha ilk günden şampiyonluk hedefiyle ortaya koymak, fazla iddialı bir tutum. Üstelik bu öz güvenin sağlam temellere dayandığına dair kuşkular varken…

Bilgisine ve pratiğine güvenen teknik direktörler, futbolun sonuca etki eden sayısız parametre ve faktör barındıran bir oyun olduğunu bilir, bu nedenle de gerçekçi ve temkinli tavır takınmayı elden bırakmazlar. Futbolda işler, bol keseden vaatlerle yürümüyor maalesef…

Şu anda ana gündem transfer, maçlar başlayınca ise gündemin baş sırasında hiç kuşkusuz hakemler yer alacak. Puan kaybedenler, birtakım gizli güçlerin ülke futboluna hükmettiğini, hakemler üzerinden kurdukları kirli tezgahlarla başarılı olmalarını engellemeye çalıştığını iddia edecek…

Ve bu devran, oyunun gelişimine hiçbir katkısı olmayan/olmayacak “transfer-hakem” özneli döngüler üzerinden böyle sürüp gidecek…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...